LaVar Ball, çok konuşmayı her zaman sevdi. İsmi ulusal basında sıklıkla geçerken ya da kendisine yalnızca yerel gazetelerde küçük kutular ayrılıyorken… Hatta biraz daha geriye gitmek gerekirse üniversite yıllarında bile böyleydi; hem Amerikan futbolu hem de basketbol takımlarının formasını terletirken kelimelerini oldukça cömert kullandı. Sık sık geleceğe dönük cüretkâr tahminler yapmaktan da geri durmadı. Ama hakkını teslim etmemiz gereken bir konu var: İddialı sayılabilecek birçok öngörüsünün altından başarıyla kalkmayı da başardı.
Bundan yaklaşık 20 yıl önceki kısa monoloğu, bugünlerde adını daha büyük puntolarla görmemizi sağlayan yolculuğun ilk adımıydı. Tam ondan bekleyeceğimiz üzere patavatsızca lafa girmişti. Parkeye doğru ağır adımlarla gelen, üniversitenin kadın basketbol takımında forma giyen Tina Slatinsky’nin karşısına geçip “Birlikte neler yapacağız bilmiyorum ama bir şeyler yapacağımız kesin” demişti. Hayatınızda ilk kez karşılaştığınız biriyle bir birlikteliğe başlamak için en ideal cümleyi sarf etmediği konusunda çoğu kişi hemfikir. Ancak bugün LaVar, kolej aşkı Tina’yla evliliğinde 20 yılı geride bırakmış durumda.
Sporcu ailelerin çocuklarının spora yatkın olmasında şaşılacak bir şey yok. Hele ki biri iki metrelik, diğeri ise yaklaşık 1.85’lik boy uzunluğuna sahip bir çiftin çocuklarından bahsediyorsak… LaVar Ball, evlatlarına başka seçenek bırakmamaya kararlıydı. Daha üç-dört yaşlarında çocuklarının ellerine basketbol topunu veren Ball kendini, onları yeni bir oyun felsefesiyle büyütmeye adadı. Bu yapıya göre; şutların kalitesi, kullanıldığı mesafeden çok o şuta ne kadar çalıştığınızla ilgiliydi. Hatta The Ringer’dan Danny Chau’ya verdiği röportajda, yakınınızda bir savunmacı yoksa ve o şut mekaniğine yeterince çalıştıysanız 10-12 metreden kullanılan bir şutun el üstünden atılacak sıradan bir üç sayılık atıştan daha iyi olduğunu söylemekten geri durmayacaktı.
Ball Kardeşler, şu ana kadar babalarının çizdiği bu yolda dikkatleri yeterince üzerlerine çekmeyi başardı. Geçtiğimiz yıl Lonzo, LiAngelo ve LaMelo üçlüsünün Chino Hills Lisesi’nde bir arada oynama şansı bulması, LaVar Ball için de hasat zamanı anlamına geliyordu. Yılların emeğini boşa çıkarmayan üçlü, oynadıkları 35 maçı da kazanıp takımlarını namağlup şekilde eyalet şampiyonluğuna taşıdı. 32 dakikalık lise maçlarında tam 18 kez 100 sayı barajını geçen ‘Ball laboratuvarı’ bu alanda eyalet rekorunu da egale etti. Lise basketbolu, bu yüksek tempoya hazır değildi. Alınan bir savunma ribaundu, sıkça rakip yarı alana yollanan uzun menzilli bir pasa dönüşüyordu. Savunmanın çoktan yerini aldığı durumlarda ise üç sayılık atış denemeleri için Ball Ailesi üyelerinin rakip yarı sahaya geçmeleri yeterli oluyordu.
Tüm bu kaotik yapı içerisinde eleştiriler de yok değildi elbette. Kardeşlerin savunmayı hiç önemsemediklerini ve kolej basketboluna adım attıklarında işlerin onlar için bu kadar kolay olmayacağını söyleyenlerin sayısı çoğunluktaydı. Bu sezon Chino Hills’teki ikinci sezonunu geçiren 15 yaşındaki LaMelo Ball’un 92 sayı kaydettiği maçın görüntüleri interneti kasıp kavurdu ama videoyu izleyenler, küçük kardeşin özellikle de ikinci yarıda neredeyse hiç savunmaya dönmediğini gördüler. Hâl böyle olunca, Ball büyüsünün bir illüzyon olduğunu düşünenlerin sayısı da azımsanamayacak bir düzeye erişti.
