Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

BasketbolIsaiah Thomas’ın Son Gülüşü

Isaiah Thomas'ın Cleveland Cavaliers macerası inişli çıkışlı başladı. Peki yolun geri kalanında her zamanki gibi son gülen olacak mı? Veya bu doğru bir soru mu?

“Son gülen hep ben oldum.” Isaiah Thomas, kariyeri, kalp kırıklığıyla biten Boston Celtics serüveni, Cleveland Cavaliers formasıyla sahaya çıkmaya başlaması ve geleceği üzerine konuşmak adına gazeteci Rachel Nichols’ın karşısına oturduğunda bu sözün altını çizmişti. 2011 NBA Draft’ının son sırası olarak geldiği NBA’de gerçekten de her zaman son gülen o olmuştu, Sacramento Kings, Phoenix Suns ve Boston Celtics formalarıyla bambaşka serüvenlerin içine girmiş ve sonunda ligin süper yıldızlarından biri olarak kabul görmüştü. En önemlisi de gerçekten hep gülmüştü. Kaybederken ya da kazanırken, sakatlığından veya zaferlerinden söz ederken… Tamamen özgüvenle ya da meydan okumayla açıklanmayacak ama kökeninde ne yaptığını, yapacağını bilme hissini barındıran ufak, müstehzi bir gülüş.

O ifadeyi, birkaç hafta önce, Utah Jazz maçının sonunda gördük. LeBron James, 33. yaş gününde Donovan Mitchell önderliğindeki rakip takımı yıkmaya çalışıyordu. LeBron, kendi standartlarında vasat bir ikinci yarı geçirmişti ve son bölümde basit hatalar yapmıştı. Bir faulden sonra yeni takım arkadaşının yanına geldi. Thomas henüz Cavaliers ile tek bir maça çıkmamıştı ama yedek kulübesinde bazen rakip oyunculara, bazen hakemlere dalaşıyordu. Şimdi de ikili bir şeyler üzerine sohbet ediyordu. O an, LeBron’un “Buralarda sana ihtiyacımız var” dediğini veya tam tersi Thomas’ın “Merak etme, buralarda seni yalnız bırakmayacağım…” diye liderine güven verdiğini hayal ettim. Ya da uydurdum. 

Utah maçından sonra beklenen oldu ve Thomas’ın 3 Ocak’taki Portland Trail Blazers maçıyla birlikte sahalara döneceği açıklandı. Artık senaryo yazmak zorunda değildik. Yıldız oyun kurucu, önce Blazers’a 19 dakikada 17 sayı attı. Sonra Orlando’ya karşı 21 dakikaya 19 sayı sığdırdı. Her şey ne kadar da kolay görünüyordu. Derken acı gerçek çöktü. Cleveland arka arkaya üç maç kaybetti ve bunların ikisinde forma giyen Thomas, 26’da 5 şut isabetiyle sadece 13 sayı atabildi. İki karşılaşmaya da ilk beş başladı ve sahada kaldığı 42 dakikada takımı rakibinden tam 38 sayı fark yedi. Thomas, yenilgi serisi içerisinde yaptığı bir açıklamada sakin olma çağrısında bulunuyordu. Henüz, maçlar onun için hazırlık kampı rolündeydi; güç topluyor, ritm bulmaya uğraşıyordu. Lakin akıllara endişeler düşmüştü bile: Acaba olmayacak mı? Olacaksa da bu nasıl gerçekleşecek?

Isaiah Thomas, kariyeri boyunca 1.75 metre olarak kayıtlara geçen ama muhtemelen daha da kısa olan boyunun da etkisiyle hep geri plana atıldı. Socrates’in Mayıs 2017 sayısına kaleme aldığım yazının başında, Thomas’ın 2017 NBA Play-off’ları öncesi kaybettiği kız kardeşini ve yaşadığı acıyı anarak başlamış, sonrasında yaşamanın nasıl kocaman bir engelleri aşma öyküsü olduğundan söz etmiştim. Sonlara doğru şöyle, basit bir hayat özeti yapmıştım: “… Thomas, yere yakın olmayı dert etmemiş, bunun faydalarını bulmaya uğraşmıştı. Ve kariyeri de dezavantajlardan avantajlar yaratmanın başarılı bir örneği olmuştu, olmaya da devam ediyor.” Doğal olarak, o günlerde Kyrie Irving’in takasını isteyeceğini, Cavaliers ile Boston Celtics’in temelde Irving ile Thomas’ın el değiştirdiği bir takas yapacağını bilmiyordum. Yaşlanan LeBron James’in bir noktada bırakacağı tahtına Celtics’in çıkacağını düşünüyor ve James’ten 30 cm kısa, 30 kg zayıf olan Isaiah’ın bu taç değişiminde iki sene içerisinde bir rol oynayacağını düşünüyordum. Oysa Celtics’in oyun kurucusu, bir anda LeBron’un tahtını ayakta tutmaya çalışan parçalardan birine dönüştü.

