Bundan beş ay önce Portekiz Ligi’nde önündeki Benfica-Porto ikilisini yakalamaya uğraşan Sporting, alt sıra takımlarından Gil Vicente karşısında kazanmalıydı, fakat beklenenden çok zorlanıyordu. 68’inci dakikada 1-0 önde olmak yeterliydi belki ama Jose Alvalade sakinleri o rahat nefesi henüz alamamıştı. O anda, Nani orta sahaya yakın bir noktadan gelen taçta seken topu şöyle bir kafasıyla dürtüp 35 metreden acayip bir vuruşla ağları buldu. Sezonun belki de en güzel golüyle maçı kopartan Sporting üç puanı cebine koymuştu.
Bu senaryo farklı gelişebilir miydi? Tabii ki. Sporting, Gil Vicente’yi yendikten üç ay sonra, denize Jose Alvalade’den daha da yakın Kadıköy’deki bir stadyumda, lider Galatasaray’ın peşindeki Fenerbahçe, Kayseri Erciyesspor karşısında daha ikinci dakikada öne geçti. Dakikalar sonra gelen beraberlik golünün ardından yaklaşık üç bin pozisyona giren Sarı-Lacivertliler, skoru değiştiremedi ve belki de o maçla beyaz bayrağı salladı. 90 dakika boyunca, Kadıköy’dekiler maçı 40 metreden noktalayacak bir büyünün eksikliğini fazlasıyla hissetmişti.
Zirveden Eve
Nani, futbol dünyasındaki en değerli ödüllerden birini, Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırmış bir isim. Alex Ferguson’ın son Premier Lig dominasyonunun önemli mimarlarından, hatta 2010-11 sezonundaki şampiyonlukta takımın en iyisi. En azından United’daki takım arkadaşları bu fikirde. Ferguson sonrası fetret devrinde Moyes dönemini sakatlıklarla etkisiz geçen Nani’nin, takımın yeni kurtarıcısı Louis van Gaal’le yıldızı ise hiç barışmadı. Çocukluğunda önce babası, sonra da annesi tarafından terk edilen Nani için, ‘ev’ diyebileceği tek yer olan Sporting’e dönmek için 2014 yazı doğru zamandı. Yeşil Burun Adaları doğumlu yıldız adına tekrar idolüne öykünme, ‘Luis Figo’culuk’ oynama vaktiydi.
Sezon boyunca Joao Mario, Adrien Silva ve William Carvalho’lu dinamik orta sahanın sol açığında, Andre Carillo’yla ters kanatlarda oynadı Nani. Topu alıp kafasını kaldırdığında ise ileride Islam Slimani’yi buluyordu. Bu alışkanlığını Kadıköy’de değiştirmesine gerek yok. Zira önümüzdeki aylarda da ceza alanında Slimani’ye hem fiziken hem de futbol tarzı olarak çok benzeyen Fernandao’yu, belki de eski takım arkadaşı Robin van Persie’yi görecek.
Peki, sahada ne kadar yer alabilecek? Geçen sezonki 13 sarı ve bir kırmızı kartlık karne cevap yolunda çok belirleyici değil, zira Portekizli hakemlerin neredeyse hepsi büyük birer sarı kart tutkunu. 2013’te Old Trafford’da Real Madrid karşısında o meşhur pozisyonda kendisini oyundan atan Cüneyt Çakır’la yolu tekrar kesişmeden önce, Portekiz Ligi onun için önemli bir antrenman oldu. Yine United döneminde onu çok zorlayan hamstring sakatlığı da Lizbon’da düşen maç sıklığıyla birlikte kendisini unutturdu. Aralık ayındaki 20 günlük kısa bir aranın dışında sezonu firesiz geçti. O noktadan sonra, Lizbon’da hoca Marco Silva ile başkan Bruno de Carvalho arasındaki tartışma rest noktasına gelmese Sporting son haftaya kadar yarışın içinde kalabilirdi belki. Ama rakiplerine göre biraz daha tecrübesiz durumdaki Yeşil-Beyazlılar’ın lig üçüncülüğü bitime haftalar kala netleşmişti.
Her Limanda Yeni Macera
Sezon boyunca birçok maçta Sporting hücumunda aranan o yaratıcı kıvılcımı çakan adam Nani, sezon boyunca en büyük eleştiriyi istikrarsızlık noktasında aldı. Porto deplasmanı gibi önemi yüksek bazı karşılaşmalarda sahada silik kaldığı oldu, ama yedi gol, altı asistlik lig performansıyla beklentilerin karşılığını fazlasıyla verdi. İkinci Lizbon seferinin tek ganimetiyse kulübe yedi yıl sonra kazandırılan bir Portekiz Kupası’ydı.
Nani’nin İstanbul’da başarılı sayılması için 2002’den beri şampiyonluk göremeyen bir takıma kazanmayı hatırlatmasına gerek yok. Tam tersine, bir ikinciliğin bile çoğu zaman tüm taşları yerinden oynattığı bir kulüpte, sezonun belli maçlarında büyüsünün bir kısmını çime dökmesi gerekecek. Belki de milli takımdaki son büyük turnuvası olacak Avrupa Şampiyonası öncesinde Fernando Santos’un gözüne girmesi de şart. Sporting’deki son macerasında olduğu gibi bazı zor deplasmanlarda, sertlik üst seviyeye çıktığında kendini gösteremediği için yine eleştirilecek belki ama; Gil Vicente’ye, Arsenal’a, Schalke’ye karşı yaptıklarını Kadıköy’de tekrarladığında, tribünler onu çok sevecek.