Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

FutbolGenelYorumUSTALIK ESERİ

Massimiliano Allegri, iki sene önce Juventus'un başına geçtiğinde ülkesinin iyi hocalarındandı. Şimdiyse dünyanın en iyilerinden...

Geçtiğimiz sezon gelen Şampiyonlar Ligi finali Massimiliano Allegri için rüya bir sezon gibiydi. Üç sezonluk Antonio Conte yönetimi altında Serie A’nın tekrar hâkim gücü hâline gelen Juventus’un başına gelişi ülke genelinde çok hoş karşılanmamıştı. Saha içinde ne kadar mahir olduğunu önce Cagliari’de, ardından Milan’da gösteren Allegri’nin Milano serüveninden geriye kalanlar genellikle pek iyi hatıralar değildi. Saha içindeki oyundan ziyade Berlusconi’nin anlamsız istekleri ve Adriano Galliani’yle cebelleşen, çoğunlukla da takım patronuna boyun eğen İtalyan’ın dört sezonluk Milan kariyeri dolayısıyla çok iyi sonlanmadı.

Serie A'da üst üste beşinci kez şampiyon olan Juventus, son iki şampiyonluğunu Massimiliano Allegri yönetiminde elde etti.
Massimiliano Allegri, Temmuz 2014’te Antonio Conte’den boşalan Juventus teknik direktörlüğüne getirildi.

Avrupa için geldi
Juventus’ta Conte ligi domine etmekte zorlanmasa da Avrupa’da ciddi bir başarı elde edemiyordu ve son sezonuyla birlikte bu eleştiri konusu olmaya başlamıştı. Yaz döneminde ani bir ayrılıkla kendisini milli takım yolunda bulan Conte’den geriye kalan Juventus’ta teknik direktör seçiminde önemli ayrıntı Avrupa başarısıydı. Eldeki kadroya bakınca Conte’nin direttiği 3-5-2’nin takımı prangalar içinde bırakmak olduğu saptamasını yapan Allegri çok keskin bir sistem değişikliği kararı aldı ve dört merkezli 4-4-2’nin ana yapıları olacağı açıklamasını yaptı. Juventus’un elinde Andrea Pirlo, Claudio Marchisio, Arturo Vidal ve Paul Pogba gibi dört muazzam orta saha oyuncusu vardı ve 3-5-2 uğruna bu oyunculardan birini rotasyona sokmak Allegri’ye göre kötü bir karardı. Hoca tercihini yaptı ve stoperlerden birini keserek dört oyuncuyla beraber ortaya kısa vadede çok iyi bir takım çıkardı. Juventus ligi domine etmeye devam ederken Avrupa’da da sonuç almaya başladı. Sezon sonunda Şampiyonlar Ligi finali oynayan takım birçok kişiye göre Avrupa’nın en iyi merkez orta sahasına sahipti.

Yaprak dökümü
Fakat finalde alınan yenilginin devamı yaz döneminde geldi. Andrea Pirlo, Juventus kariyerini sonlandırma kararı aldı. Arturo Vidal’i Pep Guardiola istedi ve 40 milyon euro karşılığında transfer etti. Bunun yanında takımın en golcü oyuncusu Carlos Tevez’in de ‘homesick’ olacağı tuttu ve Arjantinli, kariyerini kendi ülkesinde sonlandırma kararı aldı. Bir anda on birinden üç büyük oyuncuyu kaybeden Juventus’un omurgası çok ciddi bir zarar almıştı. Paulo Dybala’ya dökülen 40 milyon euro’nun karşılığı mutlaka gelecekti ama bunun zamanını kimse bilmiyordu. Bonservissiz Sami Khedira büyük bir transfer başarısıydı ama Vidal ve Pirlo’nun yerini doldurmak pek kolay değildi. Mario Mandzukic ise Carlos Tevez’in attığı bir araba golden sonra taraftarı kesmiyordu.