Dezavantajı avantaja çevirmek, önyargıları paramparça etmek, beklentileri aşmak… Ünlü oyuncunun başta söz ettiğim Rachel Nichols röportajına da bunlar damga vurmuştu. Thomas sitemkârdı. Kız kardeşinin ölümünden sonra uğruna maça çıktığı, play-off’larda sakat sakat forma giydiği Celtics’in kontratının bitimine az bir süre kala onu yollaması canını fena hâlde sıkmıştı. Kişisel olarak transferinde etkili olduğu Gordon Hayward ile yan yana bir maç oynayamadan başka bir takıma gitmek onu üzmüştü. Danny Ainge’in şok gelişmeyi ona kuru bir telefonla haber vermesi ise sinirlerini bozmuştu. En çok kafayı taktığı nokta ise sakatlığıydı. Takasından birkaç gün sonra Ainge’in “Kalça sakatlığı bu kararımızda etkili oldu” demesi -ona göre- şaşkınlık verici bir gelişmeydi çünkü Mayıs ayından beri kendisine tam tersi söylenmişti. Celtics sağlık ekibi, dönüş tarihi vermese de Thomas’a umut veriyordu. Oysa takasından hemen sonra medyada çıkan haberler aksi yöndeydi, “Sakatlık, düşünülenden daha büyük olabilir” deniyor, Thomas’ın bir daha aynı seviyede basketbol oynayıp oynamayacağı sorgulanıyordu. Röportajda bu konular hatırlatılıyor ve Thomas da yüzündeki o müstehzi ifadeyle birlikte sözünü sakınmıyordu. Mağdur ama güleç kahraman, iyi bir aile babası, rövanş ve hatta intikam hayali kuran bir yetenek… Hepsi Isaiah Thomas mitinin etrafını örüyordu. Ama belki de onun Cleveland’daki geleceğine bu pencereden bakmak, büyük bir hataydı. Belki de artık o gülüşe farklı bir anlam vermek, belgesele başka bir senaryo katmak gerekliydi.

LeBron James de kariyeri boyunca hep beklentilerle boğuştu. Daha doğrusu hayatı boyunca… Lakin James’e konulan çıta asla başarılı bir basketbol oyuncusu olması değildi. Onun 16 yaşından beri tarihin en büyüklerinden biri olması, Michael Jordan’ın hayaleti ve gölgesiyle rekabet etmesi bekleniyordu. Bugünlerde 33 yaşına basan süper yıldız, o beklentilerle baş etmesini bildi ve adını şimdiden basketbolun Rushmore Dağı’na taşıdı. Ama kazandığı ödüller, şampiyonluklar, kırdığı rekorlar LeBron’un artık tartışılmamasını sağlamadı. Önünde hâlâ birkaç sene daha var ve ondan istenen şey, bugüne dek sürdürdüğü çizgiyi devam ettirip yüzük koleksiyonuna yenilerini eklemesi. Bundan dolayı Cavaliers’ın yenildiği her maç, büyük bir medya ilgisine mazhar oluyor. Takımın inişleri ve çıkışları diğer her ekipten daha fazla ses getiriyor.

LeBron’un Cleveland’a döndüğü 2014 yazından beri her gün yeni bir drama ortaya çıktı. Şimdikinin merkezinde ise Isaiah Thomas var. Bu sadece oynadığı birkaç maçla alakalı değil. Pozisyonu da bir sebep. Zira sezon başından beri oyun kurucu rolü bu takım için büyük bir baş ağrısı oldu. İlk haftalarda Derrick Rose o görevdeydi ve atletikliğini, çabuk ilk adımını biraz olsun geri kazandığını gösterse de oyunda olduğu her an takımı için kabus oluyordu. Rose’un sakatlığından sonra aynı göreve Iman Shumpert geldi ve o da Cleveland’ı daha iyi yapmadı. Iman’ın sakatlığıyla yerine geçen Jose Calderon ise haleflerine göre çok daha makul bir performans çizdi. Zaten gizli oyun kurucu LeBron’du ama ne olursa olsun, Calderon’un en azından diğerlerinin getirdiği uyumsuzluktan takımı kurtarması değerliydi. Nihayetinde, şu anda bu üç oyuncunun toplamından daha iyi bir oyuncu olan Thomas’ın ilk görevi bu pozisyona tam manasıyla bir çeki düzen getirmesi. Ve bunu istikrarlı yapabildiğinde dahi büyük övgülerle karşılanmayacak. Karşılanmamalı da…

