Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

BasketbolÖlü Sezon?

NBA'de, DeAndre Jordan ve LaMarcus Aldridge'ın başı çektiği imza döneminin satır başlarını derledik.

Bu yıl NBA’de yaz sezonunun hareketli geçmesi bekleniyordu. LaMarcus Aldridge, Marc Gasol ve Kevin Love gibi önemli isimlerin sınırsız serbest kalması elbette bir etkendi fakat bunu ana sebep olarak göstermek doğru olmaz. Ne de olsa geçen sezon LeBron James ve Carmelo Anthony, bir önceki sezon da Dwight Howard ve Chris Paul gibi isimler önlerindeki kontratları değerlendiriyordu. Her yıl birkaç büyük ismin piyasada olmasına bir nevi alışıktık.

Bu yazı asıl farklı kılan, 2016-2017 sezonuyla birlikte devreye girecek olan yeni televizyon anlaşmasının, takımların oyuncularına dağıtabileceği yıllık maaş sınırını, yani Salary Cap’i, dramatik olarak artıracağı gerçeğiydi. 2015-2016 sezonu için 70 milyon dolar olarak belirlenen maaş sınırının, bir sonraki sezon 89 milyon dolar civarına, 2017-2018’de ise 108 milyon dolar sınırına çıkması bekleniyor. Bu da demek oluyor ki, takımların bu yaz dağıttıkları maksimum kontratlar, ilerleyen sezonlarda artan Salary Cap ile birlikte onlara o kadar da büyük bir yük yaratmayacak. Üstelik yeni maaş sınırı ile birlikte önümüzdeki yaz birçok takımın büyük kontratlar dağıtmaya müsait bir mali esnekliğe kavuşması, bu yaz imkanı olanlara eşi bulunmaz bir fırsat yaratmıştı. Bu ekonomik değişkenlik, içinde bulunduğumuz yazı NBA takipçileri için yeterince heyecanlı hale getiriyordu. Derken bu yazı unutulmaz kılacak o olay yaşandı…

Vaka-i DeAndre

DeAndre Jordan, takım arkadaşı JJ Redick'i neşelendirmeye çalışırken
DeAndre Jordan, takım arkadaşı JJ Redick’i neşelendirmeye çalışırken – AP Images

Bu sezonun sonunda kontratı sona eren en değerli isimlerden biri de DeAndre Jordan’dı. Chris Paul ve Blake Griffin ile birlikte sonunda beklediği çıkışı yapan Los Angeles Clippers’ın en önemli parçalarından biriydi. Düşük serbest atış yüzdesi ve rakip takımların sıkça uyguladığı Hack-a-Jordan stratejisi, en iyi sezonunu geçirdiği gerçeğini değiştirmiyordu. Son iki normal sezonu ligin ribaund lideri olarak bitirmesinde Clippers’ın yüksek tempolu oyununun payı olduğunu iddia edebilirsiniz (Maç başına girdiği 96.96 pozisyonla Clippers, bu istatistikte lig genelinde 9. sırada). Peki şuna ne dersiniz: DeAndre parkedeyken oluşan toplam ribaundların %24.5’ini kimselere yar etmedi geçtiğimiz normal sezon. Kabaca, kaçan her dört şuttan biri onun ellerinde son buldu. Geçen sezon en az 50 maça çıkmış isimler arasında bu kıstasta lig lideri olmasına şaşmamalı. 26 yaşında ve son üç normal sezonda maç kaçırmamış DeAndre’nin ne kadar önemli olduğunun farkında olan Clippers ona maksimum kontrat önermekten çekinmemişti. Fakat Jordan’ın değerinin farkında olan başka takımlar da vardı.