“1” arayışı
Allegri için Tevez ve Pirlo’dan ziyade en büyük kayıp Vidal’di. Zira Pirlo’nun yerinde Claudio Marchisio ‘regista’ olarak harikalar yaratabileceğini hem onun yokluğundaki geçtiğimiz sezon başlangıcında hem de Şampiyonlar Ligi’nde Dortmund eşleşmesinde göstermişti. Tevez’in yeri için de büyük potansiyel Dybala kağıt üzerinde fena durmuyordu. Ama 4-3-1-2’nin ‘1’i olan Vidal’in bölgesinde büyük boşluk vardı. Allegri bir ‘supporter’ istediğini yönetime bildirdi. Zira sezon öncesinde o bölgede denediği Kingsley Coman’dan beklediği verimi alamamıştı. Uzun bir süre Julian Draxler’in peşinde koştular ama Schalke’nin istediği bonservise çok fazla yaklaşamadılar. Draxler’in Wolfsburg transferiyle o rüya bitti ve transfer döneminin bitimine birkaç gün kala gelen amaçsız Hernanes hamlesiyle birlikte transferi sonlandırdılar.

BERLIN, GERMANY - JUNE 06:  Arturo Vidal and Andrea Pirlo of Juventus line up prior to the UEFA Champions League Final between Juventus and FC Barcelona at Olympiastadion on June 6, 2015 in Berlin, Germany.  (Photo by Shaun Botterill/Getty Images)
Arturo Vidal ve Andrea Pirlo’nun yokluğunda Juventus, bu sezon yeni bir sınav vermek zorundaydı.

Sakatlıklar ve mağlubiyetler
Sezona 3-5-2’yle başlayıp 4-4-2’yle devam eden Juventus’ta Allegri şanssız bir başlangıç yaptı. Marchisio ve Khedira sezon başlamadan sakatlandılar ve ilk altı haftada sahadaki yerlerini alamadılar. Onların yokluğunda Pirlo ve Vidal’siz takımda Pogba tek tabanca kalmış ve ne yapacağını şaşırır hâlde sahada dolanmaya başlamıştı. Hernanes forvet arkasında beklentileri karşılayamadı. Sturaro, Pereyra ve Padoin’in ilk on birde sık sık şans bulduğu Juventus arka arkaya tokatlar yemeye başladı.

Max Allegri için yeni bir karar vermenin zamanı gelmişti. Bu kez elinde geçtiğimiz sezonki kadar geniş ve kaliteli bir merkez orta saha rotasyonu yoktu. Ama o sezonun büyük bölümünü sakat geçiren Andrea Barzagli’nin dönüşüyle arka alandaysa durum tam tersiydi. 3-5-2’den 4-4-2’ye dönüşte göz edilen pozisyon zenginlikleri bu kez arkaya kaymış ve Allegri, sakatlıktan döndükleri anda bile Marchisio, Khedira ve Pogba’dan başka A sınıf orta sahaya sahip olmadığının farkına varmasıyla birlikte orada yeniden üçe inip stoper sayısını artırma kararı vermişti. Sistemi yeniden 3-5-2’ye çeviren ve üç büyük stoper varken öndeki zayıflıkla birlikte bu oyunculardan birini yedek bırakmanın başka bir israf olduğunu kabul eden İtalyan hoca, bu değişiklikten de yanıtı çok çabuk aldı.

24/25
Ligde ilk altı maçından sadece 5 puan çıkaran ve onuncu haftayı liderin 11 puan gerisinde tamamlayan Juventus, sakatlarının takıma dönüşüyle birlikte bu maçtan sonra çıktığı 25 maçın 24’ünü kazandı ve birinde berabere kaldı. 75 puanlık dilimin 73’ünü alan ve ligin bitimine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan eden siyah-beyazlıların yaptığı, beş büyük ligde bir daha kolay kolay tekrarlanamayacak cinsten bir başarı. Ligin yanında Şampiyonlar Ligi’nde deplasmandaki Bayern maçının uzatmalarına turla giren Juventus’ta Patrice Evra eğer o hatayı yapmasa, takım belki de Barcelona’nın da elenmesiyle birlikte Devler Ligi’nin son dördüne en büyük şampiyonluk adayı olarak dâhil olacaktı.

