Lamar Odom, başarılı sayılabilecek bir kariyerin ardından birkaç yıldır özel hayatında yaşadığı sorunlarla gündemde. 2009 ve 2010’da iki sezon üst üste şampiyonluğa ulaşan Los Angeles Lakers takımının önemli parçalarından biri olan 37 yaşındaki eski basketbolcu, 2015’te Nevada’da bilincini kaybetmiş halde bulunmuştu. Komaya giren ve uzun süre hastanede tedavi gören Odom; kokain bağımlılığını, koma sürecini, annesini ve oğlunu kaybettiği anları The Players Tribune sitesi için kaleme aldı.
Yazıyı, hayat destek ünitesinde gözünü açtığı ilk anı betimleyerek açan Odom, o saniyeleri “Nevada’daki hastane odasında uyandığımda hareket edemiyordum. Konuşamıyordum. Kendi vücudumun içine hapsolmuştum. Boğazım feci halde acıyordu. Aşağı doğru baktığımda ağzımdan tüpler çıktığını gördüm. Elbette panikledim” şeklinde aktarıyor.
Kendisini o hastane odasına sürükleyen süreçte bağımlılığının tavan yaptığını itiraf eden Odom, “Hayatımın o noktasında her gün kokain almaya başlamıştım. Neredeyse boşluk bulduğum her an, kokain alıyordum. Kontrol edemiyordum. Kontrol etmek istemiyordum” sözleriyle içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi ortaya koyuyor.
Orijinal halini şu adresten okuyabileceğiniz yazıdan öne çıkan bazı bölümler ise şu şekilde:
“Kokain, sizi asla yapmayacağınızı düşündüğünüz şeyler yapmaya zorlar. Sizi farklı bir insan haline getirir. Kendi kendinize ‘Ben nasıl bu hâle geldim?’ diye soracağınız durumlar içine sokar.”
“12 yaşındayken, annem hastalandı. Kolon kanseri olduğunu biliyordum ama durumun ne kadar kötü olduğunun farkında değildim. Beni korumak için hastalığının boyutunu gizli tutmuştu. Bir süreliğine hastaneye yatırıldığını hatırlıyorum. Onu ziyarete gittiğimde sanki küçülmüştü. Ortadan kayboluyor gibiydi…
O zamanın altından kalkabildiysem bu, büyükannem ve basketbol sayesindedir. Bu iki şey beni korudu. Annemin öldüğü gün, doğrudan basketbol sahasına gittim. İstediğim tek şey buydu. Benim için bir kaçıştı.
Etrafta annemin ölüm haberi yayılıyordu ve insanlar basketbol sahasının etrafında toplanmaya başladı. Git gide sayıları arttı. Bir süre sonra, tüm sokak benimle birlikteydi. Her şey yoluna girecek diye düşündüm. Büyükannen yanında, mahallen yanında, Tanrı yanında. Bu yüzden devam et. Alış buna. Takım elbiseni giyip o yaşlı adamın elini sıkacağın (draft) güne kadar çalışmaya devam et.
Gördüğünüz gibi, 10 yaşımdan beri kafamın içinde bu görüntü vardı. Daha o günlerden David Stern’ün podyumda adımı okuduğunu, hangi takıma gideceğimi söylediğini ve aile üyelerimi öptüğümü görebiliyordum.”
“Miami’de bir yaz tatilinde olduğum 24 yaşıma kadar kokain kullanmamıştım. Keşke, denememin arkasında bir sebep olduğunu söyleyebilseydim. Ama yoktu. Aptalca bir karardı sadece. Hayatımı bu şekilde etkileyeceğini bilseydim, denemeyi düşünmezdim bile. Asla. Ama yaptım. Hayatımı değiştirecek bir kararmış…”
“2006 yazında, hayatımı değiştiren bir telefon aldım. Tüm gece partilemiş, eve dönmemiştim. O Oğlum Jayden o dönem altı aylıktı. Evde, beşiğindeydi. Onun yanında, evde olmalıydım. Ama dışarıda, ne yapıyorsam yapıyordum.
Sabah erken saatlerde annesi aradı. Panik içindeydi. ‘Sakin ol, sorun ne?’ dedim.
