MINNESOTA TIMBERWOLVES
Geçtiğimiz sezonu 47 galibiyetle Batı Konferansı’nın sekizinci sırasında kapatan Minnesota Timberwolves, ilk turda Rockets’a elenmesine rağmen şehrin 13 yıllık playoff hasretini sonlandırmış ve umut verici gözükmüştü. Sezon başında Jimmy Butler’ı kadrosuna katan ve Karl-Anthony Towns-Andrew Wiggins ikilisiyle ilerleyen yıllarda Batı’nın en güçlü takımlarından biri olması beklenen Timberwolves için şu sıralar işler tepetaklak gidiyor. Timberwolves, Jimmy Butler’ın takımdan memnun olmamasından dolayı takasını istemesiyle büyük bir drama ve belirsizlikle yeni sezona giriyor. Sezonun başlamasına çok kısa bir süre kala patlak veren bu olayın nasıl sonuçlanacağı ise şu an için belirsiz. Yaz döneminde kadrosunu büyük ölçüde koruyan Timberwolves’ta takıma yapılan en önemli eklemeler, serbest oyuncu olarak imza atan Luol Deng ve Anthony Tolliver ile draft’tan seçilen çaylaklar Josh Okogie ve Keita Bates-Diop’tu. Sözleşmesinin sona ermesiyle serbest kalan Nemanja Bjelica ise takımdan ayrılan en önemli isimdi.
2016’da takımın başına geçen koç Tom Thibodeau, bu sezon da takımı çalıştıran isim olacak. Geçtiğimiz sezon takımın lideri olan Jimmy Butler, sezona takımla başlasa bile çok yüksek ihtimalle sezon ortasında takas edilecek. Karl-Anthony Towns ve Andrew Wiggins gibi iki genç yıldıza sahip olan Timberwolves; Jeff Teague, Taj Gibson, Derrick Rose ve Gorgui Dieng ile önemli bir veteran gücüne sahip. Tyus Jones, Luol, Luol Deng ve Anthony Tolliver ise kenardan gelerek katkı vermesi beklenen isimler.
Geçtiğimiz sezon dış şut konusunda çok büyük sıkıntılar yaşayan Timberwolves, maç başına kullandığı 22.5 üç sayılık atış denemesiyle ligin en az üç sayı deneyen takımı oldu. Timberwolves, denediği üç sayılık atışların %35.7’sinde isabet bulabildi ve bu alanda da ligin kötü yarısında yer aldılar. Kanat rotasyonunda iyi şutörlere sahip olmayan Timberwolves’ta, yaz boyunca bu sorunu gidermek için yapılan tek ekleme Anthony Tolliver’dı ve bu sebeple bu sezon da dış atışlarda sıkıntı yaşamalarını bekleyebiliriz.
Jimmy Butler ile ilgili takas görüşmelerinde Timberwolves’ın eli çok güçlü değil ve Butler karşılığında bir yıldız almaları pek olası gözükmüyor. Olası bir takasta ne alacakları sezonları açısından oldukça belirleyici olacaktır ve eğer iyi bir kanat oyuncusu ile draft hakları almayı başarabilirlerse Batı Konferansı’nda playoff için hâlâ bir şansları olabilir. Ancak çıkan haberlere bakılırsa takım kimyası pek iyi gözükmüyor ve bu da bu sezon için playoff dışında kalmalarına sebep olabilir.
Yıldız Oyuncu: Karl-Anthony Towns
2015 Draftı’nın 1 numaralı seçimi olan Karl-Anthony Towns, şöhret basamaklarını hızla tırmandı ve üç sezon içinde ligin en önemli uzunlarından birine dönüştü. Towns, geçtiğimiz sezonu 21.3 sayı, 12.3 ribaund ve 1.4 blok ortalamalarıyla tamamlayarak kariyerinde ilk kez All-Star seçildi ve All-NBA takımlarında kendine yer buldu. Hücum alanında şimdiden ligin en iyi uzunlarından biri olan Towns’ın, muhteşem fiziği ve atletizmiyle çok iyi bir çember koruyucusu olması bekleniyordu ancak şu ana kadar oyunun savunma yönünde pek iyi gözükmedi. Towns henüz 23 yaşında ve gelişimini sürdürürse, Timberwolves’u Garnett’li günlerindeki başarılarına geri döndürebilir.
