Socrates Web Beta v1.0

 
Futbol Basketbol Tenis Bisiklet Diğer Sporlar

Saha DışıOfisten Öneriler #15

Socrates ofisinde ne okunuyor, ne dinleniyor ve ne bekleniyor? Her pazar bir editör kendi seçkilerini yazıyor. Bu hafta sıra İlhan Özgen'de...

Ne İzledim?

I Scored A Goal In the World Cup Final adından da anlaşılacağı gibi Dünya Kupası finalinde gol atan futbolcuların, o büyülü saniyeleri anlattığı bir ESPN belgeseli. ‘1982 bağımlısı’ olarak Marco Tardelli ve Paolo Rossi’nin anlattıkları yüzümde tebessüm bıraksa da bana göre kupa tarihinin en dominant finalini oynayan 1970 Brezilyası’nın İtalya’yı yıkan golcüleri de epey ilgi çekici şeyler söylüyor. Favori finaliniz hangisiyse, skoru belirleyen kahramanlarını dinleyin derim.

La Prima Cosa Bella, adını 1970’lerde Nicola Di Bari’nin söylediği şarkıdan alan 1970 İtalya’sından başlayarak 2000’lere uzanan bir film. Ünlü olmak isteyen ve bu nedenle kocasından devamlı şiddet gören Anna’nın iki çocuğunu alarak evi terk etmesi, oğlu Bruno ile aralarının açılması ve ilerleyen yıllarda sorunlu bir hayat yaşayan Bruno’nun zorla da olsa tekrar annesiyle bir araya gelmesi anlatılıyor. Yine bir yakın dönem belgeseli kıvamında olan La Meglio Gioventu kadar İtalya siyasal ve sosyolojik tarihine göndermeler olmasa da akış ve konu beni etkiledi.

Hiçbir zaman dizi bağımlısı olamasam da TRT Arşiv açıldıktan sonra eski Türk dizilerine merak sarmadım desem yalan olur. İlk polisiyelerden İz Peşinde ve ülke dizi tarihinin mihenk taşı olarak görülen Kartallar Yüksek Uçar’ı tekrar izlemek güzel ama benim favorim başka: Yıldızlar Gece Büyür. Senaryosunu Attilâ İlhan’ın yazdığı, müziğini Cahit Berkay’ın yaptığı dizide 1980’lerle birlikte değişen Türkiye ve eski İstanbul kültürü, çok iyi yazılmış karakterler ile harika anlatılıyor.

Ne Dinledim?

Geçtiğimiz haftalarda bir arkadaşımın tavsiyesiyle dinlemeye başladığım İsveçli deneysel grup Goat’tan kopabilmiş değilim. Doğu ezgileri ve saykodelik rifler kullanan grup, canlı performansları ve kostümleriyle de ilgi çekiyor. ‘İsveçli Babazula’ Goat’un Requiem albümünü veya 2015’te Glastonbury’deki performansını izlemenizi tavsiye ederim.

Ne Okudum?   

İsmail Karali, ülke futbol tarihinin sık rastlanılmayan isimlerindendir. Futbolun oynanışı ve yönetilişine dair üzerine düşünülmesi gereken fikirleri olan Karali, kafasındakileri 1986 yılında yayımlanan Prangasız Tutsaklar: Sporun Romanı adıyla kitaba dökmüş. İsimlerde ufak oynamalar yaparak futbol kariyeri boyunca yaşadığı -birçoğu gerçek- olayı kaleme alan futbol adamının eserinde; ülke futbolunda yaşananlar, Karadeniz kıyısında antrenörlük yapan İbrahim Karaca’nın başından geçenler ile anlatılıyor.

Hala okumakta olduğum iki kitap var. İlki, Gündüz Vassaf’ın yazdığı Cehenneme Övgü-Günlük Hayatta Totalitarizm. Günlük hayatta karşımıza çıkan kavramları, farklı ve düşündürücü bir açıdan değerlendiren Vassaf’ın bu kitabı, fikirlerini aldığım birkaç okuru için ‘en iyi eseri’ mertebesinde. Özgürlük Cehennemdir ve  Seçmeme Özgürlüğü kısımları beni de etkileyen bölümler…

Henüz bitmeyen ikinci kitap, ressam ve yazar Malik Aksel’in yazdığı, 1977’de yayımlanan İstanbul’un Ortası. Eski İstanbul’un kültürel yaşamını anlatan Aksel, büyük yangınlardan tiyatrolara, mimariden kantolara kadar ağırlıklı olarak Osmanlı dönemindeki Suriçi’ni okurlarına sunuyor. Özellikle benim gibi Suriçi ve eski İstanbul meraklısı iseniz kaçırmayın.

Ne Bekliyorum?

Uzun süredir transfer döneminin ‘şamata’ objesi olan Serie A, yeni sezona şimdiden sansasyonel bir giriş yaptı diyebiliriz. Bu satırları yazarken, Leonardo Bonucci’nin Milan’a transferinin açıklandığını düşünürsek, bizi daha nelerin beklediğini kestiremiyoruz. Federico Bernardeschi ve Andrea Belotti büyük kulüplere gidecek mi ya da Milan yeni çılgınlıklar yapacak mı göreceğiz.  Serie A’da eski rekabet ortamına kavuşacak mıyız ve bu potansiyel çekişme Avrupa Kupaları’ndaki takım performanslarını nasıl etkileyecek merak ediyorum.

İlginizi çekebilecek diğer içerikler