Hiçbir şey yapmamak ve her şeyin iyileşmesini beklemek. Bugüne dek duyduğum en iyi kriz yönetimi taktiği galiba Helmut Kohl’a ait. 1982 ile 1998 arasında Almanya’yı yöneten ünlü siyasetçinin bu konudaki stratejisi, vefatının ardından çıkan bir analize göre, şöyle: “Kriz anlarında favori taktiği, dostlarının çaresizliği ve rakiplerinin öfkesine rağmen, dik oturmak ve hiçbir şey yapmamaktı, belanın bir şekilde kendi kendine geçeceği inancını taşırdı.” Aynı zamanda bu, bir sosyal medya fenomeninin, karmaşık bir politik sorunu çözüm önerisine benziyordu. Nereden geldik buraya? Açıkçası, kişisel bir inanıştan. Zira bir süredir, tamamen hissi gerekçelerle, bu taktiğin Cleveland Cavaliers’ın Kyrie Irving politikası olduğunu düşünüyordum.
Krize, sürece ve çözüme aşina olmayanlar için: Kyrie Irving, Temmuz ayının ortasında Cleveland Cavaliers yönetiminden takasını istedi. Ağustos ayı yaklaşırken tatil zamanının geldiğini düşünen NBA gazetecileri ve hayranları için bu elbette büyük bir şoktu. Kyrie’nin LeBron James’in gölgesinden kurtulmak için bu kararı aldığı ve Cavs’teki bitmek bilmez belirsizlikten sıkıldığı ifade ediliyordu. Bu haberin çıktığı ilk günlerde Boston Celtics, San Antonio Spurs, Phoenix Suns gibi adayların markette kuvvetli olduğu konuşuluyordu. Ama sonra dedikodular bir anda sustu. O sürede Cavs yönetiminin başta yeni genel menajer Koby Altman önderliğinde favori Spotify listelerini açtığını ve hazırlık kampı başlayana dek bu krizin kendi kendine geçmeye başlamasını beklediklerini düşünüyordum. Lakin, önce geçen hafta Kyrie’nin kesinlikle takas olacağı haberleri yayıldı, sonra da 22 Ağustos 2017’de NBA’in son yıllardaki en ilginç ve önemli takası yapıldı. Cavs, Kyrie karşılığında Boston Celtics’ten Isaiah Thomas, Jae Crowder, Ante Zizic ve Brooklyn Nets’ten gelen 2018 NBA Draft hakkını aldı. Şimdi, fırtına geride kalmışken, birkaç farklı pencereden takası inceleme zamanı.
Cleveland Cavaliers
NBA’deki her şeyde olduğu gibi burada da temel özne LeBron James. Geçen yılki şampiyonluktan sonra onun kariyerini Cavaliers’ta bitirme ihtimalinin güçlendiği konuşuluyordu. Lakin Golden State Warriors’ın Kevin Durant hamlesi NBA’de dengeleri değiştirdi ve LeBron ile Cavs patronu Dan Gilbert arasındaki -hiçbir zaman kusursuz olmayan- ilişkinin genel menajer David Griffin’in görevine aniden son verilmesi sonrasında kopmaya yaklaştığı söylendi. Geçen hafta Adrian Wojnarowski’nin yazısında belirttiği gibi, Kyrie’nin takas isteme sürecinde Cavs’in en çok kafasını karıştıran şey, LeBron’un niyetiydi. Cavs ondan gelecek sene için bir yanıt bekliyordu. Kalacak mı yoksa yakın dostu Magic Johnson’ın başında olduğu Los Angeles Lakers’a veya başka, yeni bir maceraya gidecek mi? Aynı yazıda, bu beklentinin karşılığında, LeBron’un da başka bir isteği olduğu yazılıydı. The King, yeni yönetimden bir plan istiyormuş ve bu hazır olmadan garanti vermeyecekmiş.
Yeni plan sonunda belli oldu. Cavs, her aklı başında insan gibi Kyrie sonrası oyun kurucu pozisyonunu Derrick Rose-Jose Calderon ikilisine emanet etmemesi gerektiğini fark etti ve süper yıldızını onun seviyesine yakın bir başka oyun kurucuyla değiştirdi. Isaiah Thomas, kariyerinin en iyi sezonunu geride bırakan, 28 yaşında fiziksel olarak yıpransa da oyununun zirvesine çıkan ve All-Star statüsünü bütün lige kanıtlayan bir adam. Ama onun gelişinden bahsederken bir anda Cavaliers’ın Warriors karşısına artık daha güvenli çıkacağını düşünmemek lazım. Zira Kyrie potansiyel olarak da şu ana kadar gösterdikleriyle de selefine göre çok daha iyi bir oyuncu. Thomas’ın fiziksel olarak boyu nedeniyle daha fazla yıpranması, atletikliğinin ömrünün çok daha kısa olması ve play-off’larda henüz en büyük sahneye imza atamaması handikapları. Ama Isaiah aşağı yukarı 20 sayı-5 asist yapabilecek, LeBron’un liderliğini rahat bir şekilde kabullenecek, savunmada Kyrie’den çok çok daha kötü durmayacak ve bu geçişin beklenenden daha az sancılı olmasına katkıda bulunacak bir adam. Bir avantajı da geldiği sistemin ona öğrettikleri.