Dikkatle İzlemek Lazım: Tyus Jones
Tyus Jones, ligde geçirdiği üç sezonda çok etkileyici performanslar göstermese de oyun kurucu pozisyonunda iyi bir yedek olabileceğini kanıtladı. Jones, geçtiğimiz sezon Wolves bench’inin saha içi lideriydi ve takımını iyi yönetirken yüksek yüzdelerle şut kullandı. Jones’un yetersiz fiziği ile savunmada problem yaratması ise önündeki en büyük engel olarak gözüküyor. 22 yaşındaki oyuncu, bu sezon da önemli süreler alacaktır ve dış şut problemi yaşayan Wolves, iyi bir şutör olan Jones’u kısa beşlerle daha fazla sahada tutabilir. Tyus Jones’un kontratı bu sezon sonunda sona eriyor ve iyi bir sezon geçirmesi halinde, yaz döneminde oyun kurucu arayan takımların tercihlerinden olabilir.
OKLAHOMA CITY THUNDER
Oklahoma City Thunder, 2008 yılında Seattle Supersonics devrinin kapanması ve takımın Oklahoma’ya taşınarak isim değiştirmesinin ardından geçen on yılın sekizinde playoff yapma başarısı gösterdi ve bu süreçte Batı Konferansı’nın başarılı takımlarından biriydi. Thunder, geçtiğimiz sezonu 48 galibiyetle konferansında dördüncü sırada bitirerek saha avantajını elde etmişti ancak ilk turda Utah Jazz’e 6 maç sonunda elenmekten kurtulamadılar. Playoff’ta yaşanan hüsranın ardından kadroda önemli değişiklikler yapması beklenen Thunder’da ölü sezon beklenildiği gibi oldukça yoğun geçti. Thunder için hiç kuşkusuz yazın en önemli hamlesi yıldız oyuncu Paul George’u takımda tutmak oldu. Geçtiğimiz sezon başında takasla kadroya katılan ve sezon sonunda kontratı sona eren George’un yaz döneminde Lakers’a imza atacağı konuşuluyordu ancak George sürpriz sayılabilecek bir kararla takımda kalmayı seçti ve 4 senelik maksimum kontrata imza attı. Carmelo Anthony’yi takasla Atlanta Hawks’a gönderen Thunder, karşılığında Alman guard Dennis Schroder’i alarak kadrosunu güçlendirdi. Serbest oyuncu Nerlens Noel ve draft’tan seçilen Hamidou Diallo, yaz döneminde takıma katılan diğer isimlerdi.
Oklahoma City Thunder, Batı Konferansı’nın güçlü kadrolarından biri ve bu kadronun başında son üç sezonda olduğu gibi bu sezon da Billy Donovan olacak. Russell Westbrook ve Paul George gibi iki süper yıldızın liderlik ettiği kadro, ligin en sert pota altı oyuncularından Steven Adams’ın yanı sıra Andre Roberson ve Patrick Patterson gibi iyi görev adamlarını barındırıyor. Ligdeki birçok takımın birinci guard’ı olabilecek Dennis Schröder ise takıma derinlik katıyor.
Geçtiğimiz sezon ligin iyi savunma takımlarından biri olan Thunder, maç başına 9.1 top çalma ile bu alanda ligin en iyi takımıydı ve 106.3 “defensive rating” ile bu kategoride de 9. sırada yer aldılar. Koç Donovan’ın elindeki personelle iyi savunma trendini devam ettirmesini bekleyebiliriz. Thunder, geçtiğimiz sezon üç sayılık atışlarda yalnızca %35.4 isabet bulabildi ve bu alanda ligin kötü takımlarından biriydiler. Bu takımın şutörlere ihtiyacı var ve yaz dönemi boyunca bu departmana bir ekleme yapılmaması yine alan açmada sıkıntı yaşamalarına ve düşük yüzdelerle dış atış kullanmalarına sebep olabilir.
Thunder, mevcut kadrosuyla Batı Konferansı’nda Golden State Warriors ve Houston Rockets’ın arkasına yazılabilecek takımlardan biri olarak gözüküyor. Birçok güçlü takımın bulunduğu Batı’da iyi bir normal sezon ile playoff yapacaklardır ancak olası bir Final yürüyüşü için Warriors-Rockets ikilisini geçmeleri gerek ve şu an için bu iki takımın bir seviye aşağısında olduklarını söylemek mümkün. İyi bir kadroya sahip olsalar da şampiyonluk adaylarından birisi olduklarını söylemek güç ve playoff ilk turu veya ikinci turunda elendikleri bir sezon izlememiz oldukça olası.
Yıldız Oyuncu: Russell Westbrook
Russell Westbrook, son iki sezondur tarihi performanslara imza atıyor ve olağanüstü performanslar sergiliyor. 2016-2017 sezonunu triple-double ortalamalarıyla bitirerek kariyerinde ilk kez MVP seçilen Russell, aynı başarıyı geçtiğimiz sezon da tekrar etti ve 25.4 sayı, 10.1 ribaund ve 10.3 asist ortalamalarıyla sezonu ligin asist lideri olarak tamamladı. Müthiş atletizmi, patlayıcılığı ve bitmek bilmeyen enerjisi ile izlerken bile nefes nefese bırakan Russell, NBA’in en iyi 2-3 oyun kurucusundan biri ancak bu istatistiksel başarının takım başarısına dönüştüğünü söylemek oldukça güç. Durant’siz geçirdiği iki sezonda da takımı playoff ilk turunda elendi ve takım oyununa katkısı ile ilgili hala büyük sor işaretleri mevcut. Bazen takım oyunundan çok kendi istatistiklerinin peşinde olduğu yönünde eleştiriler alsa da Russell’ın bu eleştirilere pek kulak asmayacağını ve bildiği yoldan şaşmayacağını biliyoruz. Ancak Russell, çok istediği o şampiyonluk yüzüğüne ulaşmak istiyorsa eşsiz yeteneklerini takım oyununa uydurmalı ve özellikle dış şutunu daha istikrarlı hale getirmeli.
Dikkatle İzlemek Lazım: Terrance Ferguson
Terrance Ferguson, liseden mezun olmasının ardından birçok Amerikalı genç basketbolcunun aksine NCAA’de oynamayı tercih etmemiş ve Avustralya Basketbol Ligi’nde geçirdiği bir sezonun ardından OKC tarafından 2017 NBA Draftı’nda 21. sıradan seçilmişti. Müthiş bir atlet ve iyi bir şutör olan Ferguson, ligdeki ilk sezonunda fazla oyun süresi bulamadı ve bulduğu sürelerde de geliştirmesi gereken birçok özeliği olduğunu gösterdi. Güçsüz fiziği, top hakimiyeti ve savunma bilgisi bu özelliklerin başında geliyor. Ligde bir sezon tecrübelenmiş ve fiziksel olarak kendini geliştirmiş bir Ferguson, bu sezon Thunder’ın kanat rotasyonunda daha fazla süre alabilir ve takımın ısrarla ihtiyaç duyduğu “3 and D” tipi kanat oyuncusuna dönüşebilir.
UTAH JAZZ
Geçtiğimiz sezona çok iyi başlamayan Utah Jazz, ligin ikinci yarısında müthiş bir ivme yakaladı ve All-Star arasından sonra oynadığı 24 maçın 18’ini kazanarak bu dönemde ligin en iyi takımlarından biri olmayı başardı. Jazz, sezonu 48 galibiyetle Batı’da 5. sırada tamamladı ve ilk turda Oklahoma City Thunder’ı altı maç sonunda eledi. İkinci turda Houston Rockets’a elenen Jazz’in sezon boyunca beklentileri aştığı ve başarılı bir sezon geçirdiği söylenebilir. Jazz, bu sezon da aynı başarıyı tekrar etmek istiyor ve yaz dönemini ufak hamlelerle geçirdiler. Geçtiğimiz sezon başarılı olan çekirdeği tamamen koruyan Jazz’de kadroya yapılan en önemli ekleme draft’tan seçtikleri Duke çıkışlı çaylak oyuncu Grayson Allen’dı. Geçtiğimiz sezon rotasyonun önemli bir parçası olan Jonas Jerebko ise yaz döneminde takımdan ayrıldı.
Baş antrenör Quin Snyder, son dört sezondur olduğu gibi bu sezon da takımın başında olacak. Geçtiğimiz yıl olağanüstü bir çaylak sezonu geçiren Donovan Mitchell, takımın yıldızı ve hücumdaki lideri konumunda. Geçen sezon Yılın En İyi Savunma Oyuncusu ödülünü alan Rudy Gobert’in liderlik ettiği Utah savunması; Ricky Rubio, Derrick Favors, Jae Crowder ve Ekpe Udoh gibi müthiş savunmacılara sahip. Ligin en elit şutörlerinden birine dönüşen Joe Ingles ve sezonun son bölümünde kenardan gelerek çok önemli katkı veren Dante Exum ise hücuma çeşitlilik katıyor.
Utah Jazz, geçtiğimiz sezon belki de ligin en elit savunma takımıydı ve istatistikler de bunu destekler nitelikte. 102.9 defensive rating ile lig lideri olan Jazz, rakiplerine maç başına izin verdiği 99.8 sayı ile bu alanda da ligde 2. sıradaydı. Quin Snyder’ın elindeki oyuncu grubuyla aynı felsefeyi sürdürmesini ve bu sezon da ligin en bunaltıcı savunmalarından birini yaratmasını bekleyebiliriz.
Yeni sezona, geçtiğimiz yıl elde edilen başarının verdiği heyecanla giren Jazz, Batı Konferansı’nın güçlü takımlarından biri. İyi bir normal sezon geçirirlerse konferanslarında ilk dört sıradan birine yerleşebilir ve ilk tur için saha avantajını elde edebilirler. Oynadıkları disiplinli oyun ve sağlam savunmalarıyla Warriors ve Rockets’a en büyük tehdit olarak gözüküyorlar ve her şey yolunda giderse, bu iki devden birini eleyerek sezonun büyük sürprizlerinden birine imza atabilirler.
Yıldız Oyuncu: Donovan Mitchell
Donovan Mitchell geçtiğimiz yaz 13. sıradan draft edildiğinde herkes Utah Jazz’ın kadrosuna iyi bir oyuncu kattığını biliyordu ancak muhtemelen hiç kimse Mitchell’dan böylesine bir performans beklemiyordu. Çaylak sezonunu 20.5 sayı ortalamasıyla tamamlayarak çok az oyuncunun başardığı bir işe imza atan Mitchell, Yılın Çaylağı ödülünü tartışmalı bir şekilde Ben Simmons’a kaptırdı. Şimdiden ligin elit skorerleri arasına giren Mitchell için tavan oldukça yüksek gözüküyor ve bu sezon da geçtiğimiz yılki performansını tekrar edebilirse, kariyerinde ilk kez All-Star olduğunu görebiliriz. Mitchell henüz 22 yaşında ve hücumdaki şut seçimlerini geliştirip yüzdelerini arttırdığı takdirde, gelecek yıllarda ligin en önemli oyuncularından biri olmaya aday.
Dikkatle İzlemek Lazım: Dante Exum
2014 NBA Draftı’nın 5 numarası olan Avustralyalı Dante Exum, sakatlıklarla boğuştuğu ligdeki ilk dört yılında toplamda yalnızca 162 maçta forma giyebildi ve beklenenin oldukça altında kaldı. Geçtiğimiz sezon da sakatlığı sebebiyle sezonun son 14 maçında forma giyebilen Exum, oynadığı bölümde oldukça iyi gözüktü ve kenardan gelerek Jazz’e önemli katkı verdi. Exum’un performansına güvenen Jazz, yaz döneminde ona 3 yıl için 33 milyon dolarlık bir kontrat verdi ve bu kontrat ilerleyen yıllarda ligin en iyi kontratlarından birine dönüşebilir. 1.98’lik boyu ile bir oyun kurucu için harika bir fiziğe sahip olan Exum, üst düzey çabukluğuyla müthiş bir delici ve iyi bir savunmacı. Henüz 23 yaşındaki Exum’un dış şutu hâlâ istenen seviyede olmasa da bu özelliğini geliştirmek için vakti var ve sağlıklı kaldığı takdirde Utah Jazz’in bir numaralı guard’ına dönüşebilir.
PORTLAND TRAIL BLAZERS
Portland Trail Blazers, geçtiğimiz sezonu gayet iyi geçirdi ve normal sezonu 49 galibiyetle Batı’da 3. sırada bitirdi ancak playofflar onlar için büyük bir hüsran oldu. İlk turda New Orleans Pelicans ile eşleşen ve saha avantajını da elinde bulunduran Blazers, Pelicans karşısında hiç maç alamadan elendi ve sezonu büyük bir hayal kırıklığıyla noktaladı. Blazers, beklenenin altında kalmasına ve kadro yapısı ile ilgili birçok eleştiri almasına rağmen yaz dönemini en sessiz geçiren takımlardan biriydi. Kadroyu büyük ölçüde koruyan Blazers’ta takıma yapılan en önemli eklemeler, serbest oyuncu olarak imza atan Seth Curry ve Nik Stauskas ile draft’tan seçtikleri guard Anfernee Simons’tı. Ed Davis, Shabazz Napier ve Pat Connaughton ise yaz döneminde takımdan ayrılan isimlerdi.
Blazers, Damian Lillard-C.J McCollum tandemiyle ligin en iyi guard ikililerinden birine sahip. Pota altındaki en önemli silahları Bosnalı Jusuf Nurkic ve Evan Turner, Mo Harkless ve Al-Farouq Aminu gibi oyunu iki yönlü oynayabilen kanat oyuncularına sahipler. Zach Collins ve Anfernee Simons gibi genç ve potansiyelli oyuncular da takıma derinlik katıyor. Takımın başında ise son altı sezonda olduğu gibi Terry Stotts olacak.
[mailerlite_form form_id=2]
Lillard ve McCollum’un sürüklediği Blazers hücumu, geçtiğimiz sezon topu en az paylaşan ve düşük tempolu takımlarından biriydi. Maç başına buldukları 8.1 hızlı hücum sayısı ve yaptıkları 19.5 asist ile her iki alanda lig sonuncusuydular. Aynı zamanda sezon boyunca buldukları basketlerin yalnızca %49.6’sı asist üzerinden geldi ve bu alanda da daha düşük bir yüzdeye sahip başka takım yoktu. Bu istatistiklerin, Lillard-McCollum ikilisinin topla çok oynayan ve izolasyon ağırlıklı oynamayı seven oyuncular olmalarından kaynaklandığı söylenebilir ancak hücumdaki verimliliği arttırmak istiyorlarsa topu daha çok dolaştırmalılar ve dış atış yüzdelerini arttırmalılar.
Portland Trail Blazers’ın geçen seneki gücünden pek bir şey kaybetmediği söylenebilir ancak onlar için kötü haber, bu sezon karşılarında daha da güçlenmiş bir Batı Konferansı’nın olması. Maaş bütçelerindeki şişkinlik ve uzun süreli kontratlar da göz önüne alındığında, Blazers için kısa vadede önemli bir değişim veya başarı pek olası gözükmüyor.
Geçen sezonki başarılarını tekrar ederek ilk üç içinde yer almaları zor gözüküyor ancak playoff yarışı içinde kendilerine bir bilet bulacaklardır. Gidebilecekleri en iyi yer ise Batı Konferansı yarı finali olarak gözüküyor ve daha da kötü bir senaryoda yolculuklarının ilk turda sona erdiğini görebiliriz.
Yıldız Oyuncu: Damian Lillard
Lige adımını attığı Portland Trail Blazers ile yedinci sezonuna girmeye hazırlanan Damian Lillard, son birkaç sezondur takımın saha içindeki lideri ve ligin en önemli hücum güçlerinden biri. Lillard, Blazers formasıyla istikrarlı olarak iyi sezonlar geçiriyor ve geçtiğimiz sezonu da 26.9 sayı, 4.5 ribaund ve 6.6 asist ortalamalarıyla tamamlayarak Yılın En İyi Beşi’ne seçildi. Kariyerinde 3 kez All-Star seçilen Lillard, bu sezon da Batı Karması’nda yer alması beklenen isimlerden biri. Lillard, etrafında kurulan takımlarla şimdiye dek fena işler çıkartmadı ancak kariyerinde henüz playoff ikinci turunun ötesine geçebilmiş değil. 28 yaşındaki oyuncu, açıklamalarında şampiyonluk elde etmek için güçlü takımlara gitmeyeceğini sıkça belirtiyor ve oyuncuların şampiyonluk yüzüğü için güçlü takımlara imza attığı günümüzde ender rastlanan sadık oyunculardan biri.
Dikkatle İzlemek Lazım: Zach Collins
Zach Collins, 2017 Draftı’nda Blazers tarafından 10. sırada seçildi ve ligdeki ilk yılında fazla süre bulamadı. Ancak Collins’in süreleri, playoff’la birlikte arttı ve yeni sezonla beraber takımda daha önemli bir rol alacağını öngörebiliriz. 2.13’lük Gonzaga çıkışlı oyuncu, bir uzun için çabuk ayakları, ortalama üstü atletizmi ve yumuşak bilekleriyle dikkat çekti. Collins aynı zamanda geçtiğimiz sezon üç sayı çizgisinin gerisinden isabet bulabilme ve çemberi koruma yeteneklerinin de geliştirilebilir olduğunu gösterdi. Modern bir uzun profili çizen Collins, dış şutunu istikrarlı hale getirebilir ve fiziğini güçlendirebilirse sezon içinde takımın birinci pivotu görevini Nurkic’ten devralabilir ve bir çıkış sezonu yaşayabilir.
DENVER NUGGETS
2017-2018 normal sezonunun sonu, Denver Nuggets adına hiç de hatırlamak istemeyecekleri bir şekilde bitti. Normal sezonun son maçına girerken Batı Konferansı’nda playoff için son bir kontenjan kalmıştı. Kaderin cilvesi, aynı galibiyet sayısına sahip iki takım olan Minnesota Timberwolves ve Denver Nuggets, sezonun son maçında karşıya geliyordu. Yani maç, final niteliğinde bir maçtı ve maçı kazanan takım play-off için son biletin sahibi olacaktı. Uzatmaya giden maçın sonunda gülen taraf Timberwolves oldu ve Nuggets için sezon o gün orada sona erdi. Geçen sezon yaşanan hüsranın ardından Denver Nuggets, oldukça yoğun bir yaz geçirdi ve yeni sezona güçlü giriyor. Sırp yıldız Nikola Jokic’e 5 yıllık maksimum kontrat verilmesinin ardından takımın maaş bütçesinde büyük bir şişkinlik oluştu ve şampiyonluğa oynamayan bir takım için bu denli bir maaş yükü lüks seviyesindeydi. Denver yönetimi, bu şişkinliği gidermek adına Wilson Chandler, Kenneth Faried ve Darrell Arthur gibi yüksek maliyetli oyuncuları, karşılığında pek de bir şey almadan takasla elinden çıkartarak bütçeyi biraz olsun rahatlattı. Draftta ise sezon öncesinde draftın en iyi üç oyuncusundan biri olarak gösterilen fakat sakatlık sorunları sebebiyle takımların es geçtiği Michael Porter Jr.’ı 14. sıradan seçerek kadroya potansiyeli yüksek bir oyuncu eklediler. All-Star guard Isaiah Thomas’ı 2 milyon dolar karşılığında kadroya katmaları ise tüm ligde yazın en kârlı hamlelerinden biriydi.
Takımın başında dördüncü sezonuna girecek olan Mike Malone’un elinde yetenekli oyunculardan oluşan ve neredeyse her pozisyonda alternatifli bir kadro var. Nikola Jokic’in liderlik etiği kadro; Gary Harris, Jamal Murray ve Isaiah Thomas gibi guard’ları barındırıyor ve Paul Millsap, Mason Plumlee ve Trey Lyles’tan oluşan uzun rotasyonu da ligin en iyilerinden biri. Will Barton ise genellikle kenardan gelerek görünmeyen işeleri yapan ve takıma çok yönlülük kazandıran isim.
Yıllardır Denver Nuggets’tan görmeye alıştığımız tempolu ve hücum odaklı oyun stili, bu takımın da kimliğini oluşturuyor. Öyle ki, Denver Nuggets geçtiğimiz sezon ligdeki en iyi 6. “offensive rating”e sahipti. Nikola Jokic etrafında şekillenen Denver hücumu, Gary Harris ve Jamal Murray gibi iki önemli skorere sahip. Ancak kadronun en zayıf karnı oyun kurucu rotasyonu ve bu kadronun topun değerini pek iyi bilen bir kadro olmadığı açık. Nuggets, geçtiğimiz sezon ligin en çok top kaybeden 8. takımıydı ve top kayıplarından kaynaklı yedikleri maç başına 18.7 sayı ile bu alanda ligin en dibinde yer aldılar.
Sağlıklı bir Paul Millsap ve Isaiah Thomas eklemelerinin ardından, kıran kırana geçecek Batı Konferansı playoff yarışında bir bilet almayı başaracaklardır. Eğer savunmalarını bir seviye yukarı taşıyabilir ve hücumdaki verimliliklerini sürdürürlerse Batı Konferansı yarı finaline kadar yürüyebilirler. Ancak bir noktada Golden State Warriors veya Houston Rockets gerçeğiyle yüzleşmeleri gerekecek ve bu da yolculuklarının sonu anlamına gelebilir.
Yıldız Oyuncu: Nikola Jokic
Nikola Jokic, geçtiğimiz iki sezon içerisinde NBA’in en önemli uzunlarından birine dönüştü ve bu performansının ödülünü bu yaz 5 yıllık maksimum kontrat imzalayarak aldı. Geçen sezon 18.5 sayı, 10.7 ribaund ve 6.1 asist ortalamalarıyla oynayan Jokic, ribaund sonrası sahayı ağır aksak geçişleri, jeneriklik asistleri ve pota altındaki “old school” oyun tarzıyla tüm ligde izlemesi en keyifli oyunculardan biri. Jokic aynı zamanda Denver hücumunun da kalbi. Alçak posttan, tepeden ve dribbling üzerinden, kat eden oyunculara yaptığı servislerle şekillenen Denver hücumları, geçtiğimiz sezon görmeye alıştığımız görüntülerdi. Bir pivot olarak 6 asist ortalaması tutturması da ne kadar özel bir yetenek olduğunu gösteriyor. Jokic’in yeni kontratı onun üzerinde bir baskı oluşturabilir ancak bu baskıyla baş edip edemeyeceği ve zaman zaman maç içinde yaşadığı konsantrasyon kaybı problemlerini çözüp çözemeyeceği, Denver’ın sezonda ne kadar ileri gidebileceğini belirleyebilir. Onu da bu sezon ilk kez All-Star olma potansiyeli olan oyuncular arasında gösterebiliriz.
Dikkatle İzlemek Lazım: Isaiah Thomas
Isaiah Thomas’ın son iki yılını özetlemek için Cem Karaca’dan alıntı yapabiliriz : “alkış duydu, ihaneti gördü, sesi de oldu sessizliği de”. Thomas, 2016-2017’de Boston Celtics’le olağanüstü bir sezon geçirmesinin ardından NBA’in en iyi 2. takımına seçildi. Ancak konferans finaline taşıdığı Celtics, Kyrie Irving’i kadroya katma fırsatı eline geçtiğinde Thomas’ı Cleveland’a yollamakta tereddüt etmedi. Geçtiğimiz sezona Cavs ile başlayan Thomas, LeBron ve oyun sistemine bir türlü uyum sağlayamadı ve şubat ayında Lakers’a takas edildi. Thomas, sadece bir sezon önce NBA’in en iyi ikinci beşine seçilmiş bir oyuncuyken, kendini çoktan iddiasını kaybetmiş Lakers’ta bile bench’ten gelirken buldu. Thomas’ın Lakers’ın gelecek planlarında olmadığı çok açıktı ve 17 maçlık Lakers kariyeri de sezon sonunda serbest kalmasıyla sona erdi. Yaz döneminde Denver Nuggets ile bir yıl için 2 milyon dolar değerinde sözleşmeye imza atması tek bir anlama geliyordu; Thomas’a gelen teklifler hak ettiğini düşündüğünün çok daha altındaydı ve o parayı hak ettiğini kanıtlamak için Denver ile bir sezon düşük kontratla oynayıp bütün lige değerini bir kez daha ispatlamaya karar vermişti. Meydan okumaları çok sevdiğini bildiğimiz ve tutkuyla oynayan bir oyuncu olan Thomas’ın kendini tekrardan kanıtlamaya çalışması kesinlikle takip etmeye değer.