Bazen karşımıza bazı videolar çıkıyor. Hatta televizyonlarda klipler… Yeşil sahalardaki en kötü sakatlıkları bir araya getiriyor ya da en trajik spor kazalarından bahsediyorlar. Tüm bu derlemelerde beyaz fonun hakim olduğu kış sporlarına çok fazla rastlamıyoruz. Özellikle de kayakla atlamaya. Bunun sebebi, sporun ilgisini çektiği kitlenin büyüklüğü olabileceği gibi kaza yapmanın bir kayakla atlamacı için taşıdığı anlam da olabilir. Çıkış rampasında 80-90 km/h hıza ulaştıktan sonra havaya yükseliş, iniş sırasındaki denge kaybı ve son.
Örneği yakın zaman ve üst seviyeden verelim; Thomas Morgenstern. 10 Ocak 2014’te Kulm’de kaza yapan Avusturyalı dünya yıldızı, yaklaşık bir ay sonra Sochi’de düzenlenecek olan Kış Olimpiyat Oyunları’na yetişmek istiyordu. Önündeki hedef için bir mucizeye ihtiyacı var gibi gözükse de aradığını buldu, Rusya’da yarıştı. Yine de kaza sonrası macera ‘Morgi’ için çok uzun sürmedi. “Yaşadıklarım, ailemle daha çok zaman geçirmem gerektiğini bana hatırlattı” diyerek sporu bıraktı. Eşi ve çocuğu, sevdiği spor karşısında ağır basmıştı ama daha da önemlisi, artık kendini rüzgara teslim ederken içindeki korkuyu yenemiyordu.
Bu yılın 4 Tepe Turnuvası, Bischofshofen’de sonlanırken seyirciler arasındaydı Morgenstern. Ancak kariyerinde aynı sorunu yaşamış sporcular arasında kazananı yerinden öğrenmek isteyen sadece o değildi. Nicholas Fairall da tepedeydi. Kariyerinin hiçbir döneminde Morgenstern kadar yetenekli olmamış, onun kazandıklarına uzaktan da olsa bakamamış ama onunkine benzer bir kaza yaşamıştı. Yarışı izlerken de tekerlekli sandalyedeydi.
Tam bir sene önce, yine 4 Tepe’nin Bischofshofen ayağında elemeye katılan sporculardandı Fairall. Atlayışını yaparken büyük bir sorun yoktu hatta inişte bile. Ayakları yere bastıktan sonra dengesini kaybetmiş ve kafası sert bir şekilde zemine çarpmıştı. Doğal refleksle sağlık görevlileri ona doğru koştuğunda botlarının çıkarılmasını istemiş, “Zaten şu an ayağında bot yok” açıklamasını duyunca durumunun ciddi olduğunu anlamıştı. Biz söylemiyoruz, tüm bunları kendi anlatıyor. Hem de onu -şimdilik- bir tekerlekli sandalyeye bağlayan kazayı yaptığı tepede düzenlenen bir basın toplantısında. Omurgasını yerinden oynatıp çatlattığı ve bunun sonuncunda, felçli hâle geldiği tepeye yeniden gelmek psikolojik açıdan kolay olmayabilir. Ama herkes onu görmekten memnun, o da hayatını değiştiren yerde olmaktan. En azından uzaktan böyle gözüküyor.
4 Tepe’yi bu sezon dördüncü sırada bitiren Kenneth Gangnes, bu ziyaretle ilgili yorum yaparken, “Onu böyle görmek, ne kadar aktif biri olduğunu bilenler için çok garip diyor” ve Fairall izlerken atlayış yapmanın daha zorlu olacağını söylüyordu. Amerikalı sporcuysa tüm bunlar karşısında hiç de o kadar gergin değil. 5 Ocak 2015’teki kazadan beri onu pek görmemiştik çünkü böyle istemişti. Basını kendine belli mesafede tuttu ve iyileşmeye baktı. Şimdi hedefinde yeniden o tepelerde olmak var: “Kayakla atlama harika bir spor ve bir gün geri dönmek istiyorum. Burada olmak bile atlayış yapma arzumu körüklüyor. Bu, hep hayatımın amacı olarak kalacak. Biraz daha iyileşmeye bakıp neler yapacağımı göreceğim.”
Gelişmenin yavaş olduğunun altını çizse de Fairall iyiye gidiyor. Hatta geçen günlerde bacaklarını hissetmeye ve hareketlenmeye başlamış. Kim bilir, belki tekerlekli sandalye ragbisi ve golfün sonrasında, onun için sırada kayakla atlama vardır.