Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemYorumHayaline Kulaç At

Dünyanın en zorlu 7 rotasını aşmayı başaran açık deniz yüzücüsü Adam Walker ile Samsung Kıtalararası Yüzme Yarışı kapsamında geldiği İstanbul'da buluştuk.

Röportaj: Aras Yetiş – Emre Gürkaynak

18’i altın 28 olimpiyat madalyası, dünya rekorları, sayısız dünya şampiyonluğu… Okul yıllarından kalma ‘İstanbul’un jeopolitik konumu’ klişesini senede bir kez sporseverlerin aklına getiren Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı elçilerinde bugüne kadar ön plana çıkan şeyler bunlardı. Nasıl olmasın? 2012’de Mark Spitz’in iki kıta arasındaki yarış kapsamında Türkiye’ye gelişini, Ian Thorpe ve Inge de Bruijn izledi. Bu sene ise aynı noktada daha farklı bir adam var: Hikâyesini havuzlarda değil okyanuslarda yazan Adam Walker.

Henüz bir kitabın ilk cümlesi olmadı ama Adam Walker bir gün bir film izledi ve hayatı değişti. Su ısıtıcısı ve tost makinesi satarak hayatına devam ederken, Avustralya uçağında izlediği On A Clear Day isimli filmle birlikte Manş Denizi’ni yüzerek geçmeye karar verdi. İngiltere-Fransa arasındaki bu rotayı, önce İspanya-Fas ardından da Oceans’s 7 Challenge, yani dünyanın en zorlu yedi okyanus rotasının diğer üyeleri izledi. (Kuzey Kanalı, Cook Boğazı, Havai Kanalları, Catalina Kanalı, Manş Denizi, Tsugaru Boğazı, Cebelitarık Boğazı)

Tüm bu denizleri kulaçlayan Walker için işler tabii ki hep kolay değildi. Ancak tüm o vahşi deniz canlıları, dalgalar, akıntılar, denizde geçen uzun saatler artık geride. Şimdilerde daha çok işin tecrübe aktarımı tarafına geçen açık deniz yüzücüsü Walker ile İstanbul’da buluştuk. Boğaz’da yüzme fırsatı bulacağı için heyecanlıydı ve bu çoğu şeyi anlatıyordu.

adam
Adam Walker, dünyanın en iyi açık deniz yüzücülerinden biri olarak gösteriliyor. (Fotoğraf: Can Eskier)

En başa gidelim… Su ısıtıcısı ve tost makinesi satarken, kariyeriniz çok farklı bir yöne geçti. Bunun sebebi işten çok fazla sıkılmış olmanız mıydı, yoksa yüzmenin çok büyük bir hayaliniz oluşu mu?
Hayatımın büyük bölümünde satış işinde çalıştım. Kesinlikle kötü bir iş değildi ancak içerisinde tutku da barındırmıyordu. Çocukluğumdan beri sporcu olmak gibi bir hayalim vardı. Birçok sporla ilgilendim. Profesyonel denebilecek seviyede kriket oynadım, çok iyi bir koşucuydum. Ancak birkaç sakatlık yaşadıktan sonra kriketi bırakmak zorunda kaldım. Bir dönem su topuyla da ilgilendim. Tüm bunlardan sonra, hâlâ bir şeyler yapabileceğimi biliyordum. Avustralya’ya tatil için giderken uçakta düşündüm… Bir şeyler yapacaktım ama hangi spor dalında? Bu sırada 27 yaşındaydım ve çoğu spor için yaşlı gözüküyordum. Yine aynı uçakta, Manş Denizi’ni geçen bir adamın hikâyesini anlatan On A Clear Day isimli filmi izledim. Filmdeki adam işini kaybediyor, depresyona giriyor ve hemen sonrasında Manş’ı yüzerek geçmeye karar veriyordu. Bunu görmek, kafamda bir ampul yaktı. “Neden ben de bunu yapamayayım?” dedim. Nereden başlayacağımı bilemiyordum. Sonunda havuza atladım ve bir saat boyunca yüzdüm. Aşırı derecede yorulmuştum ama ertesi gün de aynısını yaptım. İşten önce ve sonra olmak üzere yüzmeye devam ettim. Bir anda iki işim oluvermişti: Para kazandığım satış işi ve Manş Denizi’ni yüzme hedefim…

