İnsanın olduğu yerde her zaman bir kısa yol arayışı, işleri daha kolay ya da daha az çabayla halletme çalışması var. Roelf Bolt, Yalancılar ve Sahtekarlar Ansiklopedisi’nin önsözünde buna değiniyor ama spor ve politika olmak üzere iki daldaki vakaları bir noktadan sonra incelemeyi bıraktığını ve buralarda ‘sürekli ve bilinçli bir çarpıtma hâli’ olduğundan bahsediyor.
Haksız değil, son zamanlarda gördüklerimiz de ona destek çıkıyor. Teniste patlayan şike skandalı, FIFA’nın karmaşık yapısı içerisindeki rüşvet olaylarından devraldığı bayrağı, zaten ‘kirli’ olarak bilinen bisiklet ve mekanik doping hadiselerine devretmek için yalnızca bir ay bekliyor. İki teker üzerindeki dopingin artık yeni bir yüzü var ve Belçikalı genç bir kız olan Femke Van den Driessche yeni kahramanımız.
Aslında olaylar çok yeni değil ama biyolojik dopingle kıyasla, karşımızda emeklemeye yeni başlayan bir çocuk var. Halka açık anlamda yapılan ilk mekanik doping tartışmaları, 2010 yılından bir yarışa denk geliyor. O seneki Ronde van Vlaanderen’in sondan bir önceki tırmanış sektörü olan Muur-Kapelmuur’da Fabian Cancellara ağızları açık bırakan atağıyla zafere gidiyor, Tom Boonen ve Philippe Gilbert arkasında… Yarış sonrası ilk ses, eski bisikletçi yeni yorumcu Davide Cassani’den çıkıyor. Daha sonra sorulan şey ise aynı; Cancellara’nın bisikletinde motor düzeneği mi var?
İlk olarak bu şekilde ortaya çıkan iddiaları daha sonra çok sık duymadık. Önce yarışın kaybedeni Tom Boonen olduğu için Etixx-Quick Step’in patronu Patrick Lefevere itiraz etti. Sonra Fabian Cancellara, “Tek motorum vücudum” dedi. Yıllar içerisinde kontrollerin seyrek yapıldığı, yaptırımlarınsa etkisiz olduğu konuşulurken UCI da harekete geçti. Ryder Hesjedal’ın bisikleti 2014 Vuelta’da dikkatleri üzerine çekerken geçen yıl Fransa Turu, Milan-San Remo gibi önemli yarışlarda bisikletler denetlendi ve bugün de hâlâ geçerliliğini koruyan, “Mekanik doping yapmanın cezası minimum 6 ay men ve 20 ila 200 bin İsviçre Frangı’dır” kuralı kondu.
2010’dan bugüne birçok beklenmedik atak yapılırken akla ilk gelen şey de bisikletlerin içerisine motor yerleştirilmiş olma ihtimali değildi. Chris Froome, 2013 Mont Ventoux ya da geçen seneki La Pierre Saint Martin etaplarına damga vururken ilk olarak başka şeyler düşündük. Artık düşünecek fazladan bir şey var.
Movistar’dan Jon Izagirre mesela… 2016 Volta a la Communitat Valeciana’nın bireysel zamana karşı olarak koşulan ilk etabındaki bir dönüş sırasında kendini yerde bulan Izagirre’nin bisikletinde dikkat çeken bir şey vardı. Bisiklet yerdeyken arka tekerleği bir süre daha dönmeye devam etmiş ve bu kısa an kameralara yakalanmıştı. Femke olmasa belki buna dikkat edilmezdi. Zolder’deki U-23 Cyclo-cross Dünya Şampiyonası, yeni dalganın başladığı yer olmuştu.
Yarış sonrası bisikleti incelenen Van den Driessche’nin motor kullandığı kesindi. UCI, kanıtı bulduklarını resmi olarak açıklarken aynı zamanda bir ilki duyuruyordu. Femke, babasıyla birlikte Belçika’nın en önemli spor kanallarından biri olan Sporza’ya göz yaşları içerisinde konuştu, bisikletin bir arkadaşına ait olduğunu söyledi. 1996 doğumlu sporcu, “Bisiklet, bizle antrenman yapan bir arkadaşıma ait. Erkek kardeşimle keşif sürüşüne çıktıktan sonra bisikletini takım arabasının yanına koymuş. Benimkiyle bire bir, hatta geçen sene benden almıştı. Yarışmada o bisikleti kullandığımı sanıp teste sokmuş olmalılar” diyordu. Vatandaşı efsane Eddy Merckx, mekanik dopingi en büyük günah olarak ilan etmişti ve “O zaman Valentino Rossi ile yarışsınlar” diyecek kadar da sinirliydi.
Öte yandan, adına bir yarış da düzenlenen Belçika gazetesi Het Nieuwsblad’a konuşan söz konusu “arkadaş” Nico Van Muylder bisikletin kendine ait olduğunu kabul ediyordu ama iş işten geçmişti…
Peki nasıl olmuştu? Elektrik motoru hangi düzenekle bisikletin üzerindeki -ya da içerisindeki- yerini almıştı? Motor, bisikletin göbeğine veya selesine yerleştiriliyor ve arka tekere sağladığı fazladan watt ile bisikletçinin işini kolaylaştırıyor. En basit hâliyle durum bu. Ancak La Gazzetta dello Sport’ta yer alan bir röportaja göre bu moda çoktan geçti.
Gazeteci Claudio Ghisalberti’nin adını açıklamadığı kaynağı şöyle anlatıyor: “Seleye motor saklamanın modası çoktan geçti, bu neredeyse kaybolan bir sanat. Artık on kat daha pahalı ve etkili bir yöntem var. Motor direkt tekerleğin içinde ve bu hizmetin bedeli 200 bin Euro.”
Korkutucu gelebilir ama gerçek. Hem bu kadar da değil. Ghisalbeti’nin ‘Bay X’i, geçen sene İtalya’da 1200 bisiklete eski sisteminden kurduğunu söylüyor ve “Gran Fondo sonuçlarının hepsini yeniden yazabilirim” diyerek devam ediyor.
Yani ilk sinyalini bundan beş yıl önce veren, ilk olarak da Femke Van den Driessche’nin bisikletinde ortaya çıkan mekanik doping tahmin edilenden çok daha yaygın olabilir. Elbette kontroller artık daha sık yapılacak, Chris Froome 2016 Fransa Turu’nda ataklarını yaparken kafalarda oluşan şüphelere bir yenisi eklenecek. Biz de iddialar kanıtlanana kadar, herkesin temiz olduğuna inanmaya devam edeceğiz.
“Elektrikle, kimya ve biyolojiden daha büyük mucizeler yaratabilirsiniz” diyor La Gazzetta’nın gizemli röportajı. “Hem de sağlığınıza daha az zarar vererek.” Bunları söyleyen işin uzmanı, biraz düşününce hak da veriyorsunuz. O zaman hoş geldiniz, bisiklette dopingin yeni bir adı daha olabilir.