Oklahoma City Thunder, yeni sezon öncesi beklentileri en yükselten takımlardan biriydi. Çiçeği burnunda MVP Russell Westbrook’un yanına Paul George ve Carmelo Anthony’nin eklenmesi, Batı’daki güç sıralamalarında OKC’nin tepeyi zorlamasına yetti. Yine de sezonun ilk altı maçı itibarıyla, parkede her şeyin tozpembe olduğunu söylemek güç. Thunder, sezona iyi giren Pacers’ın yanı sıra Knicks ve Bulls gibi Doğu’nun görece zayıf iki ekibini rahat geçti. Kendi grubundaki Jazz ve Timberwolves’a ise -sonuncusuna iki kez olmak üzere- boyun eğdi. Bir de Minnesota’dan Chicago’ya geçerken uçakları şöyle bir hâl aldı:
Hey @NASA @neiltyson @BillNye
We had a rough flight to say the least.30000 feet in the air.
Flying to chicago.What caused this? pic.twitter.com/uEVrEm7noi
— Steven Adams (@RealStevenAdams) October 28, 2017
Steven Adams’ın NASA’ya kadar taşıdığı, “Bu uçağa ne oldu?” minvalindeki soruya cevap vermemiz pek mümkün değil ama yeni model Thunder’ın parkede yaşadıklarıyla ilgili konulara yanıt arayabiliriz. Henüz sezonun çok çok başında olsak da ilk izlenimlerden zarar gelmez. Haydi başlayalım.
Geçtiğimiz sezon, Thunder için ‘Westbrook ve saz arkadaşları’ havasında geçmişti. George ve Anthony takasları sonrasında OKC için bir numaralı soru, Russ’ın topu paylaşma konusunda ne kadar istekli olacağıydı. İlk göstergeler, son MVP’nin bu konuda bir çekincesi olmadığı yönünde. Özetle, hücumda bir oyuncunun şut kullandığı, serbest atış çizgisine gittiği, asist ya da top kaybıyla sonuçlandırdığı pozisyonların oranını ölçen usage yüzdelerine baktığımızda, Westbrook’un geçen yıl %45.8 dolaylarına çıkan rakamlarının bu sezon %35.4’e indiğini görüyoruz. Aynı zamanda bu miktar, 2011-12 sezonundan bu yana Russ’ın kolonunda yazan en düşük yüzde demek.
Öyle ki, Minnesota’ya karşı oynadıkları ve son topa kalan mücadelede dahi takımı üç sayı gerideyken Westbrook son topu Anthony’ye teslim etti. Carmelo atışı kaçırdı belki ama Westbrook’un son toptan dahi feragat edişi, önemli bir not olarak yeni Thunder’ın defterine işlendi.
Burada şaşılacak pek de bir şey yok; zira Brodie’nin geçtiğimiz yıl etrafındaki parçalara hücum tarafında duyduğu saygının çok da yüksek olmadığı aşikardı. George ve Anthony gibi niteliklerini kanıtlamış isimlerle birlikteyken onlara daha cömert davranması oldukça normal. Kevin Durant’in doğum gününde kontratını beş yıl 205 milyon dolar karşılığında uzatan Westbrook, geleceğini bu şehirde gördüğünü kanıtladı. Keza geçen sezon, şehre şampiyonluk getirmek için etrafında birkaç iyi isme daha ihtiyaç duyduğunu da öğrenmiş olmalı. Westbrook, sezon sonunda ayrılma imkânı bulunan iki yol arkadaşını geç bulup çabuk kaybetmemek adına onları ne kadar memnun ederse kendi geleceğine de o kadar yatırım yapmış olacağının farkında.
Pivot Melo
Denklemin diğer iki atlısına gelirsek, gayet doğal olarak hâlâ takıma uyum sürecinde olduklarını görebiliyoruz. Koç Billy Donovan, iki yeni yıldızı bu süreci geçene dek onları konfor alanlarından pek çıkarmadan katkı almayı denediğini söyleyebiliriz. Carmelo Anthony’nin adı anıldığında akla gelen ilk kelimelerden olan isolation hücumlarını bu yıl da Melo’dan sık sık görüyoruz. NBA.com verilerine göre Melo, ilk iki hafta itibarıyla James Harden’ın ardından isolation üzerinden maç başına en fazla şut deneyen isim(6.2).
Koç Donovan, yer yer ilk çeyreğin son bölümünde, yer yer ikinci çeyreğin başında Westbrook ve George’u birlikte dinlendirirken sahneyi Melo’ya bırakıyor. Yaza damga vuran ‘Hoodie Melo’ geyiğini unutun, artık yeni moda ‘Pivot Melo’! Anthony, ilerleyen yaşına rağmen hâlen ligin en iyi skorerlerinden biri ve Donovan da bunun avantajını kullanmak için Westbrook ve George’suz beşlerde Melo’nun yanına yayın gerisinden tehdit oluşturabilecek isimler yerleştiriyor. Bu uğurda gerekirse beş numarayı Anthony’ye teslim etmekten de geri durmadı. Evlerinde Minnesota’yla oynadıkları ve son topta Wiggins’in maç kazandıran üçlüğüyle sonuçlanan karşılaşmada, bu denemenin izlerini sürmek mümkün:
Raymond Felton, Alex Abrines ve Jerami Grant gibi yayın gerisinde boş kaldığında cezayı kesebilecek isimler, Melo’ya gelebilecek yardımları sınırlamış durumda. Karşısında Gorgui Dieng’i bulan Melo’da arka bahçesi gibi olan orta mesafelerden bir yenisini gönderip basketi bulmayı başarıyor. Bir sonraki hücumda bu kez sol tarafta çok benzer bir senaryoyla topu elinde bulan Melo’nun karşısında bu kez Nemanja Bjelica var. Ama sonuç yine aynı:
Yıllarca New York’ta dört numara oynamaya dahi burun kıvıran Carmelo’yu yanında dört kısayla izlemek, muhtemelen Knicks taraftarlarının bir bardak soğuk su içmesine yol açıyordur. Üstteki iki pozisyondan, Pivot Melo’nun sınırlı sürelerde kullanmak için iyi bir deney olduğunu savunabiliriz. Ancak bir de bu tercihin iki defosu akla geliyor. İlki elbette savunma tarafında, diğeri ise yukarıdaki videoda da görebildiğimiz Roberson’ın alan açma sorunu. Adım adım klasik uzunlardan uzaklaşan NBA’de, yine de yeterince ‘koca adam’ mevcut ve Melo’yu savunmada cezalandırmak için topu onlara indirmek, Donovan’ın bu hamlesine karşılık en sık karşılaşacağı cevap olacak. Zira normal pozisyonu dört numara olsa da Melo’ya karşı beş oynayan Dieng üzerinden Wolves’un bu yönde bir denemesi de oldu. Hiçbir dönemde en güvenilir yanı savunmak olmayan Melo, yine de cebinde birkaç numara sakladığını Dieng üzerinde gösterdi:
Elbette ligde Dieng’den çok daha yetenekli sırtıdönük hücum zanaatkârları mevcut ve Anthony’nin beş numaradaki sınırlı dakikalarında yukarıdaki kadar rahat sınavlar geçirmesini beklemek çok mümkün değil. Bu da bizi hem bu konuya, hem de ikinci soruna cevap olabilecek Patrick Patterson’a götürüyor. İlk iki videoda görüldüğü üzere, Melo’nun etrafındaki dörtlüden birinin Andre Roberson olması, onu savunan ismin(ilk videoda Jamal Crawford) doğrudan çember altına gelip alan daraltmasına, bir sonraki adımda da ikili sıkıştırma getirmesine önayak oluyor. Bu noktada Roberson yerine Patterson’ı kullanmak hem savunmada Melo’yu rakibin en güçlüsüyle boğuşturmaktan kurtarıyor hem de hücumda yayın gerisinden ek bir tehdit daha yaratıyor:
Bu videoda not düşülesi birkaç konu var. İlk hücumda perdeye gelme ‘gaflet’inde bulunan Patterson’ı eliyle geri yollaması, Anthony’nin iso oynamaktan geri adım atmamaya kararlı olduğuna bir gösterge olabilir. Wolves hücüma geçtiğinde, az önce bahsettiğim gibi artık Melo, Dieng’i savunmak zorunda değil, zira Patterson görev başında. Son olarak, videonun kapanış hücumunda, bu yıl henüz ritmini bulamasa da son dört sezonu %36-37 üç sayılık atış isabeti bandında geçiren Patterson’ın da yayın gerisinde beklediği, Melo’nun ikili sıkıştırmalardan alabildiğine uzak kaldığı ve yine basketi çıkardığı bir tablo mevcut.
Paul George Isınıyor
Paul George’un ise biraz daha setlerin içerisine dahil edilmeye çalışıldığını izliyoruz. George, NBA’de bu sezon perdeden çıkıp maç başına en fazla şut kullanan altıncı oyuncu (Klay Thompson, Steph Curry, Evan Fournier, Kristaps Porzingis ve Kyle Korver’ın ardından). Yeni takım, yeni yol arkadaşları ve yeni koçun doğal bir sonucu olarak şut yüzdesi biraz düşük başlasa da maçlar ilerledikçe George’un ritmini bulduğunu ve son üç maçta %50 civarında saha içi isabet oranı yakaladığını not düşelim.