Manş’ı geçmek için çok kararlı ve disiplinli bir şekilde çalışıyordum. Bunu yapmak zorunda olduğuma inanmıştım. Hedefimi gerçekleştirdikten sonra İspanya-Fas arasını yüzmeye karar verdim. Bu rotayı gidiş-dönüş olarak yüzdüm ve tarihte bunu yapan ilk Britanyalı oldum. Bundan sonra da dünyanın en zorlu okyanus rotalarını kapsayan Ocean’s 7 Challenge gündeme geldi. Ancak omzumda bir sakatlık vardı. Manş Denizi’ni yüzdükten sonra kontrole gittiğim cerrah, omzumdaki sakatlığın ciddi olduğunu ve bir daha yüzmemem gerektiğini söyledi. Ona İspanya-Fas arasını yüzeceğimi söylediğimde ise kahkaha attı! Bunun bir yolu olmadığını düşünüyordu. Ben de daha etkili bir şekilde yüzmenin yollarını buldum. Omzuma daha az yük veriyor ve bacaklarımdan güç alıyordum.

Bu senin, derslerini de verdiğin özel yüzme stilin değil mi?
Evet. Ocean Walker tekniği olarak biliniyor. Yaşadığım sorunlar nedeniyle ortaya çıkan bir stil. Yedi okyanusu bu teknikle geçtim ve ardından insanlar bu stili öğrenmek istedi. Daha hızlı ve verimli bir şekilde yüzmenizi sağlayan bir teknik olduğunu söylemeliyim. Bunu keşfetmeden önce sol omzumun üzerine yatamıyor, herhangi bir ağırlık kaldıramıyordum. Ancak şimdi 17 saat aralıksız yüzebiliyorum.

Bütün bu okyanusları ilk denemenizde mi yüzdünüz?
Evet, hepsini ilk deneyişimde geçtim. Dünyada bunu başarabilen yalnızca iki insan var. Elbette tüm bu okyanusları geçerken farklı farklı zorluklar yaşadım. Nadir bulunan bir deniz anası türü olan Portuguese man o’ war tarafından sokulan ama bildiğim kadarıyla yarışa devam eden ilk insan oldum. Yemek yiyemeden saatlerce yüzmek zorunda kaldım. Köpek balıkları ile karşılaşıp yunuslar tarafından kurtarıldım. Farklı farklı zorluklar yaşadım. Tüm bunları yaparken şeytan ve melek de benle birlikteydi. Şeytan (sakat olan sol omzunu gösteriyor) “İşin bitti” derken, melek “Hâlâ umut var, yapabilirsin” diyordu.

İlk rotanız Manş Denizi’nde suyun dondurucu olduğunu söylemiştiniz. Yanılmıyorsam ısı konusunda bir sorun yaşamışsınız. Biraz anlatabilir misiniz?
Küveti buz gibi suyla doldursanız muhtemelen bu Manş Denizi’nden daha sıcak olur! Ancak buna alışmanız gerekiyor. Birçok altı saatlik antrenman seansı geçirmelisiniz. Asla kendinizi ısınmış veya rahat hissetmeyeceksiniz ancak antrenman yaptıkça duruma alışacak ve soğuğu tolere etme derecenizin ne kadar yükseldiğini fark edeceksiniz.

Manş’ı yüzdükten altı sene sonra, geçen yıl İrlanda’dan İskoçya’ya yüzdüm. Su sıcaklığı 13 dereceydi. Herkes buna dayanabilmek için 20 kilo daha fazla olmam gerektiğini söylüyordu. Ancak antrenmanlarıma devam ediyordum ve kafam da yerinde olduğu sürece buna ihtiyacım yoktu. İrlanda’dan İskoçya’ya yüzen 20 kişiden biri oldum.

Ocean’s 7 Challenge’daki her bir okyanus kendine özel zorluklar barındırıyor. Isı sorunu, ölümcül deniz yaşamı, dev dalgalar, akıntılar, rüzgar… Mesela Yeni Zelanda’daki Cook Boğazı; bazen botların bile denize çıkmasına izin verilmiyordu. O koşullarda yüzdüğünüzü hayal edin!