Aslında her şeyin çıkışı pragmatik düşünceydi. Allegri zaten kendisini de böyle tanımlıyor ve oyuncular için doğru sistem ile taktiği bulduktan sonra onları sahada özgür bırakmanın geçer akçe olduğunu düşünüyor. Var olan 11 üzerindeki müthiş taktik dokunuşlarına rağmen kendisini detaycı bir taktik ustası olarak görmeyen İtalyan için farklı şeyler düşünenler var ve pek de haksız değiller. Mütevazılığın yanında gerçekten saha içinde fazlasıyla mahir olan ve takımından istediğini fazlasıyla alan Allegri’nin gösterdiği performansta kendisinin dışında başka etkenler de var.

Sorunsuz yönetim
İyi bir taktiksel zekânın bunu gösterebilmesi için arkasının genellikle sağlam tutulması gerekir. Eğer teknik direktörünüzün saha dışında başka şeylerle uğraşmasına gerek bırakmazsanız ondan daha büyük bir verim alma şansınız her zaman artar. En azından İtalya Serie A’da bu durum yıllardır böyle ve Allegri’nin de saha dışında çok büyük destek aldığı Juventus yönetimi bu konuda muhtemelen ülkenin en iyisi. Agnelli ailesinin aşağıya çok fazla inmediği ve Andrea Agnelli’nin de başka işlere çok fazla karışmadığı Juventus’ta scout ekibinin başı olan Fabio Paratici’nin muazzam keşifleri ve futbolu çok iyi bilen, bunun yanında da oyuncu gözü bir o kadar iyi olan büyük iş bitirici Beppe Marotta’nın varlığı Max Allegri için büyük şans. Milan’dayken sürekli Berlusconi’den basın aracılığıyla laf yiyen, Ronaldinho’yu nerede oynatması gerektiği konusunda yönetim yorumlarına maruz kalan Allegri’ye Juventus’ta bunu kimse yapmadı. Sezon başındaki felaket girişte dahi teknik adamlarına inançlarını sürekli gösteren Andrea Agnelli ve Beppe Marotta, Allegri’nin üzerinde baskının oluşmasının engellediler ve onun dizginleri tekrar eline almasını kolaylaştılardılar.

MUNICH, BAVARIA - MARCH 16:  Franck Ribery (R) of Bayern Muenchen challenges Hernanes (C) and Paul Pogba of Juventus Turin during the UEFA Champions League Round of 16 second leg match between FC Bayern Muenchen and Juventus Turin at Allianz Arena on March 16, 2016 in Munich, Germany.  (Photo by Lennart Preiss/Bongarts/Getty Images)
Paul Pogba, sezon başında sırtına geçirdiği 10 numaralı formayla Juventus’taki misyonuna ayrı bir boyut kattı.

