Bayern Münih, 2013’te UEFA Süper Kupa’yı penaltılar sonrasında kazanırken başrolde belki de Pep Guardiola’nın şu sözleri vardı: “Çocuklar, ben nasıl penaltı atılır bilmem. Futbol kariyerim boyunca bir tane bile atmadım. Ama dünyanın en iyi penaltıcısı işte burada, yanınızda duruyor. Manel’den öğrendiğim iki şeyi size söyleyebilirim; ilki kendinize bir köşe seçin ve kararınızı asla değiştirmeyin. İkincisiyse golü atacağınızı içinizden tekrar tekrar söyleyin, atana kadar da durmayın.”
Bu yazının ana karakteri Guardiola ya da futbolcular değil. İspanyol teknik adamın ‘dünyanın en iyi penaltıcısı’ olarak nitelendirdiği 23 yıllık dostu ve başasistanı Manel Estiarte. Futbolda değil, su topunda efsaneleşen Estiarte…
İspanya Su Topu Milli Takımı adına toplamda altı kez olimpiyat oyunlarına katılmış ve bunların dördünde en golcü oyuncu olmayı başarmış bir kahramandan bahsediyoruz. Basit bir hesap yaparsak -dile kolay- 20 yıllık bir olimpiyat tecrübesi söz konusu.
İspanyollar ona “Havuzun Maradona’sı” diyor. Tabii bu sadece yetenekleri düşünülerek verilmiş bir lakap değil. 178 cm boyu ve 65 kilosu ile fiziki ölçüleri o dönemdeki su topu oyuncularına göre ortalamaların çok altında. Su topunun üst düzeyde güç, efor ve sertlik gerektirdiğini hesaba kattığımızda, bu ölçülere sahip birinin bu kadar iyi bir oyuncu olması pek kolay gözükmüyor. Ama çabukluğu, zekası ve liderlik becerileri ile Estiarte, Maradona lakabının hakkını sonuna kadar veriyor.
1961 yılında İspanya’nın Manresa şehrinde dünyaya gelen Estiarte, sudan korkmasına rağmen, annesinin ısrarıyla çok küçük yaşlarda Club Natacio Manresa’da yüzmeye başladı. O zamanlar su topu oynayan büyük kardeşine duyduğu sevgi ve hayranlık onu havuza yöneltmişti. 1977’de ilk uluslararası macerası olan Avrupa Sutopu Şampiyonası’nda genç yaşına rağmen başarılı bir performans ortaya koydu. Yaklaşık üç yıl sonra, 1980 Moskova’da en skorer oyuncu olmayı başardı. 1984 Los Angeles’ta ise attığı 34 golle oyunların en iyileri arasına adını yazdırdı. 1992’de Barselona’da düzenlenen oyunlarda su topu final mücadelesinde İtalya ile karşı karşıya gelen ev sahibi İspanya, uzatmalarda maçı trajik bir şekilde kaybetti. Estiarte, o gün belki de tüm takımla birlikte kariyerinin en ağır yenilgisini tattı. Ancak, dört yıl sonra Atlanta’daki finalde Yugoslavya ekolünün su topundaki en önemli temsilcilerinden Hırvatistan’ı 7-5 yenerek elde ettikleri şampiyonlukta şüphesiz ki yine başroldeydi. O muhteşem final gününün kendisi için anlamını bir röportajında şöyle ifade etti: “Kariyerimin en güzel anıydı, düdük çaldı ve maç bitti. Birbirimize sarıldık ve şampiyonluğu kutladık. Ama asıl önemli olan madalya değildi, aramızdaki dostluktu. Barselona’da yediğimiz darbenin intikamını almıştık.”
Manel Estiarte hem sporcu kimliği, hem de sergilediği sağlam karakteriyle İspanyollar tarafından çokça sevilen bir kahraman. Bu sevginin en yakın tanıklarından biri de yazının girişinde yer alan anısıyla Pep Guardiola. 1992 Barselona’da Guardiola’nın da forma giydiği İspanya, finalde Polonya’yı 3-2 yenerek olimpiyat şampiyonu olmuş, bu maç sonrasında iki spor dehası tanışmış, hayat boyu sürecek arkadaşlığın temeli de o gün atılmıştı.
2001 yılında Guardiola İtalyan ekiplerinden Brescia’da oynarken doping yaptığı iddia edilmişti. O sırada Estiarte de bir başka İtalyan takımı Pescara’da kariyerine devam ediyordu. İddialar ortaya ilk atıldığında Guardiola, Estiarte’yi arayıp yardım istedi. Estiarte de arkadaşının bu çağrısına kayıtsız kalmadı ve hukuki süreçlerde Pep’e yardımcı olması için bir avukat buldu. Belirsizlik, stres ve baskıyla geçen sekiz yılda Pep’i hiç yalnız bırakmadı. Dava 2009 yılında sonuçlandı ve Guardiola’nın doping yapmadığı kanıtlandı.
2008’de Guardiola Barcelona ile anlaştığında, en zor zamanlarında yanında olan dostunu kulübün dış ilişkiler görevi için önerdi. Estiarte’nin su topundan futbola uzanan hikâyesi de böyle başladı. Su topunun efsane ismi, dört yılda kazanılan 15 şampiyonluğun mutfağında Guardiola’nın asistanı, arkadaşı ve sırdaşıydı. Bu birliktelik, 2012’de Guardiola Bayern Münih’e imza attığında da sonlanmadı. Manel Estiarte de Guardiola ile birlikte Münih’in yolunu tuttu. Estiarte artık havuzda edindiği deneyimleri futbol için kullanıyor ve Guardiola’nın üzerindeki spot ışıklarının gölgesinde, gizli bir kahraman olarak kariyerini sürdürmeye devam ediyor.