Zeke, skoru öncelikli tutan bir oyun kurucu olsa da bir Brad Stevens takımından geliyor ve son yıllarda topu başkalarına verip topsuz oyunda var olmayı öğrendi. Mesela geçen yıl Celtics’te çoğu hücum yüksek posttan oyun kuran Al Horford’ın elinde başlıyordu. Thomas o sistem içerisinde Avery Bradley gibi isimlerle birlikte arka kapıları kullanmayı, rakip savunmanın kafasını karıştıran koşular yapmayı kavradı. Şimdi, topun LeBron’un elinde olacağı bir sistemde buna çok daha fazla ihtiyacı olacak. Şu anki Cavs, bütün James takımları içinde en hareketli, dış şuta yönelik ekip ve bu ortamda savunmanın dikkatini eskisi kadar üzerinde hissetmeyecek olan Isaiah için yeni skor kanalları açılacak. Bu kanallara ulaşırken de eskisi kadar yıpranmayacak.
Yine de bu takası “Kyrie mi Isaiah mı?” üzerinden konuşmak saçma olur. Zira o sorunun yanıtı dünyanın her tarafında aynıdır: Kyrie. Cleveland pazarlık masasına otururken bu yüzden dezavantajlıydı zira ortada hâlihazırda gitmek isteyen ve asla tam olarak yeri dolmayacak bir süper yıldız vardı. Esas bu şartlar altında alabildikleri yan parçalar onlar için çok kıymetli. Zira Indiana Pacers ve Chicago Bulls için korkunç biten Paul George ve Jimmy Butler takaslarının bize bir kez daha gösterdiği şey, NBA’de artık yıldız takası yapmanın çok da kolay olmadığıydı. Bir dönem parmakla gösterilen Pau Gasol takası artık sıradan bir anlaşmaya dönüştü. Lakin Cavs, karşısındaki takımın Boston Celtics olmasını burada çok iyi kullandı ve Jae Crowder gibi harika bir savunmacıyı, Cavs sisteminde iyice parlayacak bir sabit şutörü ve harika bir kontratı kadrosuna kattı. Crowder geçen sene savunduğu rakipleri bire bir kaldıkları pozisyonlarda yüzde 32 şut yüzdesinde tutmayı başarırken boş kaldığı pozisyonlarda yüzde 66 efektif şut yüzdesi tutturdu. Bu, Warriors finalinin başlangıcında savunma yumuşaklığı iyice ayyuka çıkan takıma sertlik kazandıracak bir hamle ve Crowder’a önümüzdeki üç senede 6.7, 7.3 ve 7.8 milyon dolar ödenecek olması her şeyi daha değerli kılıyor.
Pazarlık masasında Cleveland’ın çok farklı parçalar istediği birkaç gündür yazılıp çiziliyordu. Thomas’ın yanına Jaylen Brown, Jayson Tatum gibi genç yıldızları eklemeye çalışmışlar ama Boston Celtics genel menajeri Danny Ainge, mantıklı olarak geleceklerini epey yukarıda gördüğü iki ismi elinden çıkarmak istememiş. Bunun karşılığında cimri olarak eleştirildiği bir başka konuda taviz verdi ve Brooklyn Nets’ten gelen 2018 NBA Draft’ı ilk tur hakkını Cavs’e yolladı. Bu parça, takasın gelecekte hatırlanma şeklini değiştiren taraf olabilir. Zira LeBron’un kararı yüzünden sürüncemede olan, “Bugün mü yarın mı?” sorusu arasında sıkışan takım için o draft sırası ileride çok mühim olacak. 2017’den de daha derin olduğu konuşulan 2018 NBA Draft’ında gelebilecek olası bir ilk üç sıra, takımın -LeBron gittiği takdirde- yeni rotasına farklı bir yol çizebilir. Ainge’in bu kadar çekingen olduğu bir konuda sonunda adım atmasının da muhtemelen şöyle bir nedeni var. D’Angelo Russell ve Allen Crabbe’i yaz aylarında kadrosuna katan, koç Kenny Atkinson önderliğinde dağınıklığın içinde ilginç bir basketbol oynayan Nets bu sene beklentilerin üzerine çıkabilir. Yani, kadrolarına baktığınızda hâlâ ortada büyük bir tecrübe ve yetenek eksikliği olduğunu görüyorsunuz ama Doğu Konferansı’nın dibindeki o kıyasıya “Kim daha korkunç?” mücadelesinde birkaç takımı altlarına alabilmeleri mümkün. Bu da Cavs’e giden hakkın sanıldığı kadar yukarıda sonuçlanmamasına neden olabilir.
