BELÇİKA
Dikkât: Eden Hazard
Kariyerinin en iyi sezonunu geçirmedi. En kötüsünü? Muhtemelen. Ancak bu yıl Premier Lig’de ne kadar hayal kırıklığı yarattıysa, milli takım formasını sırtına geçirdiğinde de bir o kadar etkiliydi. Elemelerin son dört maçında gol attı, kulübünde de Mourinho’nun gidişiyle birlikte kıpırdandı. Tabii ki geride kalan sezonun olumsuz izlerini silmek için Euro 2016’da beklentileri karşılaması gerekiyor. Hazırlık maçlarında da bunu yapma isteğine dair iştahını gösterdi.
Patron: Marc Wilmots
Belçika futbolunun iz bırakan ismi, Dick Advocaat ve Georges Leekens’in yardımcılığını yaptıktan sonra milli takımın birinci adamı olmuş, ilk sınavını iki yıl önceki Dünya Kupası’nda başarıyla vermişti. 2014’te takımına oynattığı futbol takdir edilse de her maç değişen oyuncu tercihleri zaman zaman eleştirilere konu olan Wilmots’un özellikle hücum bölgesinde sahip olduğu çok sayıda seçeneği nasıl kullanacağı merak konusu…
Dipnot
Pişmanlıkların en yaygın şekilde etrafında dolandığı gıdalardan biridir waffle. Dükkânın yanından geçerken duyduğunuz o cezbedici koku çoğu zaman sizi avucuna alır ve kendinizi içeride bulursunuz. Siyah-beyaz-sütlü çikolata, çilek, muz, fındık, fıstık derken dilinize damağınıza yaşattığınız cümbüşü “keşke”ler takip etse de, bir başka gün aynı hikâyeye bir kez daha özne olacağınız kesin gibidir. Belçika, dikkât çekici ve bol seçenekli kadrosuyla mucidi oldukları waffle’ı da andırmıyor değil hani. Abartılmamış tercihlerle yolun sonu pişmanlığa çıkmayabilir.
En İyi:
İkinci – 1980
Fikstür:
13 Haziran, 22.00 – İtalya
18 Haziran, 16.00 – İrlanda
22 Haziran, 22.00 – İsveç
Muhtemel 11 (4-2-3-1)
Courtois – Alderweireld, Denayer, Vermaelen, Vertonghen; Nainggolan, Fellaini; De Bruyne, Mertens, Hazard; Lukaku.
İTALYA
Dikkât: Graziano Pellè
İtalya, bir döneme golcüleriyle damga vurduktan sonra uzun yıllar aradığı gibi bir santrfor yetiştiremedi. Graziano Pelle ise o yıllarda takım takım dolaşan, istikrarı bulamayan bir forvetti. Lecce, Catania, Crotone, Cesena, AZ Alkmaar, Parma, Sampdoria derken Feyenoord’da büyük bir form tutturdu, ardından transfer olduğu Southampton’da da gollerine devam etti. A milli formayı sırtına geçirdiğinde yaşı 29 olmuştu. Elemeleri takımının en golcü oyuncusu olarak tamamlayan (7 maç, 3 gol) Pelle, bu turnuvayla birlikte birkaç yıl önceki hayallerinin çok ötesinde bir hikâyenin kahramanı olabilir.
Patron: Antonio Conte
Antonio Conte, Marcelo Lippi’nin büyük başarılar kazanan Juventus takımının saha içi liderlerinden biriydi ancak kimse onun teknik direktör olarak bu seviyeye çıkabileceğini öngörmemişti. Bari ve Siena’yı Serie A’ya taşıdıktan sonra 13 yıl top koşturduğu Juventus’un başına geçti. Üç yılın sonunda ayrılırken, arkasında üç şampiyonluk bırakmıştı. İtalya Milli Takımı ile de Euro 2016 elemelerini namağlup bitirmeyi başardı. Turnuvanın ardından Chelsea’nin başına geçecek olan genç teknik adam, bakalım bir kez daha ardında başarılı bir takım bırakabilecek mi?
Dipnot
İtalya, tarih boyunca kuzey – güney ayrımına sahne oldu. Kuzeyliler, güneylileri tembel ve tutucu olmakla suçlarken, güneylilerse onları züppe ve soğuk buldu. Bu rekabet her alanda olduğu gibi futbolda da hep varlığını hissettirdi. İtalya Milli Takımı’nın başına ise bugüne kadar yalnızca bir Güneyli teknik adam geçti: Antonio Conte.
En İyi
Şampiyon – 1968
Fikstür
13 Haziran, 22.00 – Belçika
17 Haziran, 16.00 – İsveç
22 Haziran, 22.00 – İrlanda
Muhtemel 11 (3-4-3)
Buffon – Darmian, Bonucci, Chiellini; De Rossi, Montolivo, Florenzi, Motta; Candreva, El Sharaawy, Pelle.
İRLANDA CUMHURİYETİ
Dikkat: Jonathan Walters
Walters’ın kariyeri boyunca en büyük şöhrete kavuştuğu an, 3,5 yıl önceki şanssız bir Chelsea maçıydı. Kendi kalesine iki gol atmış, üstüne bir de penaltı kaçırmıştı. Stoke City ile Premier Lig’de altıncı sezonunu tamamladı, çok üst düzey bir hücum oyuncusu olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Ancak Euro 2016 elemelerinde ülkesi adına sorumluluk aldı ve tecrübesiyle işi bitirdi. Elemelerde forma giydiği on maçta da 90 dakika sahada kalan oyuncu, çoğunlukla sağ kanatta oynamasına karşın attığı beş golle takımının en golcü oyuncusu oldu. Play-off’ta Bosna-Hersek’e attığı iki gol, İrlanda Cumhuriyeti’nin bugün bu grupta olmasını sağladı.