Zaman zaman havuzda da antrenmanlar yapıyorsunuz. Deniz ve havuz arasındaki fark sizce ne?
Elbette çok büyük farklar var. Havuzdaki antrenmanlarıma devam ediyorum. Çevrenizi saran duvarlar size havuzda bir güven duygusu sağlıyor ancak açık denize çıktığınızda orada değiller. Ayrıca dalgalar, rüzgarlar, akıntılar elbette havuzda yok. Ama açık denizde yüzmek de kendi içerisinde farklı olabiliyor. Dalgasız bir okyanusta da yüzebilirsiniz, Japonya’da beni karşılayan gibi bir taneyle de. Tsugaru Boğazı’nda son üç kilometreyi yüzmek üç saatimi almıştı. Gün boyunca saatte 4.5 kilometre hızla yüzebilirim. Ancak Japonya’da o saatlerden birinde yalnızca 800 metre gidebilmiştim.

adam walker boğaz
İstanbul Boğazı’nda yüzme hayali gerçek oldu. (Fotoğraf: TMOK)

Akıntılar Boğaz’da da sporcular için sorun olabilir. İstanbul Boğazı ile ilgili izlenimleriniz neler?
Asya’dan Avrupa’ya… Yüzmesi çok ilginç ve heyecan verici bir rota. Bence dünyada yüzülebilecek en güzel rotalardan bir tanesi ve çoğu sporcu da burada yarışmak istiyor. Kayıtlar açıldığında çoğu insan kota dolduğu için yarışa kaydolamadı bile. Ben kariyerime başlarken burada yüzmeyi çok istiyordum ancak Ocean’s 7 araya girdi. Yeniden buraya gelebileceğimi düşünmüyordum. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin davetiyle burada olmak benim için büyük bir onur. İstanbul’a gelirken bütün röportajları ve ilgiyi hiç düşünmeden, kendi Boğaz’da yüzme hayalimi gerçekleştirmeyi ilk plana aldım.

Tsugaru Boğazı’nın geçtiğiniz en zorlu okyanus olduğunu söylemiştiniz. Biraz bahseder misiniz?
İlk dört saati hasta olarak yüzmüştüm. Kusuyordum. Ardından saatte 2.5 millik bir akıntı olacağı söylendi. Bundan daha hızlı yüzmeliydim, aksi takdirde yarış benim için bitecekti. Akıntı haberini aldıktan sonraki yarım saatte sprint attım ve beş dakika dinlenme fırsatı buldum. Sonra yine sprinte kalktım! Kanalı geçmem 11 saat sürmüştü. Çok yorulmuştum ve kalbim daha önce hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Dalgalarla mücadele etmiştim. Ancak başarma isteğim ve kendime olan inancım bir yol bulmamı sağladı. Hayatımı kurtarabilmek için karşı kıyıya yüzmek zorunda olduğumu düşündüm, kendime böyle bir çerçeve çizdim. Benle birlikte ilerleyen bir botun olmadığını hayal ettim ve bir yol buldum. Bottan, sudan çıkabileceğim ve dinlenebileceğim söyleniyordu ancak kendime öyle bir opsiyon tanımadım.

Ocean’s 7 mücadelesini tamamlayabilmek nasıl bir duyguydu?
Gerçekten inanılmazdı. Bitişe doğru yaklaşık 8.5 saattir sudaydım ve üç kilometre civarı bir mesafem kalmıştı. O geçiş için dünya rekoru, 9 saat 36 dakikaydı ve ona doğru yüzüyordum. Bu zorlu Ocean’s 7 mücadelesini dünya rekoru ile bitirme motivasyonu ile ilerliyor ve kendimi limitlere kadar zorluyordum. O sırada okyanusun benimle konuştuğunu duydum: “Başardın, son gülen sen olacaksın.” Tüm o çalışmalar, ‘yapacağım, yapabilirim, yapamam’ düşünceleri aklıma yeniden geldi. Okyanuslarla birlikte öyle farklı eşiklerden geçmiştik ki… Rekor gelmeyecekti ancak bitişe doğru yaklaşırken, son metrelerde artık tüylerim diken diken olmuştu. Bu hayatımın son yedi yılını uğruna harcadığım şeydi ve işte başarmak üzereydim. O sırada bir turist teknesinin yanından geçtim, alkışları kulaklarımda çınlıyordu. Bir anda aklımdan şu geçti: “Bu gerçekten ben miyim?” Kısa bir süre için tüm o etapları yüzen ve bitiren kişinin ben olamayacağımı hissettim. Sonrasında ise kayaya dokundum ve olmuştu işte. Yedi etabın tamamını yüzmüştüm. Şimdi ne olacaktı, hepsini bir daha mı yüzecektim? Hayır, açıkçası buna gerek yok! Benim için inanılmaz bir yolculuktu. Hayatımın bir noktasında tost makinesi ve su ısıtıcıları satan biriyken denizleri aşan birine dönüşmüştüm. Ve artık öyle kalmak istiyorum.