Onun Cavaliers’taki esas amacı, LeBron ile kupa arasındaki mesafeyi tamamlamak olacak ve yeni kontratı, NBA’deki geleceği de aynı hedef etrafında çizilecek. Aslında en çok kıyaslanacağı isim de Kyrie Irving olacak. Zira herkes Isaiah’tan hem yeni bir Kyrie olmasını bekliyor hem de beklemiyor. Irving’in üstlendiği ikinci yıldız, dördüncü periyotların dönem dönem birinci top kullanıcısı rolü şimdi selefine yazılıyor. Geçen sezonu 28.9 sayı, 5.2 asist ortalamalarıyla tamamlayan, sezonu dördüncü çeyreklerde attığı 9.8 sayı ile ilk sırada tamamlayan Thomas’ın bu anlamda LeBron’a yardımcı olacağı açık. Bu sezon ligin en iyi son çeyrek performanslarını ortaya koyan ve şu an clutch istatiğinde Irving’in önünde lider olan LeBron’un üzerindeki yükü azaltacağı da açık. Ama nüanslarda ikiliden beklenenler biraz daha farklı. Nasıl mı? Bballbreakdown’ın takasın ilk günlerinde yaptığı incelemeye bakalım:

Irving’in nasıl Celtics’e uyum sağlayacağını gösteren bu analiz, şimdiye kadar yanılmadı. Brad Stevens’ın hareketli, paylaşımcı oyun planına Irving de ilk günden bir lider olarak dahil oldu. Thomas’tan beklenen ise satır aralarında verilen şeyleri yapması. Neler onlar? Birincisi, LeBron James’in gölgesinde olmayı kabul etmek. Kyrie’nin ekipten ayrılışının en önemli sebebi olan bu gerçekle 29 yaşındaki Thomas’ın daha barışık olacağı açık. Aynı şekilde yeni rolü, ona bir fırsat da sunuyor. Rakip savunmaların tamamen LeBron’a odaklanacağı dönemlerde eline boş şut fırsatı gelecek olan Thomas’ın geçen yıl catch-and-shoot istastistiğinde yakaladığı yüksek isabet oranına yaklaşması takıma yardım edecektir. Şu ana kadar bunları tam olarak değerlendirememiş olmasını bacaklarındaki güçsüzlüğe, maç ritmine alışamamış olmasına bağlayabiliriz. İkincisi, Celtics’e göre çok daha durağan, bireysel ‘isolation’ oyunları üzerinden dönen Cleveland hücumuna ayak uydurması gerekiyor. Geçen yıl Thomas’ın hücumlarının sadece yüzde 10’u ‘isolation’ üzerine kuruluyduCleveland’da Kyrie ise bu konuda onun neredeyse iki katı pozisyon bulmuştu. Thomas’ın bilhassa ilk beş çıktığı karşılaşmalarda henüz bu uyumu sağlayamadığı ve LeBron’la Kevin Love’ın yanında ne yapacağını bilemediği belli oluyor. Şimdilik bu da normal. Üçüncüsü, topun uzunlardan kısalara döndüğü, Al Horford’ın pasörlüğünün etkili olduğu Celtics sisteminden sonra Cavaliers’ta uzunlarla kuracağı ilişki kritik. Isaiah’ın varlığı, Cavaliers kariyerinin -son maçlarda düşüş yaşasa da- en iyi sezonunu geçiren Love’ın toptan yine uzun süre uzak kalmasına neden olabilir. Bunu engellemenin yolu da Love’ın tepede Horford rolü üstlendiği senaryolardan geçiyor. Ya da ikili oyunlarından…