Patron: Martin O’Neill
Martin O’Neill için B ve C sınıfı takımların A sınıfı hocası demek mümkün. Brian Clough yönetiminde 1970’li yıllarda fırtına gibi esen Nottingham Forest’ın en önemli oyuncularından biriydi. O takımla küme de düştü, Avrupa şampiyonluğu da yaşadı. Teknik direktörlüğünde de benzer seviyede takımların başındaydı. Conference League’deki Wycombe Wanderers, Birinci Lig’deki Leicester City, Rangers hengamonyasının sürdüğü yıllarda Celtic, Premier Lig’in orta hâlli takımları Aston Villa ve Sunderland… Sonuncusu tartışmaya açık olsa da, hepsinde oldukça başarılıydı. Vaktiyle İngiltere Milli Takımı için en çok tellafız edilen isimlerden biriydi, olmadı. Kuzey İrlandalı teknik adam, iki yıl önce devraldığı İrlanda Cumhuriyeti’ni play-off sonunda tarihinin üçüncü Avrupa Şampiyonası’na taşıdı. Bir kez daha beklentileri aşar mı? Gruba bakılırsa bu defa biraz zor gibi…
Dipnot
Asıl amacı İrlanda’yı Hristiyanlıkla tanıştıran Aziz Patrick’i anmak olan dini bir bayram olarak başladı Saint Patrick’s Günü geleneği. Kilisenin 1631 yılında bayram olarak ilan ettiği 17 Mart’ın anlamı, 18. yüzyıldan itibaren değişmeye başladı. St. Patrick’s Günü, yalnızca İrlanda Cumhuriyeti’nde değil, Birleşik Devletler başta olmak üzere tüm dünyada İrlanda kültürüne atfedilen bir festival hâlini aldı. Yurt dışında geçirdiğiniz bir 17 Mart’ta, her yerde İrlanda Cumhuriyeti bayraklarına, ellerindeki yeşil biralar dâhil tepeden tırnağa yeşillere bürünmüş insanlara hatta nehir ya da göllerin yeşile boyanmasına şaşırmayın; İrlanda ruhunun tadını çıkarın!
En İyi
Grup üçüncüsü – 1988
Fikstür:
13 Haziran, 19.00 – İsveç
18 Haziran, 16.00 – Belçika
22 Haziran, 22.00 – İtalya
Muhtemel 11 (4-5-1)
Randolph – Coleman, O’Shea, Clark, Brady; McCarthy, Whealen, Walter, Hoolahan, McClean; Long.
İSVEÇ
Dikkât: Zlatan Ibrahimovic
Zlatan’ın baskın karakteri, onun olduğu yerde dikkâtlerin bir başkasına yönelmesini engelliyor. Ibrahimovic, İsveç Milli Takımı’nın en büyük kozu, golcüsü, kaptanı, marka yüzü, her şeyi… Elemelerde oynadığı on maçta 11 gol attı ve ülkesini turnuva yolunda sırtladı. Turnuvada da buna devam edeceğine şüphe yok, tek soru işareti bunu hangi aşamaya kadar yapabileceğiyle ilgili…
Patron: Erik Hamrén
Erik Hamrén, 1993 yazında Örgryte’in başına geçtiğinde takım 14 takımlı İsveç Ligi’ni 12. sırada bitirmişti. Ertesi sezon dördüncü oldular ve Hamrén yönetimindeki beş yılda ligin 3 ila 7. basamakları arasından hiç çıkmadılar. Kulüp tarihinin ilk ve tek kupa zaferi de cabası. Hamrén daha sonra dümeni Danimarka’ya kırıp Aalborg’un başına geçti. Hikâye aynı gibiydi. Takımı altıncı sırada aldı, sırasıyla beşinci, dördüncü, tekrar beşinci, üçüncü yaptıktan sonra şampiyonluğa ulaştırdı. Sıra Norveç Ligi’ndeydi. Önceki sezonu beşinci bitiren Rosenborg’un başına geçti ve iki yıl üst üste şampiyon yaptı. Rosenborg’u yönetirken önce yarı zamanlı sonra tam zamanlı olarak İsveç Milli Takımı’nda göreve başlayan tecrübeli teknik adam, ülkesini henüz büyük bir başarıya taşıyamadı. Ancak bir önceki Avrupa Şampiyonası’nın elemelerinde deplasmanda Almanya’ya karşı 4-0’dan aldığı beraberlik hâlâ dillerde…
Dipnot
1990’lı yılların ortasından bu yana pop müziği şekillendiren kişi, bir İsveçli. Prodüktör ve besteci Max Martin, bugüne dek Billboard Hot 100’de ilk 10’a tam 61 şarkı soktu. Bu sayının büyüklüğünü anlamak için ilk 10’da bugüne kadar 34 The Beatles, 38 Madonna şarkısının girdiğini bilmek yardımcı olabilir. Birlikte çalıştığı isimleri ve yazdığı şarkıları birkaç örneğe indirgemekte zorlandık ancak şöyle söyleyelim; 1995’ten bu yana dünya popuna damga vurmuş şarkıların önemli bir bölümünün altında aynı imzayı göreceksiniz..
En İyi
Yarı final – 1992
Fikstür
13 Haziran, 19.00 – İrlanda
17 Haziran, 16.00 – İtalya
22 Haziran, 22.00 – Belçika
Muhtemel 11 (4-4-2)
Isaksson – Lustig, Granqvist, Johansson, Olsson; Jimmy Durmaz, Källström, Lewicki, Forsberg; Berg, Ibrahimovic.