2002 yazı, Türkiye için unutulmaz bir heyecan demekti. Dünya Kupası macerasının üçüncülükle sonuçlanması futbolculardan, futbolseverlere kadar büyük anılar bıraktı arkasında. Bunların en unutulmazlarından biri de madalya töreninde yaşanmıştı. Babalarının kariyerindeki bu büyük anda ilk tebrik çocuklarından gelmişti.
Amerikan futbolunun yaşayan efsaneleri Archie ve Peyton Manning… 26 Aralık 2004’te oynanan Indianapolis Colts-San Diego Chargers maçında sezonun 49. touchdown pasını veren Payton Manning, Dan Marino’ya ait sezonluk rekoru kırıyor. Quarterback pozisyonunun 70’li yıllardaki yıldızı Archie Manning, 2000’lere damga vuran oğlu Peyton’ın bu başarısını ona sarılarak kutluyor. Tam bir baba gibi…
Tarihin en büyük boksörü Muhammed Ali, Heathrow Havalimanı’nda kızları Hana ve Laila ile… Laila Ali (sağdaki), sert bakışlarından da anlaşılacağı gibi babasının izinden gidecek ve ringlerde arz-ı endam edecekti. Kariyerinin en mühim maçlarından biri de babasının ezeli rakibi ‘Smokin’ Joe Frazier’ın kızı Jacqui Frazier ile karşılaştığı mücadeleydi. Laila Ali, kariyerindeki 24 maçı da kazanırken 21’inde rakibini nakavtla devirmişti.
Sergei Baltacha, Dinamo Kiev ve SSCB formalarıyla, üst seviyede top koşturmuş, başarılı bir savunmacıydı. 1988’de Ipswich Town’a transfer olan Baltacha, İngiltere’de futbol oynayan ilk Sovyet oldu ve daha sonra da Ada’daki ikametini sürdürdü. Kızı Elena Baltacha genlerinin yabancı olmadığı bir başka spora, tenise yöneldi. Uzun süre Britanya’nın bir numarası olarak addedildi. Sakatlıklar nedeniyle tenisten uzaklaşan Elena’yı kötü bir son bekliyordu. Karaciğer kanseri teşhisi konan Elena, 4 Mayıs 2014’te hayata veda etti. Fotoğraf, baba-kızın güzel günlerinden… 2010 Avustralya Açık’taki ikinci tur galibiyeti sonrasında Sergei, kızına tebriklerini iletiyor.
Johan Cruyff, kimilerine göre tarihin en büyük futbol adamı… Gerek saha içi gerek de saha dışında oyunun şeklini değiştiren isimlerinden olan ‘Sarı Fare’, futbola o kadar şey armağan etti ki, onun sunduğu her şeyden medet umar oldu futbolseverler. Bu ‘armağan’ adaylarının en büyüğü belki de oğlu Jordi oldu. Jordi, Barcelona ve Manchester United gibi büyük takımların formalarını giyse de hiçbir zaman babasının seviyesine yaklaşamadı. Aksine hep alay konusu oldu. Belki de onu yakan bu karşılaştırmaydı. Hiçbir zaman Jordi Cruyff olamadı, hep Johan Cruyff’un oğluydu…