Yeni Zelanda’daki Cook Boğazı’nda başınızdan geçenleri biraz anlatır mısınız? Yunuslar ve köpekbalıkları ile ilgili hikâyeler var.
Yanılmıyorsam denizde üç saati geride bırakmıştım. Yorgunluk hissi beklediğimden biraz erken gelmişti ancak Yeni Zelanda’ya gelirken tam 25 saatlik bir uçuş yapmıştım. Kendimi çok iyi hissetmiyordum ve şunu içimden geçirdim: “Lütfen okyanus tanrıları, lütfen bana bir işaret verin.” Bunu dedikten kısa bir süre sonra yanımda yunusları gördüm. Kocamanlardı, hatta birisi gelip elime değmişti. İlk yarım saat boyunca onun peşinde yüzdüm ve ona yeniden dokunmaya çalıştım. Bir anda kendime “Adam, sakin ol, onlar senden çok daha hızlılar” dedim. Sonrasında normal tempoma döndüm ve onların arkasında ilerlemeye devam ettim. İlerleyen dakikalarda aşağı baktığımda, büyük beyaz olabileceğini düşündüğüm bir köpekbalığı görebiliyordum. En tehlikeli türdü ve Cook Boğazı’ndan sıklıkla geçiş yaparlardı. Korkmam gerekirdi ama bunu unutmak için kendime telkinlerde bulundum. “Yunusları düşün” dedim, onlar hâlâ benimle birliktelerdi. Sonra içecek molasına geldim ve inanılmaz bir şekilde beni yine beklediler. Bu şekilde ilerlerken, haber geldi: “Adam, akıntı yüzünden zaman kaybediyoruz ve rotanın dışına çıkıyorsun. Bu şekilde başaramazsın.” O anda yunusları unutmam ve işime konsantre olmam gerektiğini hatırladım. İçimden onlara teşekkür ettim ve saniyeler sonra ortadan kayboldular. İnanılmaz… Sanki aklımı okumuşlardı! O anlarda ne oldu gerçekten bilmiyorum ama artık yunuslar ile çok iyi arkadaşım.

adam walker vf
Adam Walker, Sol Campbell, Kirani James ve Boris Becker’le Vanity Fair için kameraların karşısına geçti. (Fotoğraf: Instagram.com/adamoceanwalker)

Gelecek planlarınız nedir? Yüzmek istediğiniz başka bir rota kaldı mı?
Artık bir şeyler adına mesaj verebilmek için yüzmek istiyorum. Derneğim yedi yıl boyunca yunusların korunması üzerine çalışmalar yapıyordu ve ironik bir şekilde onlar gelip beni kurtardı. Denizlerin ve çevrenin korunması adına da bir şeyler yaptım. Ayrıca suda boğularak gerçekleşen ölümlerin azalması konusunda çalışan bir derneğin temsilcisiyim. Bu şekilde sporumu güvenliği en ön plana koyarak tanıtabiliyorum. Eğer biri beni herhangi ulvi bir amaç uğruna yüzmeye çağırırsa, gider bunu yaparım. Kişisel olarak baktığımda, açıkçası daha ilerisini görmüyorum. En zor yedi rotayı yüzdüm, bunun sonrasında ne yapabilirsiniz ki? Şu an için beni motive edebilecek başka bir rota yok ama tabii ki bilemeyiz. Mesela; bir keresinde Windemere, İngiltere’de bir nehir yüzdüm. Tam 10.5 saat suda kaldım ve hiç keyif almadım. Çünkü bu kendime belirlediğim amaçlardan biri değildi. İnanın bana, o şekilde yüzmek çok zor ve bunu yeniden yapmayacağım adına kendime söz verdim. Yaptığımız iş gerçekten hiç kolay değil ve artık bunu bir amaç veya motivasyon uğruna yapmak durumundayım.

