Çoğu ada gibi, Man Adası da sakin bir yer. İrlanda Denizi’nin ortasında yer alan kara parçası, yaklaşık 80 bin kişiye ev sahipliği yapsa da adanın büyük bir kısmında yerleşim alanı bulunmuyor. Britanya’nın yağmurlu havasının getirilerinden yeşil doğa, burada hâkimiyetini insanlara bırakmış değil. Yerleşim alanları küçük ve tek tük evlerden oluşuyor. Adanın muhteşem doğasını saran dar yolların günlük mesaisi de genelde birkaç araçtan ibaret. Onlar da huzuru bozacak kadar rahatsız edici değil. Hız, adada pek de yeri olmayan bir kavram. Yılın iki haftası hariç.
Melankolik düzeyde huzur dolu bu ada, her yılın mayıs ya da haziran aylarında dünyanın en tehlikeli spor organizasyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Isle of Man TT, 1900’lerin başında Britanya’daki yarış yasağından kaçan bir grup motosiklet sever tarafından başlatılan bir gelenek. Günümüze kadar uzanan yarış, barındırdığı tehlikeler nedeniyle benzerine az rastladığımız bir spor organizasyonu. Bu kadar tehlikeli olmasının en önemli nedeni ise çoğu motor sporları yarışının aksine, pistte değil de normal yollarda yapılıyor olması. Üstelik burada, kum havuzları ya da lastik bariyerler gibi önlemler yok. Saatte 300 kilometre hızla giden motorları, yoldan çıkmaları hâlinde bahçe duvarları, kaldırımlar ve telefon kulübeleri gibi tehditler bekliyor.
Durum böyleyken yarışta bugüne kadar yaklaşık 250 kişinin hayatını kaybetmesi kimseye şaşırtıcı gelmeyecektir. 2015’teki yarışı yerinde takip eden ABD’li spor yazarı Raphael Orlove da bu durumu şöyle açıklıyor: “Bir noktadan sonra, burada ne kadar insanın öldüğüne şaşırmıyorsunuz. Asıl şok, ne kadar insanın hâlâ hayatta olduğu.”
Can kayıplarının tamamı sürücülerden oluşmuyor tabii. Evinizin önünden geçen bir bisiklet yarışını izlemek keyiflidir ama ne bir piste ne de tribünlere sahip Isle of Man TT’yi izlemek, ‘biraz’ daha tehlikeli bir aktivite. Bu tehlike, yarışın tarihi boyunca birçok seyircinin hayatına mal olmuş ve muhtemelen de olmaya devam edecek. Zira güvenlik sorunları nedeniyle eleştiriler alan yarış, bir yandan da hem ada hem de motosiklet kültürünün önemli bir parçası. Öyle ki bir dönem MotoGP takviminde bile yer almış.
Şimdilerde Büyük Britanya Motor Sporları Federasyonu tarafından organize edilen Isle of Man TT, beş farklı klasmandaki yarışlardan oluşuyor. İki hafta süren organizasyonun ilk haftası antrenmanlarla geçerken ikinci haftanın beş gününde katılımcılar, en azından bir TT yarışı zaferine ulaşabilmek için zamana karşı yarışıyor. Beş klasmandan birinde bile kazanmak, motor sporlarında elde edilebilecek en prestijli başarılardan. Elinizde birden çok fırsat olsa da bunu yapmak o kadar kolay değil. Kazandığınızda elde ettiğiniz ödül (yaklaşık 20 bin sterlin), hayatınızı riske atmanıza değmeyecek kadar az.
Kazanma hissi, bu yarışın katılımcılarına hitap eden tek şey. Hiçbiri Man Adası’na giden vapura banka hesabını düşünerek binmiyor. Yaşanan ölümlere rağmen Isle of Man TT’nin hâlâ ve güçlenerek devam etmesini sağlayan da bu aslında.
*Bu yazı ilk olarak Socrates’in Mayıs 2017 sayısında yayımlanmıştır.