‘Jayden… uyanmıyor’ dedi.
‘Uyanmıyor mu?’
‘Evet, ambulans geldi, onu hastaneye götürüyorlar.’
Manhattan’daydım. Arabayla Long Island’a sürmek zorundaydım. Hastaneye vardığımda, doktorlar “Cevap vermiyor. Öldü” dediler.”
“Galiba uyuşturucuyla ilgili her şey o noktada ivmelenmeye başladı. Bilinçsizce hatta. O anda neden bunu yaptığınızı bile bilmiyorsunuz. Bilinçsizce düşünüp, içinden geçtiğiniz travmadan ötürü kendinizi bir bağımlı haline getiriyorsunuz.
Özellikle kokainde, önce bir yükseklik, sonra ise duygusal bir çöküş vardır. Bir roller coaster gibi. Yükselir, sonra inersiniz. Yukarı, aşağı, yukarı, aşağı. Kullandıktan sonra, utanırsınız. Bunu yapmamanız için sahip olduğunuz tüm sebepleri düşünürsünüz. Sonra döngü bir daha başlar.”
“Yıllar geçip 30’larıma geldiğimde, kariyerim inişe geçmişti, işler kontrolden çıkmaya başladı. 32-33 yaşıma geldiğimde, sürekli kafayı bulma derdindeydim. Tek isteğim buydu. Ve ortalık cehennem gibi kararmaya başladı.”
“İçinde bulunduğum en karanlık yerlerden biri, hatunun biriyle kafayı bulduğum bir motel odasıydı ve o dönemki karım kapından içeri girmişti. Bu inebileceğim en dip noktaydı.
Her şeyden önce, bir moteldeydim.
Motel.
Ben bir milyonerim. Jamaica, Queens’den çıkıp iki NBA şampiyonluğu kazandım. Ve şimdi, rastgele biriyle kokain kullandığım bir motel odasındaydım. Sadece o kızla kafayı bulmak istiyordum ve gidecek başka bir yerim yoktu. Onu eve götüremezdim. Aşağılığın tekiydim. Kendimi savunabileceğim bir şey yok. Özür yok. Saçmalık yok. Tek gerçek bu.”
“Uçkurum ve bağımlılığım yüzünden, hiçbir zaman bulunmak istemeyeceğiniz yollara girdim. Birçok harika insan, bu noktada yanılgıya düşebilir. Benim hikâyemi duyup, bunun asla kendi başlarına gelmeyeceğini düşünen birçok genç vardır muhtemelen. Dokunulmaz olduğunu sananlar…
Kimse dokunulmaz değil. Bu hayatta kimse, acıya bağışıklık kazanmış değil.”
“Kızım Destiny 18 yaşında. Güzel ve zeki biri… Yeniden konuşabildiğimde, açık ve net şekilde ‘Baba, yardım almalısın ya da seninle bir daha asla konuşmam.”
“Artık ayığım. Ama bu, her gün yaşadığım bir çile. Bir bağımlıyım. Her zaman da bir bağımlı olarak kalacağım. Öylece çekip gidecek bir şey değil. Demek istediğim, şu saniye bile kafayı bulmak istiyorum. Ama burada çocuklarımla olmak istiyorsam bunu yapamayacağımın farkındayım.”
“Ölümle el sıkıştım… Cenazem iyi bir törene sahne olur ve uzun süredir birbirini görmemiş bir sürü insan muhtemelen orada buluşur. Ama henüz bunun için erken.”
“Artık her sabah kalktığımda, bazı fotoğraflara bakıyorum.
Gidenlerin fotoğrafları… Annem, büyükannem, oğlum Jayden, en iyi arkadaşım Jamie.
Ve hâlâ burada olanların… İki güzel çocuğum.
Birkaç dakika onların yüzlerine bakıyorum… Bu, hayatın neden ibaret olduğuna dair bir hatırlatma gibi. Sevgi dolu hissediyorum. Enerjik hissediyorum. Sevgiyi hissediyorum. Tüm bunlar, günün geri kalanını atlatmamı sağlıyor.
Tıpkı vitamin alıyormuşum gibi.”
Çeviri: Buğra Balaban