Sporla ilgilenmenin önünde var mı bir engel?.. Ya da onu icra edebilmek için… Olmamalı… Ama sadece farklı bir dine ya da ırka ait olduğu için sporun en önemli sahnesi Olimpiyat Oyunları’na katılamayan atletler vardı tarihin tozlu sayfalarında… Sadece Yahudi oldukları için Berlin 1936’da yer almalarına izin verilmeyen sporcuları yazıyordu o kara sayfalar… Çeşitli ülkelerden diğer sporcuların da boykot ettiği olimpiyat, oyunlar tarihinin unutulmazları arasındaki yerini almıştı… O oyunlar ile özdeşleşen Berlin Olimpiyat Stadı, geride bıraktığımız günlerde Maccabiat’a ya da bir başka deyişle dünyanın dört bir yanından gelen Yahudi sporcuların katıldığı Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yaptı. Kiminin; Hertha Berlin’in maçlarını oynadığı, kiminin dünya beyefendisi Zinedine Zidane’ın rakibine kafa attığı, kiminin İtalya’nın Dünya Kupası şampiyonu olduğu, kiminin Usain Bolt’un 100 metreyi 9.58 ile koştuğu, kiminin Jesse Owens’ın Nazizm’e karşı büyük zaferini kazandığı yer olarak hatırladığı stat… Kiminin ise; kişisel ihtiraslarına yenik düşmüş bir diktatörün ‘ari ırk’ propagandalarını sergilediği tiyatro sahnesi…
İşte o sahnede gerçekleşen Maccabiat Oyunları’nın açılış töreninde ‘ağır top’ seviyesinde bir katılımcısı vardı. Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck… Elbette geçmişin kör karanlık bir döneminde Alman halkının yönlendiricisi konumundaki -ismi lazım değil- zat ile Gauck’u karşılaştırmak çok adil değil. Lakin bir dönem insanlık tarihinin en utanç verici zulmüne maruz kalmış ırkın evlatlarına yine aynı toprakların en üst düzeydeki Alman siyasetçisinin ‘Hoş geldiniz’ demesi; kabul edilsin edilmesin tarihi bir özür niteliğinde…
Maccabiatlar, tarihinde ilk kez Berlin’de düzenlendi… 27 Temmuz ile 5 Ağustos arasında Almanya’da yapılan ‘Yahudi Olimpiyat Oyunları’nda yaklaşık 40 ülkeden gençler farklı disiplinlerde ustalıklarını sergilemeye çalıştı. Eskrimden badmintona, satrançtan salon futboluna, tenisten sutopuna, voleyboldan briçe, basketboldan masa tenisine ve daha birçok değişik branşta birçok ‘ruhu genç’ Yahudi sporcu uğraştıkları spor dalında nerede olduklarını görme fırsatı yakaladı. Bir hafta süren oyunlar sırasında edinilen tecrübeler, alınan dereceler ve başlayan dostluklar ise amatörü profesyoneli, büyüğü küçüğü, iyisi kötüsü herkesin yanına kâr kaldı.
Her dört yılda bir İsrail’de, her dört yılda bir de Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde düzenlenen Maccabiat’ın bir geleneği ise; kapanış töreni esnasında yapılan takaslar… Rozetlerden formalara, eşofmanlardan şapkalara, sporcular oyunlar boyunca giydikleri, taktıkları ve taşıdıkları ekipmanları ömrü hayatlarında belki de bir daha göremeyecekleri akranlarıyla değiştiriyor. Renkleri güzel diye Belçika’nın eşofmanını, Fransa’nın formasını, İtalya’nın şapkasını alan ve bunları bir övünç kaynağı olarak koltukları kabararak anlatan nice arkadaşım oldu…
2007’de Roma’da oyunları bir gazeteci olarak takip etmiştim. Geride kalmış 8 yıl… Roma’dan bu yana biriktirdiğim dostluklar 34 yıllık insanlık tarihimin en önemli kazanımlarından biri… Ha tabii, bir de dolabımdaki Avustralya forması…