Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

BasketbolKoleksiyon

Türkiye Tekerlekli Sandalye Erkek Basketbol Milli Takımı, koleksiyonundaki tek eksik olan olimpiyat madalyası için Rio’ya gidiyor.

Ahmet Cömert Spor Salonu’nda, Rio uçağının kalkmasına 10 gün kala mevsim normallerinin üzerinde seyreden havayı aynı şekilde hissettiren bir sıcak var. Türkiye Tekerlekli Sandalye Erkek Basketbol Milli Takımı, bu yaz ilk kez Paralimpik Oyunları’nda boy gösterecek Cezayir’le bir hazırlık maçında karşı karşıya. Son yedi senede üç kez Avrupa ikincisi, bir kez de dünya üçüncüsü olmayı başaran kadroların çekirdeğini koruyan takım, yolu o gün Ahmet Cömert’e düşen birkaç çift gözün önünde, aradaki kalite farkını baştan sona parkeye yansıtıp maçı rahat kazanıyor.

2016 Rio, Milli Takım’ın 2012 Londra’dan sonra ikinci Paralimpik Oyunları olacak. Dört yıl önceki kadrodan yedi isim, bu yaz da aynı formayla ter dökecek. Cezayir maçının hemen ardından konuşma şansı bulduğum, takımın en tecrübelilerinden Özgür Gürbülak, Londra deneyiminden çıkarılan derslerin farkında: “İlk olimpiyatımızda tecrübesizlik vardı. Şu an daha iyi durumdayız. Potansiyelimizin bilincindeyiz, önce gruptaki maçlarda iyi sonuçlar alıp sonra da gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz.” 35 yaşındaki kaptanın hem bu temkinli sözleri hem de parkede sürekli konuşarak takım arkadaşlarını yönlendirmesi, gelecek hedeflerinden biri olarak gösterdiği antrenörlük günlerine de bir hazırlık olsa gerek.

Rio hedeflerinden bahsederken bu kadar temkinli olmayanlar da var. Tıpkı ikinci kaptan Cem Gezinci gibi. 2007 yılından beri bu sporla uğraşan Gezinci, çıtayı en tepeye koymuş: “Avrupalıların ‘Türk takımları turnuvaları iyi oynarlar ama finallere geldiklerinde hep kaybederler’ cümlesini, sözlüklerden çıkarmak istiyoruz. Küçük yaşlardan beri sporun içindeyim, birçok farklı spora bakın; hep yarı finallere, finallere gidiyoruz ama ne oluyorsa oluyor ve kaybediyoruz. Biz bu şanssızlığı artık burada kırmak istiyoruz. 1980-1985 jenerasyonunun artık bir altın madalya alması gerektiğini düşünüyorum; kısmetse en büyük yerde, en güzel madalyayı alacağız.”

Türkiye, A Grubu’nda Avustralya, Kanada, Japonya, İspanya ve Hollanda ile karşı karşıya gelecek. 10 yıldır milli takım forması giyen İsmail Ar, şimdiden kafasında maçları oynamaya başlamış: “İlk maçlar hep risklidir. Karşımızda da makine gibi oynayan Japonya takımı olacak. Pivotları Reo Fujimoto’yu durdurursak işimiz kolaylaşır.” İkinci maçta rakip; son iki dünya şampiyonu, son üç Paralimpik Oyunları’ndan bir altın iki gümüş çıkarmış, turnuvanın favorilerinden Avustralya. Rakibin karnesi, 2014 Dünya Şampiyonası yarı finalinde devre arasına 20 sayı önde girmesine rağmen geri dönüşe engel olamayan takımın parçası olan Ar’ı korkutmuşa benzemiyor: “Bu konuda iddialıyım, biz Avustralya’yı yeneceğiz. ‘Demişti’ dersin sonra. Turnuvanın en kritik maçı bizim için. Kazanırsak önümüz çok açık.”

Bu turnuvada madalya kazanmanın önemini şöyle açıklıyor tecrübeli oyuncu: “Ben şu an 30 yaşındayım, belki bir olimpiyat daha görebilirim ama takımda benden yaş olarak daha büyük Özgür Abi gibi, Ferit Abi (Gümüş) gibi, Fikri Abi (Gündoğdu) gibi birçok arkadaş var. 1980 jenerasyonunun boy göstereceği son olimpiyat olabilir bu. Çok güzel başarılar elde ettik, kariyerimdeki tek eksiği, yani olimpiyat madalyasını da onlarla kazanmak istiyorum. Mümkünse de altın…”

