Bir yılı daha tarihin tozlu raflarına uğurlama vakti… Her Aralık ayında olduğu gibi, geride bırakmak üzere olduğumuz yıla dair iyi, kötü, ihtişamlı, trajik bolca hatıramız var. Socrates ekibi olarak tamamen sübjektif görüşlerin hakim olduğu listelerle yeni yıla dek hafızalarımızı tazeliyoruz. Haydi başlayalım.
Kevin de Bruyne
“Bu çocuk, orta sahanın ortasında oynamalı!” Bu serzenişimi, uzun müddet yaşlı futbolsever misali tekrarladım ve artık arkadaş ortamında gırgır sohbetlerinin vazgeçilmezi olmuştu ki imdada Guardiola yetişti. Kevin De Bruyne, 2014 Dünya Kupası’nda çok şey beklenen ama elle tutulur bir performans sergileyemeyen Belçika Milli Takımı’nda beğendiğim tek oyuncuydu. Ama yeteneklerinin doğru kullanıldığını düşünmüyordum. Pep Guardiola, bu sene City ile ondan beklenen futbolu oynatırken, De Bruyne’i de merkeze çekti ve belki de Avrupa Ligleri’nin en önemli performanslarından birini izlememize vesile oldu. Genel anlamda Premier Lig beni pek cezbetmese de De Bruyne’in doğru düşünce, doğru karar ve doğru uygulama denklemi ile yaptığı asistleri özetlerden de olsa izlemek büyük keyif veriyor. –İlhan Özgen
https://youtu.be/2hN04oNmhsI?t=11s
Alexander Zverev
Sporda ‘geleceğin yıldızı’ olarak lanse edilen birçok isim bu payenin içini doldurmakta zorlanır ve beklenen çıkış gecikir, hatta hiç gelmeyebilir. Yani beklentilerle mücadele etmek güç bir iştir. 2017 tenis sezonunda Alexander Zverev’in yaptıkları ise size bunun tam tersini düşündürecek. Son birkaç senede adından ve potansiyelinden sık sık bahsettiren genç Alman tenisçi, yıl içinde iki Masters turnuvası kazandı ve bir ara dünya sıralamasında üçüncü basamağa kadar çıktı. Üstelik bu performansı ona Rogers Cup finalinde prestijli bir Roger Federer galibiyeti ve Londra’daki ATP sezon sonu turnuvasına katılım hakkı da sağladı. Ancak hedefler bitmiş değil! Sırada aynı güçlü oyunu Grand Slam’lere taşımak ve hiç geçemediği dördüncü turun ötesine gitmek var… –Aras Yetiş
Yusuf Yazıcı
2017, Türkiye’de futbol için çok parlak bir yıl değildi. Euro 2008’deki muhteşem performanstan bu yana kayıp olan, bu dönemde katılma hakkı kazandığı tek turnuvaya da gittiğine pişman eden A Milli Takım, hak ettiği üzere Rusya’daki Dünya Kupası’ndan da uzak kaldı. Ancak kulüp ve oyuncu bazında olumlu şeyler bulmak mümkün. Beşiktaş’ın UEFA Kupası ve Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılı yolculuğu, elbette Türk futbolunda yılın en öne çıkan olayıydı. Çağlar Söyüncü, Enes Ünal, Cengiz Ünder, Abdülkadir Ömür gibi genç oyuncuların performansı da gelecek adına umut verdi. Keza Cenk Tosun’un futbolunu çıkarttığı seviye de oldukça dikkat çekici. Ancak 2017 yılından bir tek ismi öne çıkarmak gerekirse, bu isim bana göre Yusuf Yazıcı olmalı. Ocak 2017’ye kadar yalnızca birkaç kez forma şansı bulabilen 1997 doğumlu futbolcu, geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında fark yarattı. Trabzonspor için beklentilerin çok altında geçen yılda Yusuf, takımı adına en büyük kazanç oldu. Bu sezon skor katkısı biraz daha azalmış görünse de performansında bir düşüş olduğunu söylemek pek mümkün değil. Doğru bir kariyer planlaması, Yusuf Yazıcı’yı Türk futbolcularda çok rastlamadığımız seviyelere çıkarabilir. — Atahan Altınordu
https://youtu.be/5PlcnpCD7lw?t=56s