Sonuç olarak, Cavaliers bu krizden olabilecek en iyi şeyi çıkardı gibi. Paul George ve Eric Bledsoe’yu Cavs’e getirecek senaryonun yaz başında çöpe atıldığını düşünürsek Boston Celtics’ten aldıkları hiç de fena bir paket değil. 10 yıl önce bir emlak firmasında çalışan 34 yaşındaki yeni genel menajer Koby Altman’ın bu ortamdan bir kazanç çıkarması ve bunu yaparken de takımın ödediği lüks vergisini 19 milyon dolar aşağı çekmesi de güzel bir başlangıç hamlesi.
Boston Celtics
Danny Ainge, 2017 yılını “Hayır” diyerek, internette eleştirilerin merkezi olarak ve oğlunun smacı altında ezilerek geçirdi. Paul George ve Jimmy Butler gibi isimlerin el değiştirdiği bir yazda, sunulabilecek değerli parçaları ve draft hakları olan Celtics genel menajerinin neden suskun kaldığı bir türlü anlaşılmadı. Ama Ainge, yaz sonu netameli bir sürecin sonunda Gordon Hayward’ı kadrosuna kattığında işler değişti. Celtics belki hâlâ Golden State ya da Cleveland seviyesinde değildi fakat organizasyonun yeni rotası belli olmuştu. Avery Bradley’nin Detroit Pistons’a gidişi üzücüydü ama kontratının son yılında oluşu bu hamleyi zorunlu kılıyordu. Lâkin siyasette olduğu gibi NBA’de de 24 saat bile çok uzun bir süre ve Boston, Kyrie’nin takasını istemesiyle birlikte bir kez daha kendisini NBA kulislerinin en başında buldu.
https://twitter.com/danielrainge/status/889273692185915393
NBA’de son yıllarda herkes hesaplarını Golden State Warriors ve Cleveland Cavaliers üzerine yapıyor. Üç yıldır arka arkaya final oynayan iki takım, ligde daha önce yapılmayan bir şeyi başardı ve olağanüstü bir ‘trilogy’ yarattı. Kevin Durant’in üçüncü maçının sonundaki muazzam üçlüğü olmasa belki 2017 NBA Finalleri de uzayabilir ve unutulmaz bir başka seriye ev sahipliği yapabilirdi. Ama ne olursa olsun, Warriors ve Cavs dışındaki takımlar lige baktıklarında hep aynı şeyin içerisinde sıkıştı. Bir yandan bunun neredeyse olasılıksız olduğunu bilseler de bugün, bu hafta, bu yıl kazanmak istediler, bir yandan da gündelik amacın peşinden koşarken planlarından ve potansiyellerinden ödün vermek istemediler.
Aslında, Celtics yönetiminin eleştiri yağmuru altına tutulduğu George ve Butler vakaları da, fazla parça verdiği yönünde yorumlar aldığı Irving hamlesi de aynı şeyi gösteriyor. Boston Celtics’in başta o muhteşem Brooklyn Nets takasından başlayarak yaptığı hamleler ve biriktirdiği parçalar hem avantajı hem de laneti. Zira Boston ile masaya oturan bir takımın, normalden çok daha iştahlı olması normal. O yüzden Indiana’nın George, Chicago’nun Butler karşısında verdiklerine bakarak “Boston çok daha iyisini verebilirdi” demek belki de anlamsız. Evet, verebilirlerdi ama muhtemelen pazarlıklar başka türlü işliyor ve burada o ilk aklımıza gelen basit matematik işlemiyor.
Peki, şimdi, Kyrie Irving’in gelişiyle Boston Celtics kendisini hangi noktaya koydu? Önce, bugünden bakalım. Irving, LeBron’un yanında Cleveland’a tarihinin en büyük başarısını getiren yıldız ve spor tarihinin en unutulmaz finallerinden birine son noktayı koyan şutun da sahibi. Yaratıcılığı, potansiyeli, tıpkı rakip savunmanın arasına daldığı penetreleri gibi sınırsız ve top ondayken asla işlerin nereye varacağını bilemiyorsunuz. Şimdi, büyük ve yeniden zirveye dönmek isteyen bir pazarın efsanesi olmaya çalışacak. Yanında, muhtemelen onun liderliğini kabullenecek Gordon Hayward gibi bir başka süper yıldız olacak ve Irving, kariyerinde ilk kez NBA seviyesinde de deha olarak görülen bir koçla çalışacak. Ayrıca, üç senede bir bütün organizasyonu değiştiren Cleveland’dan sonra Boston’da çok daha istikrarlı bir yapıya kavuşabilir. Yani, Celtics ve Irving birlikteliği, her açıdan alınmaya değer bir riskti ve Danny Ainge’in bu pazarlıktan daha çok zararlı çıktığını söylemek mümkün değil. Geçen seneki kadrodan sadece dört oyuncunun kalması (Al Horford, Jaylen Brown, Marcus Smart ve Terry Rozier) istikrarından bahsettiğimiz bu yapıda dezavantaj olarak görülebilir ama Brad Stevens’ın elindeki malzemeden her zaman maksimum katkıyı çıkaran koç olması burada en güvendikleri şey. Biraz dağınık başlayabilirler, Stevens süre isteyebilir, bilhassa savunma rotasyonunu ve hücumdaki akıcılığını oturtmak için epey kafa patlatabilir ama sonuçta play-off zamanı geldiğinde ortaya kimliği olan, değerli bir takım çıkacaktır.