DeAndre Jordan’ın peşindeki en ciddi takım olarak Dallas Mavericks öne çıkmıştı. Houston doğumlu pivot kolej kariyerini de Texas’ta geçirmişti. Evine yakın olmasının yanı sıra, Nowitzki çağının son demlerini yaşayan Mavericks’te, kulüp sahibi Cuban ona takımın yeni dönemdeki yüzü olacağını vaat ediyordu. Bir de Rick Carlisle, Jordan’ın damarına basıp onu hücumda nasıl daha etkin kullanacağını anlatınca, Mavericks’in ikna süreci başarıya ulaşmış görünüyordu. Zira takvimler 4 Temmuz’u gösterdiğinde, iki tarafın anlaştığı haberi düşüyordu ekranlara. Mavericks cephesinde kutlamalar başlamışken, Clippers için tablo hiç iç açıcı değildi. Marc Gasol Memphis’te kalmıştı, Tyson Chandler Phoenix ile anlaşmıştı ve piyasada takımı batıdaki playoff yarışında iddialı konumda tutacak bir pivot kalmamıştı. Veteran şutör JJ. Redick, 7 Temmuz’da Bleacher Report’a verdiği röportajda, takımın serbest oyuncu piyasasındaki performansına, kolej sistemindeki en düşük not olan F’i bile layık görmüyor, F- ile Clippers’ı sınıfta bırakıyordu. Fakat Redick’in bilmediği bir şey vardı.

DeAndre’nin fikri değişmişti. Koç Doc Rivers’a durumu anlatmış, Rivers da bunun üzerine deyim yerindeyse çeteyi toplamaya başlamıştı. Redick’in telefonuna gelen mesajda koç hemen onu aramasını istiyordu. Jordan’ın evinde buluşmak üzere Blake Griffin, Chris Paul ve yeni transfer Paul Pierce Houston’a hareket ediyordu ve koç Rivers, Redick’i de yanlarına çağırıyordu. 8 Temmuz günü herkes bu “ikna turuna” odaklanmıştı. Mavericks cephesi haliyle bu durumdan memnun değildi ve Jordan ile yapılan görüşmelerin en etkin isimlerinden “baş müzakereci” Chandler Parsons durumu kurtarmak için Houston’a uçtuğunu sosyal medyadan ilan ediyordu:

Jordan’ın evine birkaç saat mesafedeki Austin’de oturan Redick, poker tabiriyle Parsons’ın mesajını görüyor ve artırıyordu:

Ve böylece nam-ı diğer emoji savaşları başlıyordu. Kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler şuradan tekrar o anları yaşayadursun, biz konumuza dönelim. Rivers önderliğindeki ikna ekibi zaten geri dönmeye kararlı olan DeAndre’ye evet dedirmekte zorlanmıyordu. Adeta küllerinden doğan Clippers, yine de işini şansa bırakmıyor, NBA kurallarına göre resmi sözleşmeyi imzalaması için o gece 11 sularını beklemek zorunda olan Jordan’ın yanından ayrılmıyordu. İmza anını ise, twitter’ı en eğlenceli kullanan NBA oyuncularından Paul Pierce, 2 yıl önce Brooklyn formasıyla playoff’ta Raptors’ı yıkan şutundan sonra söylediği söze atıfta bulunarak sosyal medyayla paylaşıyordu:

Uzun yıllar unutulmayacak bu U dönüşü, ardında kızgın bir Mark Cuban, yolunu kaybetmiş bir Mavericks ve uçurumun kenarından dönen bir Clippers bıraktı. Jordan’ın yanı sıra, takasla Lance Stephenson, free agent olarak da Wesley Johnson, Paul Pierce ve Josh Smith kadroya dahil edildi. Kenardan gelecek Crawford, Stephenson ve Smith’in top paylaşımında sorun yaşayacakları aşikar olsa da geçen yıl kenardan Jamal Crawford hariç hiç katkı alamayan Doc Rivers bu durumdan pek şikayetçi olmasa gerek. JJ Redick, 10 gün önce takımın yaz sezonu hareketlerine verdiği F- notunu bir A ile değiştirir mi bilinmez ama Los Angeles Clippers’ın, zirve yoluna eli hiç olmadığı kadar güçlü çıkacağı kesin.