İsmail Ar ve Cem Gezinci’nin de altını çizdiği gibi; bu jenerasyon, tekerlekli sandalye basketbolunu Türkiye’ye tanıttı demek yanlış olmaz. Sedat İncesu yönetimindeki Galatasaray’ın kıtalararası şampiyonluklarında da milli takımların büyük turnuvalarda tepeye oynamayı alışkanlık haline getirmesinde de bu isimlerin emeği vardı. A Milli Takım’ın başına Rio’ya iki ay kala getirilen Tacettin Çıpa da geçtiğimiz yıl şampiyonluğa taşıdığı Beşiktaş’tan tanıdığı Özgür Gürbulak, Cem Gezinci, Ferit Gümüş, Deniz Acar, Kaan Dalay ve Yasin Cırgaoğlu gibi isimlerden övgüyle bahsediyor: “Son üç senede iki Avrupa ikinciliği, bir dünya üçüncülüğü kazanan çok değerli bir jenerasyonumuz var. Büyük bir yükü omuzladılar ve belki de son Paralimpik Oyunları olacak. Bizim üzüntümüz, çoktan hak ettikleri şampiyonluk madalyasını boyunlarına takamamalarıdır. Şu an görevde olan bizlerin, geçmişte görev yapmış ve bundan sonra görev yapacak tüm antrenör arkadaşlarımızın en büyük dileği; bu veya yakın bir şampiyonada, mutlaka altın madalya ile bu jenerasyonun başarılarının taçlandırılması.”

Türkiye Tekerlekli Sandalye Erkek Basketbol Milli Takımı, 2016 Rio öncesi hazırlık maçında Cezayir'i rahat geçti.

İlk Paralimpik Oyunları deneyimi olan 2012 Londra’nın anıları, o jenerasyondan birçok isim için hâlen taze. Genelde dolu salonlara oynamaya alışık olmayan sporcular için Londra’daki atmosfer unutulmazlar arasına girmiş. Oyunlar süresince tüm sporlarda satılan toplam 2.7 milyon bilet bir rekor niteliği taşırken, basketbol branşında da çoğu maç kapalı gişe oynanmış. “İnanılmaz bir duyguydu” diye anıyor o günleri Gürbulak, “Spor yapan herkesin o duyguyu tatmasını isterim, hâlâ gözümün önünde o atmosfer.”

Takım, Rio’ya hazırlık sürecinde beklenmedik aksaklıklar da yaşamış. ABD ve Büyük Britanya takımları, Türkiye’deki terör olayları sebebiyle, İstanbul’da düzenlenmesi planlanan hazırlık turnuvasına katılmaktan vazgeçmiş. Asıl dramatik olay ise millilerin Avrupa kampının ilk gününde yaşanmış. “15 Temmuz sabahı Almanya’ya gittik ve akşam maça çıktık. Otele döndüğümüzde, bizi çok derinden etkileyen bu talihsiz olayları uzaktan korku ve endişeyle takip ettik” diyor Tacettin Çıpa ve ekliyor: “Kamp boyu ailelerimizden uzak kalmak, yaşadıkları bu korku dolu anlarda yanlarında olamamak bizi çok etkiledi.”

Yine de günler geçip ülkedeki yakınların güvende olduğu kesinleşince kamptaki motivasyon artmış. 21 günlük kamp sonunda tam anlamıyla uyum sağlanmış. Milli takımla ilk büyük turnuvasına Rio’da çıkacak genç isimlerden Kemal Kaan Şafak, takımdaki abilerinin onları içlerine dahil etmek için gösterdikleri çabanın altını çiziyor: “2012 Londra’daki takımı izlerken genç takımdaydık. Onları orada gördükçe biz de bir oyuncunun ulaşabileceği en yüksek mertebede boy göstermek istedik.” Bir diğer genç Uğur Toprak da o takımı izlediğinde henüz iki yıldır bu sporla uğraşıyormuş. Kariyerindeki yerlerini şöyle açıklıyor: “Onları orada izleyince daha da hırslandım, basamakları daha hızlı çıkmama yol açtı o takım.” Kadrodaki deneyimli isimlerin de onlardan beklentisi yüksek. İsmail Ar, bu ikiliyi ileride milli takımın Özgür Gürbulak ve Ferit Gümüş’ü olarak gördüğünü söylüyor. 30 yaşındaki forvetin daha sonra söyledikleri, takımın genç oyunculara bakışını da özetliyor: “Umarım seneye benim pozisyonumda da genç bir çocuk çıkar, ben de 10 yıldır giydiğim milli formayı bıraktığımı açıklarım. O benim yerime oynar, ben herkesten daha mutlu olurum.”

Son olarak Rio’dan gelen haberleri konuşuyoruz. Organizasyon sorunlarından hijyen problemlerine ve şehirdeki suç olaylarına kadar birçok hikâyeyi, oyunlar için şehirde bulunan arkadaşlarından dinlemişler. Kafalarda ufak kaygılar olsa da korktukları bir durum yok. “Ben kendi adıma söylüyorum; yemekmiş, sinekmiş hiç önemli değil. Oraya madalya almaya gidiyorum” diyor Gezinci. Takımın madalya kararlılığını en güzel özetleyen sözler ise geçtiğimiz yılı Galatasaray’da kaptan olarak geçiren İsmail Ar’dan geliyor: “Yatacak yer olsun, yiyecek ekmeğimiz olsun, biz yine çıkar, işimizi yapar, madalyaya yürürüz.”

*Bu röportaj, Socrates’in 2016 Eylül sayısında yayımlandı. Derginin tüm sayılarını temin edebileceğiniz satış bağlantıları için tıklayın!

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Umut Işığı

Umut Işığı

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce