Birçokları, Carli Lloyd’u Dünya Kupası Finali’nde orta sahadan attığı muhteşem golle tanıdı. Çeyrek ve yarı finalde attığı birer gol ve kazandığı ‘Maçın Kadını’ ödülleri, finaldeki hat-trick ve Altın Top ödülü ise son on gününün özeti. Birleşik Devletler Kadın Takımı’nın 32 yaşındaki kaptanı Dünya Kupası öncesi Howler’dan George Quraishi’ye konuşmuştu:
Yedek kulübesine çekilmene nasıl tepki verdin?
En büyük yedeğe çekilme hikâyem 2012 Olimpiyat Oyunları öncesindeydi. Hiç beklemiyordum. Yalnızca tek bir devre kötü oynamıştım ve o 45 dakika benim ilk 11’deki yerime mal oldu. Bununla iki şekilde başa çıkabilirsiniz: Sinirlenip teknik direktörünüze kızarak kafanızı öne eğer ve surat asabilirsiniz. Ya da bunun üstesinden gelebilir, karara saygı duyup aynı zamanda çok daha fazla çalışarak herkesi haksız çıkarabilirsiniz. Benim seçtiğim yol da buydu.
Bu doğal bir tepki miydi peki? Yoksa “Tamam, üstesinden gelmek için bir 24 saate ihtiyacım var” tarzı bir durum muydu?
Başta sinirlenmediğimi, gözlerimden birkaç damla yaş süzülmediğini söylersem yalan olur. Kariyerimde birçok kez bu tür duygularla karşılaştım. Bence yaşınız ilerledikçe bu tür durumlarla nasıl başa çıkacağınızı da öğreniyorsunuz. Ayrıca takım arkadaşlarım için de orada olmalıydım. Onları yüreklendirmeliydim. Antrenörlere karşı saygılı olmalıydım. Ama aynı zamanda 2012 Olimpiyat Oyunları için yola çıkmadan önce çalışmam gereken noktalar olduğunun da farkındaydım. Sonuçtan emin değildim ama James (Kişisel çalıştırıcısı) beni rahatlattı. Endişelenmememi, iyi iş çıkaracağımı ve şans geldiğinde anı yakalamak için hazır olmam gerektiğini söyledi.
Üst düzey erkek futbolcular Dünya Kupası’na gittiklerinde ve kalabalık bir stadyumda oynadıklarında, taraftar sayısı bakımından kendi kulüplerindeki tribünlerden pek farklı bir durumla karşılaşmıyorlar. Olimpiyat ve Dünya Kupası maçlarında siz de dolu stadyumlar önünde oynuyorsunuz ama kulüp maçlarına gelindiğinde katılım çok daha düşük oluyor. Bu tür büyük turnuvalarda taraftarlarla dolup taşmış statlarda oynamak hala tuhaf geliyor mu?
Evet. Bu gerçeküstü. Demek istediğim, Wembley Stadyumu’nda 83 bin kişinin üzerindeki kalabalığın önünde altın madalya için oynamak gerçekdışıydı. Erkek ya da kadın, sanırım bu bir rekordu. Kadın futbolunda bazı dönüm noktalarından geçtiğimizi biliyorum. Milli formayı giymeye başladığım yıllarda 5 bin taraftara zar zor ulaşıyorduk. Artık Kadınlar Ulusal Futbol Ligi’nde bu ortalamayı yakalıyoruz.
İnsanlar seni çok sert bir oyuncu olarak tanıyor. Çamurla kaplanmış hâlde fotoğrafların var. Daha birkaç ay önceki Algarve Kupası’nda gözün morarmıştı. Ve Melissa Tancredi 2012 Olimpiyatları’nda kafana basmıştı. O pozisyon ile ilgili ne hatırlıyorsun?
Ne zaman sahaya çıksam, insanlar bunu beğensin ya da beğenmesin, kirli değil ama sert oynuyorum. Ve ilk 11’deki yerimi hak etmeye çalışıyorum. Hem hücum eden hem savunma yapan komple bir orta saha oyuncusu olmaya çalışıyorum. Zihniyetim bu şekilde. Topla benim arama girerseniz birkaç darbe almanız muhtemel. Oyunda bunlar var. Sahada olan şeylerden ötürü pek sinirlenmem. Ama bunu çirkinleştirmemeniz gerektiğine inanırım. Aptalca fauller yapmak istemezsiniz. Bazen oyun bunu gerektirdiğinde insanlar farklı tepkiler verebiliyor. Tancredi olayını kafama takmadım. Pek fazla uykumu kaçırmadı doğrusu.
Bu biraz rahatsız edici bir soru ama genelde spor dünyası kadın sporcuları cinsel birer obje haline de getiriyor ve sporcuların popülerliklerinde bu da bir etken oluyor. Sponsorluk anlaşmalarıyla mali yönden de katkı sağlaması muhtemelken sen hiç bu toplara girmedin. Sence bu durum, kadın futbolcular için gün geçtikçe normalleşiyor mu yoksa bunu atlatıyor muyuz?
Bence ülkemiz hangi sporla ilgili olursa olsun istatistiksel anlamda kendisiyle gurur duyar – kim daha fazla gol atmış, kim daha fazla home run yapmış (beyzbolda topu saha dışına yollamak)… Ama aynı zamanda kim milyon tane dövme yaptırmış, kim saçını boyatmış… Bana göre, bu tür şeyler hiç önemli değil. Ben muhteşem bir futbolcu olarak tanınmak istiyorum. Bu parıltı ve cazibenin içine girip selfie’lerimi paylaşarak ilgi toplama peşinde değilim. Başımı öne eğip her gün çalışarak, kimseye yalakalık yapmadan, sahada gerekeni yaptığım için tanınmak ve saygı görmek istiyorum.
Rakip oyuncular seninle ikili mücadeleye girdiğinde darbe alabildiklerinden bahsettin. Kısa süre önce, genç kızlara sorunlarını erkek çocukları gibi çözmelerini öğretmenin doğru olup olmadığını tartışmıştık. Genç kızların, tamam, rakibe yer yer vurmam -vurmamız- sorun değil, şeklinde düşünmelerinde bir rolün olduğunu düşünüyor musun?
Kesinlikle. Ben bir rekabetçiyim. Ne yaparsam yapayım, ister golf oynuyor olayım ister nişanlımla kapalı alanda futbol oynuyor olalım, beni geçemez. Kazanmak için elimden ne geliyorsa yaparım. Bence toplum ve alt yaş kategorilerindeki sporlarda bundan biraz uzaklaşıyoruz. Eski günlerdeki gibi çıkıp savaşmıyoruz. Gençlerde skor tutmanın yasak olduğu ve herkesin bir kupa aldığını duyuyorum. Bu saçmalık. Eğer kazanansanız, kazanmışsınızdır ve ödülünüzü alırsınız. Eğer ikinciyseniz hiçbir şey almazsınız.
Ama ben biraz erkekler gibi oynuyorum. Kin tutmam, işleri dramatikleştirmem. Biri bana antrenmanda kayarak müdahalede bulunursa, sahayı terk ettiğimizde yine o kişiyle konuşmaya devam ederim. Sanırım bu şekilde yüzleşebilen çok az kişi kaldık. Eğer bir sorunun varsa, o insana gidip söyleyebilirsin. Ama bu kadınlarda biraz aldatıcı olabiliyor. Galiba bu tür sorunları çözmede erkek gibi davranıyorum. Genç kızların sahada rakibine sert müdahalede bulunamayacaklarını hissetmeleri için hiçbir neden yok. Kirli bir şey yok, bunu temiz şekilde halletmeye çalışırsınız. Yalnızca sert oynamak istiyorsunuz. Oraya çıkın, formanızı, şortunuzu kirletin ve oyunun tadını çıkarın.
Oldukça fazla gol attın, hele ki bir orta saha oyuncusu için. Uzaktan şut atmak için her zaman iştahlı mıydın?
Evet. Büyürken, olayım buydu. Her daim uzaktan şut denerdim. Vurabildiğim kadar sert vurmaya çalışırdım. James ile tanıştıktan sonra ise olayın bu olmadığını öğrendim. Golf sopasını sallarkenki ince ayar gibi. Mekanik ile alakalı. Ağları yırtmayı deneme; tekniğini düzelt ve topun akıcı bir şekilde salınmasını sağla. Sert vurmaktan da çekinmiyorum gerçi, bu şekilde de goller attım.
Son iki Olimpiyat finalinde altın madalyayı getiren golleri attın. Muhteşem gollerdi, favorin hangisi?
Bu biraz zor bir soru. Çok uzaktan attığım bir gol hatırlıyorum, sanırım 2007 Dünya Kupası öncesi Yeni Zelanda’ya karşıydı. 2 gol atmıştım o maç ve uzaktan attığım hâlâ aklımda. Daha yakın zamanda ise sol ayakla attığım, kaleciyle direğin arasından ağlara giden golüm olabilir. 2013 müydü? Yok, 2014’tü. Diğer gollerimden bir kısmını unuttum sanırım. Bir daha izlesem, en iyi iki golümü seçebilirim.
Milli takımdaki ilk yıllarında, oyuncular sahaya çıktığında favori olduklarını biliyorlardı. Ama artık kadın futbolunda birçok iyi takım var. Maçlar daha yakın geçiyor. Bu durum takımın maçlara yaklaşımını değiştirdi mi? Ve sence bu kötü bir şey mi?
Birleşik Devletler’in sahaya çıkıp 3-4 farkla kazandığı günler geride kaldı. Aslında bizim istediğimiz de bu, diğer ülkelerin de gelişmesini istiyoruz. Bu, kadın futbolunu da ileriye taşıyacak. Güçlü rakipler bizi daha da heyecanlandırıyor. Elde etmesi zor olmayan şeyler pek değerli değil bu hayatta. Rakipleri eze eze turları geçip Dünya Kupası’nı kazanmak da iyi hissettirebilir ama şu an olduğu gibi zor bir yoldan geçip Dünya Kupası’na uzanmak çok daha tatmin edici olacak.
Çeviri: Buğra Balaban (@7naka)