Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

GündemYorumMurray’den tam 90’a

Britanya’nın 1 numarası Andy Murray’nin, Wimbledon hazırlığını yaptığı Queens’te çok özel bir ziyaretçisi vardı.

Britanya’nın Wimbledon kazanamama serisine son veren Andy Murray, aynı başarıyı bir kez daha tekrarlamak istiyor. Bu yoldaki hazırlıkları kapsamında Queens’in kortlarına çıkan dünya 4 numarası Jose Mourinho ile buluştu. O buluşmayı, BBC için anlattı.

Jose bir keresinde tenis oyuncularını ne kadar takdir ettiğini söylerken şöyle demişti: “Tenisçiler futbolcular gibi değil. Saklanacak hiçbir yerleri yok.”

Beni en son seyrettiğinde durum tam da böyleydi. Geçtiğimiz kasım ayındaydık ve ATP Tur Finalleri oynanıyordu. Roger Federer’e çok kolay kaybetmiştim. Neyse ki bu cuma günü beni Queens Club’ta Gilles Müller karşısında izlerken senaryo farklıydı.

Maç sonrası konuşmak için biraz vaktimiz oldu. Çok uzun zamandır bu kadar başarılı olan biriyle zaman geçirebilmek ise özeldi. Keşke onu ve kazandıklarını, nasıl bu kadar iyi olabildiğini anlayabileceğim kadar fazla konuşabilseydik. Bildiğim tek şey şu: Jose kesinlikle bir winner.

Kapalı kapılar ardında ne kadar istekli ve hırslı olduğunu tahmin edebiliyorum. Oyuncuları onun istediklerini muhakkak yerine getirmeli. Bunun yanında onlara karşı çok korumacı. Kötü performanslar sergileseler bile, onları eleştirilerden saklamayı çok iyi biliyor. Basın ve kamuoyu önünde çok farklı bir karakter. Çok destekçi ve mağlubiyetler için kimseyi suçlamıyor.

Chelsea üzerine
Onunla ilk tanıştığımda Real Madrid’in başındaydı. Takım o sırada Los Angeles’ta kamptaydı ve ben bir turnuva için orada bulunuyordum. UCLA’in kampüsünde onları izlemeye gitmiştim.
Sakatlığım esnasında ise sırtım için gereken rehabilitasyonu, evime çok yakın olan Chelsea tesislerinde yapardım.

Sezon içerisinde oyuncular antrenmanlarının çoğunu sahada yapıyorlardı. Ancak spor salonunda güç idmanlarını yaparlardı. Ara sıra Fernando Torres’i görürdüm. Hatırlıyorum da, sırt ameliyatı sonrası ilk su altı koşu seansımda Ashley Cole ile de biraz sohbet etme şansım olmuştu.

Şu an takım çok güçlü. Kadro içerisinde özel isimler var. Mesela Thibaut Courtouis… Gerçekten muazzam bir kaleci. Diego Costa geride kalan yıllarda bazı sakatlık sorunları yaşamıştı ama sağlıklı olduğu zaman elit bir forvet. Fantasy Football oynarken de takımıma hep Fabregas’ı alırım çünkü oldukça fazla asist yapıyor. Tabii ara sıra takımda kullandığım Willian’ı da unutmamak gerek. İstedikleri zaman inanılmaz bir savunma direnci de gösterebiliyorlar. John Terry hâlâ harika bir savunmacı.

Kulübe yok, saklanacak bir yer yok
Peki Jose haklı mıydı? Futbolcuların, tenisçilere göre daha mı çok saklanacak yeri vardı? Her sporun kendine göre bir baskı barındırdığı olduğu açık. Ancak futbolda kötü bir performansın üzerine perde çekmek daha kolay olsa gerek.

Tenisin en üst seviyesinde, binlerce seyircinin önüne çıkıp kötü bir maç oynarsanız kaybedersiniz. Futbolda bu durumda olursanız sizinle değiştirilebilecek ve iyi bir performans sergileyebilecek bir sürü oyuncu var. Bu hem iyi hem kötüdür. İyi haber, kötü performansınızın takımı çok etkilemeyebilecek olmasıdır. Kötü haber ise takımdaki yerinizi kaybedebileceğinizdir.Uzun bir süre kulübede oturuyor olmak çok keyifli bir şey olmasa gerek. Tenisin avantajı ise ne olursa olsun, sonraki hafta yine oynama şansı bulmanız.

Umarım Jose hafta sonu Queens’e tekrar gelir ve ben de iyi bir performans sergilerim. Eğer biraz gol görmek istiyorsa ben genelde forvet oynarım.

Futbol oynadığım dönemde bir gol makinesi değildim ama gol atardım. Gerektiğinde ileride oynardım. Sol ayaklı olmamama rağmen geçmişte sol kanatta da oynadım. Hatta bazen sol kanattan ceza sahasına doğru yaklaşıp topu sağ ayağıma alırdım. Falsolu bir plase gönderip 90’ı bulduğum zamanlar olmuştu…

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Tahterevalli

Tahterevalli

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

3 sene önce
Sıfır

Sıfır

3 sene önce