Bu sezon UCLA formasıyla kolej basketboluna adım atan Lonzo’nun beklentilerin çok üzerinde bir performans göstermesi ise şüphecilerin bir kısmını ikna etmeye yetti. Geçtiğimiz yıl hücum verimliliğinde 117. sırada yer alan UCLA, Lonzo önderliğinde bu listenin zirvesindeki okullardan bir tanesi. Sene başında şampiyonluk favorileri arasında gösterilmeyen UCLA ilk 26 maçından 23 galibiyet çıkarınca, Nisan ayındaki NCAA dörtlü nali için en önemli adaylardan birine dönüştü. 1.98’lik oyun kurucunun pas odaklı oyun tarzı UCLA’in yüksek tempolu basketboluyla birleşince, Lonzo da asist krallığı yarışında ilk sıraya oturdu. Şubat ayı itibarıyla yapılan tahminler, 2017 NBA Draft’ında ilk üç sırada seçileceğini öngörüyor.
Zaten LaVar Ball’un da üç çocuğu için biçtiği hedef, kolejde tek yıl geçirdikten sonra NBA’e adım atmaları. Bunu ulusal basının mikrofonlarına söylemekten çekinmiyor. Ailenin skorer kimliğiyle öne çıkan ismi, 18 yaşındaki LiAngelo Ball da önümüzdeki yıl UCLA’de abisinin boşluğunu doldurmaya çalışacak. Çok farklı oyun tarzlarına sahip olduklarını anlamak için, LaVar Ball’un LiAngelo’yu bir maç oyun kurucu oynatması yetmiş. Eline geçen her topu potaya salladığını görünce, LiAngelo’yu dağıtıcı rolünde kullanmaktan vazgeçmiş. LaMelo ise, babasına göre bu üçlünün en iyisi olacak. 11 yaşındayken 17 yaş altı turnuvalarında abileriyle oynamaya başlayan küçük kardeş, upuzun kollar arasında bloklardan kaçabilmek için şut menzilini iyiden iyiye genişletmiş. Herhangi bir Chino Hills maçında orta sahanın bir adım içerisinden şutlar denediğini görmek, artık kimsede şaşkınlık yaratmıyor. Neredeyse her hafta, benzer şutlarına ait videolar sosyal medyada paylaşılıyor. LaMelo’yu UCLA formasıyla görmek için ise 2019 yılını bekleyeceğiz.
Ball Kardeşler, yarattıkları bu havayla babalarının iddialı açıklamalarına her geçen gün bir yenisini eklemesine de önayak oldular. Mesela bir gün çıktı ve çocuklarını “Elbet Michael Jordan’ı da birilerinin geçmesi gerekecek. Bu neden siz olmayasınız ki?” şeklinde cümlelerle motive ettiğini söyledi. Bir başka konuşmasında ise Lonzo Ball’un Stephen Curry’den daha iyi olacağını iddia etti. Lonzo’nun oyun tarzını Jason Kidd’e benzetenlere “Bence Magic Johnson’ın şutu olan versiyonu” dedi. Çizgiyi aştığını düşünebilirsiniz ama LaVar Ball, zaten hiçbir zaman o çizgilerin içerisinde değildi. Çocuklarının bugün geldikleri nokta da -iyisi ve kötüsüyle- bu sıra dışılığın bir sonucu.
LaVar Ball bugünlerde, UCLA’in bu sezon NCAA şampiyonu olacağını iddia ediyor. Las Vegas’ın bahis uzmanlarına göre, şampiyonluğun en büyük favorisi UCLA değil. Elbette bu durum onun ilk kez karşılaştığı bir denklem de değil. Daha önce sayısız kez beklentilerin karşısında saf tutmuş ve yer yer haklı çıkmayı başarmıştı. Şimdi, ihtimaller denizine oltasını bir kez daha sallıyor. “Bu kez dolu çekebilecek mi?” sorusunun cevabı içinse 3 Nisan gecesini beklememiz gerekiyor.
*Bu yazı, Socrates Dergi‘nin Mart 2017 sayısında yayımlanmıştı.