Timo Boll’ü çoğumuz tanıyoruz. Hatta adını taşıyan raketlerle masa tenisi oynamışlığımız bile olabilir. Peki bu adamın bir futbol hastası hatta eskiden futbolcu olduğunu biliyor muyduk? Pek değil. İki olimpiyat madalyasının yanı sıra sayısız Avrupa şampiyonluğu elde eden eski dünya 1 numarası FIFA.com’a futbolla olan ilişkisini anlattı:
Futbol ve masa tenisi arasındaki ortak noktalar neler?
İki spor bence birçok benzerlik taşıyor. Gençken hem futbol hem de masa tenisiyle üst seviyede ilgilenmiştim. Hatta -8 ve 10 yaş altı seviyelerde de olsa- bir sezonda 90 gol atıp, gol kralı olmuştum! Futbol oynamaktan çok büyük zevk alıyordum ama masa tenisinde de gayet iyiydim. Sonunda bir seçim yapmam gerekti ve doğru tarafta yer aldığımı düşünüyorum. Hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Hâlâ daha arkadaşlarımla öylesine veya ısınma niyetine futbol oynamayı çok seviyorum.
Küçükken bir forvet oyuncusuydun yani, değil mi?
Kesinlikle. Teknik bir oyuncu olmaktan ziyade iyi bir şut fırsatını sezebiliyordum. Oyun stilim biraz Lukas Podolski’yi andırıyordu.
Futbolculardan daha sıkı mı çalışıyorsun?
Öyle olduğunu düşünmüyorum. Tüm atletler sınırlarını sonuna kadar zorlamaya çalışıyor. Şu günlerde hangi spor dalında olursa olsun çok sıkı çalışmanız gerekiyor. Disiplinsizliğin ve elinize geçen bir şansı kaçırmanın bedeli ödenmeyecek seviyede olabilir.
Masa tenisinde genellikle Çin ve diğer Asya ülkeleriyle mücadele ediyoruz. Bu ülkelerde çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren profesyonel antrenörlerle çalışmaya başlıyor. 8-9 yaşında günde 3-4 saat çalıştıklarından onlara yetişmemiz çok kolay olmuyor.
Peki Bayern Münih’in futboldaki rekorları, Çin’in masa tenisi performansıyla karşılaştırılabilir mi?
Bizim sporumuzdaki daha uç bir nokta. Bayern’in kadrosunda Cristiano Ronaldo, Lionel Messi ve Neymar’ın da olduğunu düşünün. İşte o zaman Çin’in masa tenisinde durduğu noktayla kıyaslanabilirler.
Sıkı bir Borussia Dortmund taraftarı olduğunu biliyoruz. Takımın son durumundan memnun musun?
Gerçekten harika bir kadromuz var. Oynadıkları futbol, tıpkı birkaç senedir olduğu gibi izleyenlere keyif veriyor. Son yıllarda Dortmund taraftarları olarak kendimizi şanslı saymalıyız. Geçen sezonun birkaç ayında keyfimiz kaçmıştı ama işler yeniden değişti.
Bir defasında kendini Borussia Dortmund maçında sevinirken sakatlamıştın. Bu nasıl oldu?
Schalke ile oynadığımız 3-3’lük efsanevi maçta olmuştu. Dortmund 3-0 geriye düşmüştü ve eşitliği sağlayan gol geldiğinde yerimden fırladım! Tabii bununla birlikte uyluk bölgemdeki kaslardan birini yırtmıştım… Maçı Schalke taraftarı bir takım arkadaşımla izliyor olmak tüm olanları daha da tatlı hâle getirmişti. Skor 3-3’e geldiğinde kelimenin gerçek anlamıyla patlama yaşamıştım.
Sana göre muhteşem bir gol nasıl olmalı?
Volelerin ve kuvvetli uzak mesafe şutların hastasıyım. Topun üst köşeye ateşlendiğini görmek hoşuma gidiyor. Futbol oynarken, mükemmel şutu yakalamak harika hissettirirdi. Topla müthiş bir ilişki kurmuşsun ve tam olarak istediğin yere uçuşunu izliyorsun… Bu tarz bir güce sahip olmak güzeldi. Elbette tek bir oyuncunun, 10 rakibini driplinglerle geçerek attığı goller de çok güzel ama bana göre en iyisi, gelen ortayı direkt olarak ait olduğu yere yapıştırmak.
FIFA Ballon d’Or, 11 Ocak’ta sahibini bulacak. Sence aralarında Ronaldo, Messi ve Neymar’ın bulunduğu adaylardan hangisi ödülü kazanacak?
Cevap vermesi zor bir soru. Futbol bir takım oyunu ve bu bireysel bir ödül. Üçü de özel yetenekler ve hepsi kazanmayı hak ediyor. Ne yazık ki listede hiç Alman futbolcu yok. Biz de kendimizi en azından dünya şampiyonu olmakla avutabiliriz. Alman oyuncular bununla başa çıkacaktır!
2008’de Almanya Milli Takımı’nın kampına konuk olmuştun. Nasıl bir deneyimdi?
Berlin’de İngiltere ile oynanacak bir maçın öncesiydi. Takımın kaldığı otele gittim ve Arne Friedrich, Lukas Podolski ve Heiko Westermann ile masa tenisi oynadık. (O günden kalma bir fotoğraf en üstte)
İyi oynuyorlar mıydı?
Heiko Westermann iyiydi, Philipp Lahm da öyle. Zaten Westermann kısa süreliğine bir kulüpte oynadığını söylemişti. Düzgün bir oyuncuydu. Sebastian Kehl de daha önce bir takımda masa tenisi oynamış. Tüm futbolcuların topla güzel bir ilişkisi vardı, bunu görebiliyordunuz. Koordinasyonu bozuk bir kişi bile yoktu.
