-Roubaix’de yarışmak mı daha kolay, yoksa Ronde’de mi?
-Bilmiyorum.
-İkisini de tamamladıktan sonra aynı soruyu bir daha sorarsın.
Etixx-Quick Step’in yaz hazırlıklarını geçirdiği Calpe’de, basın günündeyiz. Mark Cavendish yerine transfer edilen Marcel Kittel, takımın ağır abilerinden Tom Boonen ve yine yeni üyelerden Dan Martin ekibin ilgi çekici isimleri ama Tony Martin de gazetecileri etrafına toplama konusunda hiç fena değil.
Yukarıdaki konuşma da zaten o gazetecilerden biriyle arasında geçiyor. İsmini yıllardır Fransa Turu’nda ya da ‘zamana karşı’ kelimesinin yanında duyuyoruz ama Tony Martin, henüz Bahar Klasikleri’nde hiç boy göstermedi. Bu yıl, bu sebeple onun için özel olacak.
Ancak 2008’den beri profesyonel olarak yarışan Martin için bu klasik hedefi, uzun süredir aklının kenarında olan bir düşünce veya hayal değil. Her şey geçen yılki Tour de France’ta başladı. Seraing’den Cambrai’ye gidilen etap, Paris-Roubaix’de görmeye alıştığımız arnavut kaldırımlı sektörlerin yedi tanesini içeriyordu ve günü kazanan Tony Martin olmuştu.
O günü orijin alarak “Bir yıldır ciddi ciddi Bahar Klasikleri’nde olmayı düşünüyorum. Kariyerimin şu noktasında, bir deneme yapmalıyım” diyen Martin, şu sıralar dediğini yapmakla meşgul.
Omloop Het Nieuwsblad’da açtığı yeni kariyer sayfası, Strade Bianche ve E3 Harelbeke ile devam etti. Ancak Kwiatkowski ve Sagan’ı finişte baş başa bırakan Harelbeke’yi bitirenler arasında yer alamadı. Tom Boonen liderliğindeki takımı, 12 ila 15. sıraları tamamen kapatmıştı. Son hamle gelmemişti ama iyilerdi. Takımının bu kadar iyi olması, Martin’in zaman zaman dezavantajını hissettiği şeylerden biriydi.
“Takımın bu kadar iyi olması hayatınızı zorlaştırıyor. Büyük yarışlarda yer kapabilmek için şubat ve mart aylarını savaşarak geçirmek zorundasınız” şeklindeki yazdan kalma sözleri de bu ‘zorluğu’ anlatıyor.
Ancak söz ettiği savaştan alnının akıyla çıkan Martin, Ronde ve Paris-Roubaix kadrolarında kendine yer bulmayı başardı. Artık takımın bu kadar iyi olmasının zorluğundan, kolaylığına geçiş zamanı.
Özgeçmişine dört Paris-Roubaix, üç de Ronde zaferi koyan Tom Boonen “Arnavut kaldırımlarında ilk yıl oldukça zorludur. Alışmak zaman alır. Ama Martin çok bilgili ve etrafında çok da iyi takım olacak. Onun için süreç biraz daha hızlı geçecektir” diyerek durumu özetliyor. Kariyerini zamana karşıcı olarak belirleyen Martin’in klasiklerde başarıyı yakalayacağından en emin olan da belki o. Nasıl olmasın? Benzer filmi ezeli rakibi ve bir başka zamana karşı ustası Fabian Cancellara’da izlemişti. Oradaki afişlerde ‘Spartacus’ yazılıydı hepsi o. Martin ise henüz afişine ne yazdıracağını bulmuş değil.
Bu hafta Ronde, sonraysa Paris-Roubaix önünde olacak. Birlikte çalıştığı, Mapei’nin de eski yarışçılarından Tom Steels, Martin’e asıl uyanın Fransa’nın pave yolları olduğunu savunuyor. Yani Ronde’de olmasa bile orada Martin’i öne gelirken göreceğiz. Steels’e göre artık her köşeye, her dönüşe dikkat etmesi gerek.
Son söz ise tekrar Martin’in ve o zaten dikkatli ve hazır: “Bu yarışlara kafaca da hazırım. Bu çok önemli. Neler yapabileceğinizi bilir ama bunu tamamen istemezseniz mantıklı değilsiniz demektir. Tamamen o taşlı yollara odaklandım ve kazanmayı çok istiyorum.”