Boksun tarihi ne zaman bırakacağını bilmeyen, bir bakıma kendiyle dövüşen boksörlerle dolu. Geçmişlerini ararken, arzuları vücutlarına baskın çıkan, bedenin kaldıramadığı noktayı zorlayan bu boksörler, nihayetinde emekliye ayrılıyorlar ama bu bir tercihten ziyade zorunluluğa benziyor. Onları asıl bırakan sporun kendisi oluyor. Bu çoğunluğun yanında Bernard Hopkins’i bir istisna olarak görmek gerek. Tekniği ve yaşam biçimiyle kurduğu uzun kariyerinde boksun insan bedeni-aklı üzerindeki yıkıcılığını en aza indirdi. On yıl önce ‘bırakması gerek’ uyarılarını dinlemedi. Ocakta 52 yaşına basacak ve boksun onu terk etmesine fırsat vermeden, 17 Aralık’ta Joe Smith Jr. karşısında son maçına çıkacak.
Bob Fitzsimmons, Archie Moore, George Foreman gibi 40’larında dövüşenler, başarılı olanlar da var ama Hopkins gibi 50’lerine varıp, üst düzeyde mücadele edebilen başka bir örnek bulmak zor. Öyle ki, 40’larında boks tarihinde pek çok rekoru kırdı. 1994 – 2005 arasında orta sıklet şampiyonuydu ve 20 maçla en fazla unvan koruyan isim oldu. Hafif ağır sıklette Jean Pascal’ı yendiğinde, 46 yaşındaydı ve George Foreman’dan en yaşlı dünya şampiyonu unvanını aldı. Sırasıyla Tavoris Cloud ve Beibut Shumenov’u yenip, bu rekoru 49 yaşına kadar ilerletti. ‘The Executioner’ (İnfazcı) olan lakabını ‘Alien’la (Uzaylı) değiştirdi. Yaptıkları boks dünyasının yabancı olduğu türdendi. ‟Uzaylıların yılı, ayı, günü ya da dakikası olmaz” diyerek ‘insanlık’tan çıkışını mimliyordu.
Emeklilik hayalleri kurulacak yaşta, Hopkins en sert boksörlerle karşılaştı. Yenildi belki ama hiç nakavt olmadı. Uzaylı lakabı başardıklarını karşılasa da, açıklamayı sağlıklı yaşam tarzında buluyoruz. Hopkins’in spor yaşantısının bu kadar uzun olmasında bedenine zararlı -alkol, uyuşturucu, fast food vs.- bir şey girmesine izin vermemesinin, akşam dokuzda yatmasının ve disiplini elden bırakmamasının katkısı çok büyük. Öyle ki, Sergey Kovalev ile 49 yaşında karşılaştığında onu muayene eden doktor, vücudunun boksa atıldığı yaşta, 20’lerindeki bir sporcununkiyle aynı seviyede olduğunu söylüyordu.
Pek çok şampiyon boksörün hayatı hemen hemen aynı yerde başlıyor. Bir kader ortaklığı dile gelse de, aslında kadere karşı meydan okuyanların yolu benzeşiyor. Hopkins’in hayatı da doğumdan itibaren o kadere karşı, bir hayatta kalma meselesi. Philadelphia’daki Raymond Rosen sosyal konutlarında zorlu bir hayat, gasptan 17 yaşında girilip, 5 yıl sonra çıkılan bir hapis dönemi. Kendisi gibi yolunu çizemeyen ya da şanslı olmayanların kaderi öyle bir ortamda az çok tahmin edilebilir. Hapisten çıkarken gardiyanın ‟Geri döndüğünde görüşürüz” sözüne verdiği ‟Buraya asla geri dönmeyeceğim” yanıtı, kulağa hoş gelen ama zor bir meydan okumaydı.
Hopkins hapishane liginin orta sıklet şampiyonuydu. Cezaevinde sadece boksu değil, belki de hayattaki o döngüden kaçınmayı da öğrendi. Boksun özelliği rakibi bertaraf etmek gibi gözükse de, asıl ağır basan hayatta kalmaktır. Hopkins’e rekorları anımsatıldığında; ‟Birincil başarıma hayatımın ilk bölümünde ulaştım. Bokstan daha zordu… 17-25 yaş arasında cezaevinde hayatta kalan Bernard Hopkins’e baktığınızda, uzun zaman önce bir şampiyona dönüştüğümü fark edersiniz” diyor. Hopkins ayakta kalmayı zor yoldan öğrendi. Kendine bir çıkış yolu yarattı. Aklı işliyordu. Hayatına yön veren muhakemenin benzerini, boksta da yıllarca gösterdi. ‘Tatlı Bilim’in inceliklerini sergiledi.
Boks bilgisi, stratejisi, rakibini okuması ve kontrolü eline almasıyla fark yarattı. Sağlam çenesi, dayanıklılığı, savunma meziyetleri, çok yumruk almaması galibiyetleri getirdi. Çenesi hem sağlam hem de düşüktü. Söz dalaşındaki mahareti, ringdekiyle yarışırdı. Ayrıca gerekirse, kural dışına çıkıp ‘kirli’ dövüşürdü, dediğimiz gibi boksun her ince işine hakimdi. Hemen herkesle karşılaştı. Oscar de la Hoya, Roy Jones Jr, Kelly Pavlik, Antonio Tarver gibi üst düzey boksörleri yendi. Yenilgisiz olan Felix Trinidad’ı devirdi. Bu galibiyetle dört büyük kemeri de beline taktı. Bunu en son, orta sıkletin 80’lerdeki Altın Çağında Marvin Hagler yapabilmişti.
Hopkins yaşla beraber boksunu da değiştirdi. Daha defansif olduğuna dair eleştirilere, ‟insanları dinlesem şu an burada olmazdım” diyerek kulak tıkadı, yoluna devam etti. Bu değişimle boksta daha az hasar alıp, yılları devirdi.
Bugün ‟Artık beni motive edecek bir şey bulamıyorum… Potansiyelimi gerçekleştirdim” diyerek veda etmeye hazırlanıyor. Tabii veda boş bir maçla olmayacak. Pazar sabaha doğru, California’da, Joe Smith Jr. ile çıkacağı bir kemer maçıyla kapanış yapılacak. Smith, Hopkins boksa başladığında henüz doğmamıştı, ama 23 maçından, 22’sini -18’i nakavtla- kazanmış, kendini göstermek isteyen bir boksör. Öte yandan Hopkins sessiz değil, gösterişli bir vedaya hazırlanıyor. Uzaylı’nın daveti, planlarının başka olduğunu gösteriyor: ‟Herkesten defterini kalemini getirmesini istiyorum, çünkü 17 Aralık’ta boksun ders kitabını piyasaya süreceğim.”