Boston seyircisi, son yıllarda Isaiah Thomas ile büyük bir duygusal bağ kurmuştu. Bilhassa Thomas’ın kız kardeşini kaybettikten iki gün sonra çıktığı o maçta yaşananlar, kolay kolay unutulacak gibi değil. Yarım asırdır Boston takımlarını destekleyen ünlü spor yazarı Bill Simmons da takas sonrası yaptığı podcast’te bunun Boston tarihinde yapılmış en ilginç hamlelerden biri olduğunu vurguladı. Ona göre, uzun süredir böylesine sevilen bir kahraman şehirden takas edilmemişti. Ama spor acımasız ve bireylerden beklediğimiz sadakat gibi duyguların çoğu zaman aslında ne kadar anlamsız olduğunu böyle hamlelerde anlıyoruz. Aynı podcast’te The Ringer ekibinin vurguladığı gibi bu da bir iş ve bütün işler gibi kendine has bazı kuralları var. Onlar arasında maalesef duygusallık en başta değil. Celtics yönetimi, Thomas ile ne kadar büyük bir bağ kurulduğunu bilse de Kyrie Irving fırsatını tepmek istemedi. Ayrıca, kontratının son yılına giren ve gelecek yaz yüklü bir anlaşmaya imza atmak isteyen Thomas’ın değerinin bir daha bu kadar yukarıda olmayacağını biliyordu.
Bundan sonrası için bakıldığında Boston, takasın kaybedeni olarak ilan edildiği o Nets draft hakkını Doğu Konferansı’ndaki en büyük rakibine verse de hâlâ değerli draft haklarına sahip. 2017 NBA Draft’ında bir numaralı seçim hakkını, üç numaralı seçim karşılığında Philadelphia 76ers’a veren Boston, o takastan bir draft hakkı almayı başardı. Ya Los Angeles Lakers’tan gelen 2018 NBA Draft’ı ilk tur hakkı ya da Sacremento Kings’ten gelen 2019 NBA Draft’ı ilk tur hakkı Boston’ın olacak. Ayrıca, 2019 ya da 2020 NBA Draft’ında geçerli olacak olan Memphis Grizzlies ilk tur hakkı da yine Ainge’in ve Boston taraftarı Socrates editörü Ali Çolak’ın elini ovuşturuyor.
Sonuçta, Boston Celtics bugünkü gelişimini farklı bir noktaya çekerken gelecekteki umutlarından da olmadı. Cimri olarak girdikleri yazı, riskli ve hırslı olarak noktaladılar ve bir anda kadro iskeletlerini baştan aşağı değiştirdiler. Hâlâ Golden State Warriors’ın gerisindeler ama Doğu’daki rakipleri Cleveland Cavaliers’a bir adım daha yaklaştıkları gerçek. LeBron James faktörü şu an, her şeye rağmen Cavs’i favori olarak gösterse de iki taraf da takastan kendileri açısından önemli kazançlarla çıktı. Kazan-kazan diyebilir miyiz? Muhtemelen.
Boston Celtics, tıpkı Houston Rockets gibi NBA’in tepesindeki dengeyi sarsmak istiyor. İki takımın da hedefi üçlemeyi dörtlemeye çevirtmemek olacak. Dünyanın düz olduğuna inandığını açıklamasıyla bir anda popüler kültürün tepesine oturan Kyrie, komplo teorilerine duyduğu ilgi ve emekli olduktan sonra bir komün kurmak istediği şeklindeki açıklamalarıyla bir Ayşe Arman röportajının ya da Fatih Altaylı programının öznesi olmayı hak ediyor. Ama o günler gelene dek, sebep olduğu bir hamleyle NBA’in çehresini değiştirmeyi başardı. Yeni sezon, 17 Ekim’de Cleveland Cavaliers-Boston Celtics maçıyla açılacak. Düz ya da yuvarlak, NBA bu gezegende her zaman kazanmasını biliyor.