LaMarcus Aldridge Yüzük Aşkına

LeBron James ve Marc Gasol’ün takımlarından ayrılmayacakları az çok kesinleşince piyasadaki en değerli isim olarak LaMarcus Aldridge öne çıktı. Portland Trail Blazers’ta geçirdiği 9 sezonda ligin en önemli 4 numaralarından biri olduğunu kanıtlayan Aldridge, daha önce de Portland’dan ayrılmayı gözden geçirmişti ama zirveye oynayabilecek eklemelerin yapılacağı taahhütüyle, gönül bağı olan takımdan ayrılmamıştı. 2013-2014’teki konferans yarı finali dışında son 9 yılda ilk turu geçmeyi başaramayan Trail Blazers’ta yüzük umudunun kalmadığını anlayan ve yaşı 30’a dayanan Aldridge bu yaz kesin kararını verdi ve gelen teklifleri değerlendirdi. Kağıt üzerinde kolay bir tercih olması bekleniyordu; zira masadaki tekliflerden biri San Antonio Spurs’e aitti. Duncan çağının son virajına giren Spurs, pürüzsüz bir geçiş için LaMarcus’u uygun görmüştü. Hali hazırda şampiyonluk için iddialı bir kadroya sahip Spurs’e bir de Aldridge’ın eklenmesi onları doğal favori yapacaktı. Ama LA beklenenden fazla düşündü. Kafasını kurcalayan diğer sürpriz aday Phoenix Suns olmuştu. Son iki yılda Jeff Hornacek yönetiminde beklenenin üstünde bir çıkış yakalayan Suns, sahip oldukları genç nüveyi bir adım öteye taşıyacak isim olarak gördükleri Aldridge’a etkileyici bir sunum yapan ekipte sürpriz bir isim de vardı: Tyson Chandler. Görüşmelerin resmi olarak yapılacağı ilk gün olan 1 Temmuz’da Aldridge ile randevusu olan Suns, önce Tyson Chandler’dan 4 yıl 52 milyon dolar karşılığında söz alıyor sonra da LaMarcus’u etkilemek için Chandler’ı görüşmeye dahil ediyordu. Böylece zirveye oynamaya kararlı oldukları mesajını veren Suns yönetimi ayrıca savunma uzmanı Chandler’ın Aldridge’ı savunmada rahatlatacağını anlatıyordu. Bir de üstüne 5 numara oynamaktan memnun olmadığını hep dile getiren Aldridge’a 4 oynayacağı mesajını net şekilde veren Suns ekibi elinden gelenin en iyisini yapıyordu. Bu çaba, birkaç gün fazladan düşünmesine yol açtı belki ama 2 yıl öncenin şampiyonu ve ligin en iyi koçuna sırt çevirmek kolay değildi; Aldridge da akla yatan yolu seçip Spurs’e imzayı attı.

LaMarcus Aldridge, imza töreninde San Antonio Spurs genel menajeri R.C. Buford ile birlikte
LaMarcus Aldridge, imza töreninde San Antonio Spurs genel menajeri R.C. Buford ile birlikte – AP Images

Piyasada müsait olan en büyük oyuncuyu kadroya katmak zaten bir takımı yaz sezonunun yıldızı yapmaya yeterdi ama Spurs yönetimi bundan fazlasını yapmayı başardı. Yaz başında, Salary Cap sebebiyle Aldridge ile imzalamak için Danny Green’den vazgeçmesi gerekebileceği konuşulan Spurs, adeta şapkadan tavşan çıkardı: Green’i piyasada alabileceğinden daha düşük bir kontrata, 4 yıl 45 milyon dolara razı edip kadroda tuttu. Tim Duncan ve Manu Ginobili’yi en az bir yıl daha oynamaya, hem de sırayla yıllık 5.2 ve 2.85 milyon dolara ikna etti. Yetmedi; David West Pacers ile olan kontratının son yılında alacağı 12.6 milyon dolardan caydı ve Spurs ile yüzük için 1.4 milyon dolara imzaladı. Takımdan ayrılan Cory Joseph’in yerine kadroya dahil olan Ray McCallum’u ve Avrupa’yı yıllardır en iyi takip eden NBA takımlarından biri olmanın bu yılki meyvesi olarak Boban Marjanovic’i de ekleyince San Antonio Spurs, son yılların en korkutucu kadrolarından biriyle Duncan ve Ginobili’ye son bir yüzük taktırmak için yola çıkıyor. Son yıllarda birçok kez Spurs hanedanlığının artık sona geldiği konuşuldu. Sanırım artık pes etme vaktimiz geldi: Spurs her daim buralarda olacak.