Pogba’dan ziyade Khedira
Sezon başında 10 numaralı formanın boşa çıkmasıyla birlikte Juventus yönetimi Alessandro Del Piero’dan yadigâr bu değeri kime vereceği konusunda fikirsiz bir hâldeydi. Claudio Marchisio’yu düşündüler ama İtalyan orta saha “Ben o tip bir oyuncu değilim” diyerek bu teklifi reddetti. Böyle bir anda bir gün Agnelli’nin kapısını çalan ve “10 numarayı istiyorum” diyen Pogba’nın bu çıkışı Juventus yöneticilerini sevindirmişti. Hem takımda tutmak istedikleri Pogba’nın gösterdiği bu aidiyet onları mutlu etmiş hem de bu yeni motivasyonla birlikte Fransız’ın takımda uzun vadeli olması için bir ışık ortaya çıktığını düşünmeye başlamışlardı. Marchisio’dan gelen retle birlikte teklifi düşünmeden kabul ettiler ve Pogba sezona 10 numarayla başladı. Ne var ki formanın ağırlığı ve artık arkasında Pirlo’nun, önünde Vidal’in oynamıyor oluşu Pogba’yı ilk 6 ayda bir hayli sendeletti. Takımın sezona kötü girişinde onun inisiyatif alamayan futbolu fazlasıyla etkili oldu. Pogba, yeni yılla birlikte ise toparlandı ve skora da özellikle sezonun son bölümünde çok daha fazla etki eder oldu. Ama hem yeteri kadar geliştiremediği sol ayağı, hem de henüz ortaya koymakta sorun yaşadığı liderlik özellikleriyle pozisyonunun zirve futbolcusu olma yolunda soru işaretleri barındırmaya devam ediyor. Ama onun problemlerinin yanında Khedira’nın varlığı Juve ve Allegri için büyük bir şans oldu. Khedira takıma girdikten sonra onunla birlikte inanılmaz bir dereceye sahip olan Juventus, Alman futbolcunun oynadığı sadece bir maçı kaybetti. Khedira’nın oynadığı 25 maçtan 23 galibiyet ve 1 beraberlik çıkaran Juventus’un onunla kaybettiği tek mücadele olan Bayern maçında 68. dakikada oyundan çıktığını ve o sırada Juventus’un 2-0 önde olduğunu söylemek Khedira’nın muazzam etkisini göstermek için ayrı bir argüman olabilir. Marchisio’nun savunma önüne geçişiyle birlikte iki merkez olarak Pogba’yla yan yana oynayan ve muazzam temposuyla takımın itici motorlarından biri olan Khedira’lı yeni Juve orta sahası, Pirlo’nun düşürdüğü savunma direncine nazaran çok daha sert ve mücadeleci bir hâl aldı.

En büyük sezonu
Allegri’nin Juventus’taki ilk sezonu muazzam bir başarı hikâyesi olabilir. Avrupa’daki yeri sürekli sorgulanan bir ligden bir takımı üç senelik başarılı bir dönem üzerine gelip hem ligde şampiyonluğa hem de Şampiyonlar Ligi’nde finale götürmek müthiş bir performanstı. Fakat o takımdan üç büyük oyuncuyu kaybetmiş bir takımla ilk iki ayda yaşadıklarından sonra zorluk katsayısı sürekli artan bir Serie A’da bu sezon elde ettiği şampiyonluk Max Allegri’nin muhtemelen ustalık eseri olarak adlandırılacak. Juventus kalibresindeki bir takım bundan sonra mutlaka Şampiyonlar Ligi’nde yarı finaller ve final görecek ama bu sezonki gibi bir geri dönüşü herhangi bir takımla tekrar gerçekleştirmek muhtemelen ‘imkânsız görev’ olarak tarihteki yerini alacak.

Allegri, iki sene önce İtalya’nın iyi ama sınırlı hocalarından biri olarak görülüyordu. Sadece iki sezonda ise dünyanın en iyilerinden biri olduğunu herkese gösterdi. Artık adı Premier League, hatta Real Madrid için geçen bir hoca ki bunda Juventus’un ve birlikte çalıştığı karakterli oyuncu grubunun rolü elbette çok büyük. Fakat Torino ekibini Avrupa’nın en kuvvetli beş takımından biri hâline getiren de kendisi ve tam on yıl önce dibi görüp Serie B’de mücadele eden Juventus için bu paha biçilemez.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Hayal Kuran Herkese

Hayal Kuran Herkese

3 sene önce
Neno

Neno

3 sene önce
Sözlü

Sözlü

3 sene önce