Cleveland’ın yeni oyun kurucusundan esas beklenen ise ilk beşle birlikte sergileyeceği performanstan çok, yedeklerle yapacakları. Bu, aynı zamanda dördüncü maddemize isabet ediyor. Çünkü geçen sene Cavaliers’ı şampiyonluktan uzak koyan şey, LeBron oyunda yokken takımın yaşadığı ani ve keskin düşüşlerdi. Isaiah, LeBron kenardayken Dwyane Wade, Kyle Korver, Jeff Green, Tristan Thompson gibi isimlerle aynı parkeyi paylaşacak ve orada kimyanın tutması için Thomas-Wade ikilisinin topsuz, bir arada oynamaya alışması şart. Beşincisi ve en önemlisi ise, savunmadaki çabası ve enerji seviyesi olacak. Zira fiziği itibariyle iyi bir savunmacı olması zaten imkânsız olan Thomas, geçen yıl Celtics’in bu açıdan en zayıf karnıydı. Cavaliers gibi geçiş savunmasında ligin dibine demir atan, yarı sahada ise hiç kimsenin maçların ilk 40 dakikasında yardım savunmasını önemsemediği, son 8 dakikada önemsedikten sonra ise kötü alışkanlıkları yüzünden hatalar yaptığı bir düzende neler yapacağı çok mühim. Kimse ondan kötü alışkanlıkları bitirmesini beklemiyor ama en azından belirli dönemlerde uygulayacağı baskı ve sahaya yönelteceği dikkat fark yaratabilir.

Veya daha düz yoldan söyleyelim. Thomas’ın bir yolunu bulup Warriors karşısında sahada kalabilmesi gerekiyor. Warriors “ölüm beşi”ne döndüğünde Kevin Love’ın bir anda işlevsiz bir oyuncuya dönüşmesi, birçok yıldızın defolarının ortaya çıkması son yıllarda NBA’deki en ilginç öykülerden biri. Eğer Cavaliers, Warriors’a karşı -tıpkı rakibi gibi- sürekli adam değiştirmeli bir plan uygulayacaksa Thomas’ın tıpkı Stephen Curry gibi sahada kalabilmenin bir yolunu bulması gerekiyor. Aynı şey, Jayson Tatum’ın katılımıyla birlikte modern basketbola en uygun takımlardan biri olan ve çok yönlü kanatlarıyla birlikte savunmada herkesi karşılayabilen Boston Celtics ile karşılaşılacak bir Doğu finali için de geçerli…


Uzun lafın kısası, Isaiah Thomas’ın Cleveland Cavaliers formasıyla sahaya çıkması, 2017-2018 sezonunun bundan sonraki bölümlerini seyredilesi yapan detaylar arasında yer alıyor. Ama bu deneyim beraberinde birçok soruyu da getiriyor. Drama, 2003’ten beri LeBron James takımlarının günlük besin kaynağı ve o da bu ailenin, sirkin bir parçası olarak kendi yolunu bulmaya çalışacak. Isaiah’ın kitabında bugüne dek her şey ilham verici bir hikâye olarak ilerlemişti, kariyer çizgisi tatlı intikam öykülerini seyircilere okutmuştu. Ama artık sadece bunlarla var olamayacağı bir coğrafyada. Bundan sonra sadece beklentileri aşarak veya onu göz ardı edenleri yanıltarak öne çıkamaz. Girdiği yeni dünyada kazanmak dışındaki bütün seçenekler başarısızlık olarak yorumlanıyor. O da artık sadece ilham veremez, yüzüğe giden yolu açmak zorunda.

Phil Jackson, Los Angeles Lakers’ı yönetirken oyuncularına “Savaş Sanatı” kitabını okumaları için verdiğinden beri bir NBA yazısında Sun Tzu alıntılamak, evet, biraz klişe bir şey. Lakin hayat, Isaiah Thomas ve internet üzerine düşününce aklıma daha iyi bir söz gelmiyor. Neydi o ünlü Sun Tzu sözü? “Eğer nehrin kenarında yeterince uzun süre beklerseniz, düşmanlarınızın cesetleri yüzerek önünüze gelir.” İnternet çağında bunu biraz daha değiştirmek lâzım: “Eğer yeterince uzun süre online olursanız, bütün kahramanlarınız bir parodiye veya nefret objesine dönüşüp önünüze gelir.” Bütün engelleri aştığı yaşamında, yeni bir statüye ve takıma kavuşmuşken aynısının Isaiah Thomas’ın başına gelmesini istemem. Kimse istemez. Çünkü herkes onu seviyor. En azından şimdilik.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

Umut Işığı

Umut Işığı

3 sene önce
Harika Çocuk

Harika Çocuk

4 sene önce