Sessiz ve Derinden

Clippers ve Spurs’e detaylı eğildikten sonra, yüzük yarışında olmayacak ama göze çarpmadan bu yaz iyi iş çıkaran iki ekibe kısaca göz atalım:

1- Miami Heat: Kadro mühendisliğinin uzmanlarından Pat Riley, bu yıl da iyi bir iş çıkarmayı başardı. LeBron’un ayrılığının üstünden henüz bir yıl geçmişken, kritik eklemelerle Heat’i yine Doğu Finali’ne oynayabilecek konuma getirdi Riley. İlk olarak Draft’taki piyangodan bahsetmek gerek. Duke ile NCAA şampiyonluğuna uzanan Justise Winslow, beklentilerin aksine Draft’ta 10. sıraya kadar düşerek Heat’e katıldı. Winslow’un oralara düşmesi öylesine beklenmiyordu ki, Heat 19 yaşındaki ismi  draft öncesi çalışmalara davet etmemiş, Riley onunla bir kez dahi konuşmamıştı. Yaz başında takımdan ayrılması ciddi halde konuşulan ve Lakers ile flörtleşen, Heat tarihinin en önemli oyuncusu Dwayne Wade kadroda kaldı. Kontratı biten Goran Dragic ve Luol Deng yeni kontrata evet dedi ve böylece Doğu Konferansı’nda iddialı olabilecek ilk 5 Bosh ve Whiteside ile tamamlanmış oldu. Free agent piyasasında en yüksekteki isimlere değil, rotasyonda katkı verecek isimlere yönelip Gerald Green ve Amar’e Stoudemire ile imzalayan Heat, bu yıl takip edilmeye değer görünüyor. Özellikle son 2 yılda Phoenix’te yeniden doğan Green, bu yazın fiyat/performans olarak en iyi eklemelerinden biri.

2- Milwaukee Bucks: Playofflarda Chicago Bulls’a karşı gösterdiği dirençle dikkat çeken Bucks, yazı hareketli geçiren takımlardan biri.  Greg Monroe’ya 3 yıl için 50 milyon dolarlık kontrat veren Bucks, geçen sene altısı playofflarda olmak üzere 51 kez ilk beş başlayan 31 yaşındaki Zaza Pachulia’yı ikinci tur draft hakkı karşılığında “DeAndrezede” Dallas’a yolladı. Salary Cap’te yer açmak için Ersan İlyasova’yı Pistons’a takas eden Bucks, geçtiğimiz yılki draftın 2 numarası Jabari Parker’ın, geçen yılın tamamını kaçırmasına yol açan sakatlığından sağlıklı dönmesini umuyor. Bu arada sahip oldukları genç nüveyi de korumayı başardılar. Sınırlı serbest olan Middleton’u 5 yıllık sözleşmeyle takımda tuttular; geçen sezon çıkış yakalayan ve normal sezon blok sıralamasında 6. olan John Henson ile de kontrat yenilemeye yakınlar. Bir de üstüne, kenardan gelecek beşe ekledikleri Greivis Vasquez ile Milwaukee, Doğu Konferansının halet-i ruhiyesi göz önünde bulundurulduğunda, izlemesi keyifli bir playoff takımı olacak gibi. İlk beş çıkacak en yaşlı ismin, 25 yaşındaki Greg Monroe olduğu ve yeni salon inşası için gerekli izinlerin alındığına yönelik gelen haberler düşünülünce, geleceğe ümitle bakmak için birden çok sebebi var Milwaukee şehrinin.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Umut Işığı

Umut Işığı

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

4 sene önce