Şutları girmiyorken dahi, George gibi bir tehdidin sahada oluşu birçok alanda Thunder hücumunun elini güçlendiriyor. Aşağıdaki video, bu konu için güzel bir örnek. Yine bir perde çıkışı hazırlığında görünen George, Steven Adams’ın perdesinden dışarıya doğru süzülürken rakip savunma ona odaklandığı için Adams rahat bir smaç fırsatı buluyor:
İlerleyen dönemde, Paul George’u daha fazla ikili oyun oynarken görmeyi bekleyebiliriz. Şu ana maç başına yalnızca 2.5 ikili oyun oynayan George, gerek skor tehdidi, gerekse de saha görüşüyle daha fazla ikili oyun oynamaya ve üretim sağlamaya mahir:
George’un hücum etkinliğinin yanında savunmadaki katkısı da önemli. Carmelo’nun dört oynadığı, sık sık parkede kendisine yer bulan beşte Roberson’la birlikte rakibin en önemli silahlarını savunan George, top çalmadan geçmediği ilk altı maç sonunda maç başına 2.7 top çalarak Thunder savunmasına vereceği katkıların ilk sinyalini vermiş oldu.
Geçiş Hücumları & Savunma Etkinliği
Biraz da Oklahoma City Thunder’ın takım hâlinde ortaya koyduğu görüntüyle alakalı sayılara ve yorumlara yer verip yazıyı kapatalım. Öncelikle sezon öncesi çok yetersiz yorumları yapılan ikinci ünite, şu ana kadar hiç fena iş çıkarmadı. Geçen seneden kalan isimlerden Jerami Grant, 20 dakika civarında süre alıyor ve özellikle atletizm katkısıyla savunmada, cut’larıyla da hücumda iyi iş çıkarıyor. Yeni eklemelerden Raymond Felton, Russ’ın dinlendiği sayılı dakikaları kazasız belasız geçmeleri için fazlasıyla yeterli bir isim. Ayrıca yakın geçen maçların son bölümünde, Roberson’ın oluşturduğu hücum zaaflarından sakınmak adına parkede Felton ya da Alex Abrines kendilerine yer buluyorlar. Bu dört ismin yanında, son iki sezon pek forma şansı bulamayan Josh Huestis’in de rotasyona girdiğini, yer yer de olumlu izler bıraktığını atlamayalım.
Bu sezon Thunder’ın pozisyonlarının yüzde 26’ya yakını geçiş hücumlarından geliyor. Rakibin savunmaya oturma fırsatı bulamadığı ve genel olarak verimli sonuçlara gebe geçiş hücumlarını kullanma konusunda Golden State Warriors’ın arkasından ikinci sıradalar. Aslında geçiş hücumuna yatkınlık, OKC için eskiden beri süregelen bir gelenek. Westbrook’un çaylak sezonunu bir kenara bırakırsak, Russ’ın sakatlığı yüzünden sezonun yarısını kaçırdığı 2013-14 dışında yarı sahada en az hücum eden takımlar arasında ilk yedinin dışına hiç çıkmadılar. Ribaundu alıp vites artıran Westbrook’un yanında benzer şekilde harekete geçebilen George ve Anthony’nin yer alışı, bu alanda onları zirveye yaklaştırmış durumda.
Savunma tarafında ilk maçlar Thunder için gayet iyi geçti. Son üç sezonu savunma rating’inde ilk 10’un dışında kapatan Thunder, ilk altı maç itibarıyla yeni sezonda yedinci sırada yer alıyor. Rakiplerini en fazla yarı saha hücumuna mahkum eden -diğer bir deyişle geçiş hücumlarıyla en az karşı karşıya kalan- OKC aynı zamanda rakiplerini neredeyse her beş pozisyondan birinde top kaybına zorluyor. Bu alanda da ligin ilk maçlar itibarıyla zirvesindeler. Savunmada öne çıkan defoları ise kısa beşlerin de etkisiyle verdikleri hücum ribauntları. Rakibin kaçırdığı şutları toplamada bugün itibarıyla en kötü üçüncü takım konumundalar. Hem Taj Gibson hem de Enes Kanter’in takımdan ayrılmış olması, bu istatistiğin anlam kazanmasına yardımcı olabilir.
Elimizdeki veri havuzunun darlığı, bu sayılardan çok derin anlamlar çıkarmamızı engelliyor. Henüz altı maç geride kaldığı için, bu istatistikler oynanan rakiplerle de bağlantılı. Ligin kötü savunma karnesine sahip takımlarından Minnesota’yla iki kez oynamaları hücum verimliliklerini yukarıya çekmiş durumda örneğin. Yine de ilk izlenim olarak sezonun kalanı için belli bir taslak çizmek mümkün. Özellikle George’un savunmayı yukarı taşımanın yanında hücumda da şut ritmini bulup daha fazla ikili oyunun içerisinde kendisine yer bulmasıyla, Thunder için daha parlak dönemler izlememiz mümkün. Tüm parçalar yerine oturduğunda, uçuşa geçmelerini beklemek için de elde yeterli personel kalitesi mevcut. O günleri görebilmek için ise Adams’ın NASA’dan beklediği cevabın yanı sıra Billy Donovan’ın da yanıtlaması gereken sorular olacak.
[mailerlite_form form_id=2]