Bir yılı daha tarihin tozlu raflarına uğurlama vakti… Her Aralık ayında olduğu gibi, geride bırakmak üzere olduğumuz yıla dair iyi, kötü, ihtişamlı, trajik bolca hatıramız var. Socrates ekibi olarak tamamen sübjektif görüşlerin hakim olduğu listelerle yeni yıla dek hafızalarımızı tazeliyoruz. Haydi başlayalım.
Cleveland Cavaliers-Washington Wizards
Washington DC, Saray’daki henüz ilk haftalarını geçiren Donald Trump’ın mayhoşluğunu yaşarken, Şubat ayının başında baş döndürücü bir çarpışmaya da ev sahipliği yaptı. Verizon Center’da oynanan Washington Wizards-Cleveland Cavaliers mücadelesi, yeni yılın ikinci ayında vuku bulmasına rağmen izleyenler tarafından daha o anda yılın en özel maçlarından biri olduğunu göstermişti. Evinde 17 maçtır yenilmeyen Wizards, son şampiyona karşı parkeye bir mesaj vermek niyetiyle çıkmıştı. Tam bir düelloya dönüşen, hücumların şaha kalktığı son çeyrekte yedi kez skora denge gelmiş, yedi kez de üstünlük el değiştirmişti. 12 saniye kala bir sayı geride olan Cavs’de mola dönüşü LeBron, tüm sahayı tek başına geçip hakemlerin es geçtiği bir ekstra adım sayesinde çemberle baş başa kalmasına rağmen bomboş turnikeyi kaçırınca, molası kalmayan konuk ekibin umutları tükenme seviyesindeydi. Sonra, bir şey oldu:
Bu saçmasapan üçlükle maçı uzatmaya götüren Kral, 17 asistle kariyer rekoru kırdığı, son çeyrekte 4/4 üçlük attığı maçı, uzatmanın hemen başında altı faulle terk etmek zorunda kaldı. LeBron ve 39 sayılı Love’ın yanında normal sürede pek ortada görünmeyen Kyrie Irving, LeBron’ın yokluğunda ipleri alıp uzatmada kaydettiği 11 sayıyla maçı Cavs’e getirdi. Enfes şut düellolarına sahne olan nefes kesici mücadeleden arda kalan ise John Wall’un “Milyon kez denese bir kez girerdi” şeklinde tanımladığı LeBron’ın o acayip şutu oldu. —Buğra Balaban
CSKA Moskova-Fenerbahçe
Fenerbahçe, 17 Kasım gecesi Moskova’da CSKA karşısına çıktı. Baştan sona büyük bir çekişmeye sahne olan karşılaşmanın son 15 saniyesine girilirken Fenerbahçe’nin 82-79 üstünlüğü vardı ancak Sergio Rodriguez’in üçlük çizgisinin gerisinden bulduğu basket faul, son hücum öncesi avantajı ev sahibi takıma getirdi. Son topta Brad Wanamaker’a yapılan faul sonrası ABD’li oyuncu çizgiye gitti ama iki atıştan birinde isabet bulunca maç uzadı. Beş dakikalık uzatma bölümünde de heyecanın dozu düşmezken bitime 16 saniye kala Nando de Colo’nun turnikesi skoru 93-93’e taşıdı. Son top ise Fenerbahçe’deydi. Wanamaker’ın şutunda top çemberden sektiğinde herkes ikinci uzatmayı bekliyordu ama o anda sahneye Nicolo Melli çıktı ve çember seviyesinin altından tiplediği top mucize bir baskete dönüştü. Fenerbahçe de Rusya’dan hem galibiyetle hem de iki yıl önce son ribaundda kaybettiği Euroleague finalinin rövanşıyla döndü. –Onur Erdem
Houston Rockets-San Antonio Spurs
NBA’e ilgi duyan herkes Play-off karşılaşmalarının tamamını gece uyumadan canlı izlemek ister. Ben de, sabaha karşı batı konferansı çeyrek final serisinin 5. maçı için ekran başındaki yerimi almıştım. Serinin ilk dört maçında 2-2’lik eşitlik vardı ve 5. maç hiç şüphesiz heyecan dozajının çok yüksek olduğu bir Teksas derbisi olacaktı.
İlk çeyreği Spurs üç sayı farkla önde kapatıyor, ikinci ve üçüncü çeyreklerde ise Houston çok küçük farklarla öne çıkıyordu. Son çeyreğe girilirken her iki tarafın da maçı koparamayacağı, maçın oynanmış olan bölümünden anlaşılıyordu aslında. İki Teksas ekibi de maçın normal süresinin sonunda birer kez son topu kullanıp belki de maçı kazanabilme şansı elde etmiş ancak bunu başaramayınca maç 101-101’lik skorla uzatma periyoduna gitmişti. Uzatma periyodunda iki takımın birbirine küçük farklarla üstünlük kurdukları ama yine maçı koparamadıkları bir senaryo izliyorduk. Son 15 saniyeye girilirken, Spurs 110-107 önde olan taraftı. 9 saniye kala paylaşılamayan top nedeniyle yapılan hava atışını Eric Gordon çeldi ve hücum fırsatı Houston’da kaldı. Maçın bitimine 3 saniye kala top James Harden’ın ellerindeydi ve tüm Houston onun ellerinden çıkması gereken ve maçı bir kez daha uzatmaya götürecek olan 3 sayıya bakıyordu. Karşısında ise Manu Ginobili vardı. Ginobili’nin öne çıkan birçok teknik özelliği vardır elbette ama mental açıdan onun en sevdiğim yönü soğukkanlılığı. Neyse ne diyorduk, son 3 saniye ve top James Harden’ın ellerinde. Belli ki Ginobili’nin kafasında yazdığı senaryo, Harden’ın ve tüm Houston taraftarlarının kafasındaki senaryodan farklıydı. Harden şut atmak için topu kaldırdığında, Ginobili müthiş bir çabuklukla ve aynı zamanda soğukkanlılıkla topu Harden’ın ellerinden adeta çalıyordu. Böylece maç sonunda, San Antonio Spurs konferans yarı finali için büyük avantaj elde ederken Ginobili’nin, Harden’ın ellerinden topu alışı da bu serinin belki de en akılda kalıcı sekansı oldu. —Kaan Demirel