Herhalde tüm sporcular olimpiyatlarda yarışmanın hayalini kurar. Siz hiç orada havuza girip ülkenizi temsil etmeyi düşündünüz mü?
Tabii, kesinlikle gençliğimde olimpik bir atlet olma hayalini kurdum. Ancak bir tanesi üzerine yoğunlaşmak yerine, çok fazla sporla ilgileniyordum. Sonra 13 yaşında bir sakatlık yaşadım, hemen ardından 16 yaşında bir tane daha… Bu, rüyanın sonuydu. Sonrasında 50 metre sırt üstünde ulusal finallere kadar çıktım ancak başaramadım ve kendi kendime “Ne yapabilirim?” diye sordum. Yıllar sonra bir gün uçakta o filmi gördüğümde düşündüm. Gençken daha iyi yapabildiğim iki şey vardı: Yüzmek ve bunu uzun mesafelerde yapmak. Bunların üstüne gidersem en iyilerden biri olabilirdim. Yaşı ve diğer tüm olası engelleri unuttum, kendimi olabileceğimin en iyisi olmak adına zorladım. Olimpiyatları keyifle izliyorum ancak benim kaderim böyleymiş. Eğer olimpiyatlara katılabilsem, tüm bunları başaramayacaktım. Benim için bunu yapabilen altı kişi arasındaki tek Britanyalı olmak ve tüm etapları tek denemede bitiren iki kişiden biri olmak da son derece büyük işler. Başardıklarım hep benimle olacaklar. Kendimle gerçekten gurur duyuyorum. Herhangi bir pişmanlığım veya şikayetim yok.

Bu yıl İstanbul’daki yarışta 1930 doğumlu bir katılımcı olacak, siz ne kadar daha yüzmeyi planlıyorsunuz?
Sonuna kadar, çünkü yaş benim için bir engel değil. Şu 1930’da doğan katılımcı gerçekten sıkıymış. Bir seferinde 90’larında olmasına rağmen hâlâ yüzen birisiyle tanışmıştım. Seyahatlerimde hep benzer yaşlarda yüzmeye devam eden insanlara rastlıyorum. Her gün yüzüyorlar ve gayet fit durumdalar. Bunun kafa yapısı ile ilgili olduğu düşüncesindeyim. Bize öğretilen, zaman geçtikçe vücudun kötüye gittiğidir ancak şu an 30’larımdayım ve 18 yaşımdakinden çok daha iyi durumdayım. Havuzda yaptığımız yarışlarda 16 yaşındaki çocukları yenmek gayet eğlenceli. Su topu oynadığım dönemde takımımızda genç ve hızlı bir çocuk vardı ve orada topa çabuk gitme antrenmanları yapardık. Bana “Adam sen git, çünkü benden çok daha hızlısın” demişti. Orada yeniden anlamıştım, yaş asla bir engel değil. Sol omzumdan ve dizlerimden üçer operasyon geçirmeme rağmen şu an hiç olmadığım kadar iyiyim. Fit kalmak, disiplini korumak ve sağlık, yaştan çok daha önemli.

Son sorumuz yaptığınız diğer işle ilgili. Anlatacak çok fazla motive edici hikayeniz olduğu için mi konuşmacı oldunuz?
Tıpkı size anlattıklarım gibi çok fazla hikâye var. Normal bir mesleği olan standart bir kişinin büyük işler başarmasını dinlemek insanların hoşuna gidiyor. Benim hikayemin de bu motive edici amaçlara uyduğunu düşünüyorum. Yaşı geçmiş, sakatlık sorunları olan ve alâkasız bir işle meşgul birinin tüm bu uzak görünen hayallerine ulaşması onları etkiliyor. Bu hikâye herkes için fazlaca umut barındırıyor. Belki beni kendilerinin daha çılgın bir versiyonu olarak görüyor olabilirler. Her şeyin mümkün olabileceğini göstermeye çalışıyorum. Herkes 8 yaşında bir akademiye gidip, antrenör eşliğinde çalışarak sporcu olmayabilir. Benim okyanusları aştığım yedi yıl boyunca hiç antrenörüm olmadı. Daha etkili yüzmek, mental açıdan daha güçlü olmak ve vücudumu iyileştirmek konularında hep kendi kendimi telkin ettim. O çok zor etapların altı tanesini yüzerken İngiltere’de normal bir işim vardı. Sonra onu bıraktım ve tamamen hayallerimin peşinden gittim. Tüm bunları işimle birlikte yürüttüğüm zamanlarda, antrenman için 3.5 saat yol gidip tam 6 saat yüzüyordum. Sonra aynı yolu geri dönüyor ve ertesi gün işe gidip tüm gün çalışıyordum. Ve inanın bana, bunların hepsi hedeflediğim şeyi başarabilmek içindi.

https://www.youtube.com/watch?v=iFlR81ufujo&feature=youtu.be

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce
Sıfır

Sıfır

3 sene önce